Gecenin karanlığında kesinlikle araba sürmek iyi bir fikir değildi.
1. nedeni ; far açmak.
2.nedeni ; kaza yapmak?
Allahtan daemon bunu hesaba katıp arabayı iki binanın arasına çekti ve minik bir el feneri ile yolumuza ışık tuttu. Charlotte arabadan inmesiyle ''sanırım öleceğim.Evet arabalar yüzünen öleceğim!'' diye homurdandı ve yanıma doğru geldi.
Beraber uzun bir süre ışıksız sokaklardan geçerek kapısı açık herhangi bir mekan aradık.
Ve buldukta.
Boş olduğunu tahmin ettiğimiz üzerinde ''SATILIK'' yazısının paslanmış olduğu bir otel bulduğumzuda aynı anda iç çektik.
Merdivenlerden geçerken Charlotte kolumu sıkı sıkı tuttu. ''Sanırım şu köşede bir köpek ölüsü var.'' dedi ve aynı anda miğdem çalkalanmaya başladı. ''L-lütfen...'' diyebildim ve oda anlamış olacakki hızla merdivenlerden çıktık.
Ağzımı tutarak derin nefesler aldım ve kılpayıda olsa yerde iğrenç kusmuk gölü bırakmaktan kurtuldum.
Odaları sırasıyla kontrol ettikten sonra Charlotte ve ben 112 numaralı odaya,Leo ve Daemon ise 115'e yerleştiler. Karşılıklı odalarda olmamız birbirimizi daha rahat duyabilme ve iletişim kurabilmek için ideal olduğunu düşündüler.
İçeri girdiğimde yerde ,ranzası olmayan tozlu bir yatak bulmuştuk ''Iyyy iğrenç'' dedi Charlotte ve çantasını parkenin üzerine bırakıp pencereyi açtı.
Bende yere düşmüş kumaş perdeyi alıp silkeledim ve yatağın üzerine örttüm. ''O zaman...böylesi daha iyi'' dedim ve gülümsedim. Bana baktı ve ellerini çırparak ''Zeki kız!Çok zeki kız!'' dedi ve yatağa tozlar havayta kalkamaya şekilde yattı.
Cama doğru yaklaştığımda uzaklardan çok parlak ışıkların olduğu bir yer görebiliyordum. ''Hey Char.Burası şehre yakın bir yer mi ?'' diye sordum. Yataktan hiç kıpırdamadan ''Evet.Eskiden ailemle orada yaşardık.'' dedi ve arkasını döndü.
Daha fazla ailesi hakkında bir şeyler sormamak için yatağa yattım ve uyumaya çalıştım
Zaten bir kaç saat sonra çoktan hayal dünyasına girmiştim bile.
----------
HOPE
''A-anlamadım? Başkan mı?''
başını hafifçe salladı. ''Evet.Buraya geldiğimiz zamandan beri o heriften hoşlanmazdım. O da bunun farkında. Ve bir nedenle oğlumun ölümü onun ellerinden olduğu hissine kapılıyorum.'' dedi
büyük bir şok.
''Hayır efendim mümkün değil! Oğlunuzun cinayeti esnasında Başkanın partide kadeh kaldırdığına yemin edebilirim. ''
''Hayır çocuğum bahsettiğim kendi ellerinden ölüm o şekilde değil. Bir kaç yıl önce Madam Betty'nin ölümüde bir sır şeklinde kalmıştı. Kadın fakirdi ama bir o kadar iyi bir kalbi vardı. Sence neden herkesin sevdiği bir insan büyük bir vahşete kurban gitsin ki?''
''Araştırmalar sonucunda üzerinde bir kaç yanık izi ve gövdesinde ise silinik bir sembol bulunmuştu.Dosyada o sembolün sadece sadist bir katilin kendi imzası olduğunu yazıyordu bahse varım aynı şeyler....küçük tim içinde geçerli olacak.''
Şaşkınlık içinde onu dinlemeye devam ediyordum. Bunu anlamış olacakki sözlerine devam etti.
''Cinayetinden bir kaç gün sonra ise o işaretin anlamı alt kesime sızdırıldı. Söylentiye göre sembolün asıl anlamının Xio firmasının ilk açıldığı zamanki kullandığı ikonun sadece daha koyu bir şekilde yazılmış hali olduğu ortaya çıktı. ''
Camdan dışarı baktım. ''Neden Xio gibi nefret edilen bir adamın şirket imzası burada bir katil kullansın ki?''
''Bunun nedeni başkanın bir şeyler karıştırıyor olması.''
Anlaşılan bu fırıncı iyice başkanla kafayı sıyırmıştı.
''Hala başkanla ne alakası var onu çözemiyorum.''
Başını iki yana sallayıp güldü.
''Başkan burayı kendisi kurdu değil mi?Xio da şuan yeryüzünün hakimi olarak varsayarsak..Sence bir dünyaya iki yönetici fazla değil mi?''
Elimdeki bardak son anda kaymaktan kurtulmuştu. ''Y-yani Xio ...Xio başkanı öldürmeyi mi düşünüyor!''
''HAYIR GERİZEKALI!'' öyle bir sert şekilde bağırmıştı ki yerimde sıçramıştım. ''Xio'nun başkandan haberinin olup olmadığını bile bilmiyorum. Sorun Başkanında aynı Xio gibi birgün bizi kontrol altına almayı düşünmesi.Görmüyor musun? Burası onun avuçları içinde. Önce araziler sonra pazar zincirimiz. Yeraltı , kurulduğunda bağımsız bir topluluk olarak hareket edeceğine söz vermişti. ama...'' duraksadı. ''Ama görünen o ki başkan sözünden dönmek üzere ve bunu farkeden bir kaç yurtdaşımız buna karşı bir şeyler yapacağını şimdiden gösteriyor.''
''iğrenç bir yöntemle! 2 kişi öldü Bay Hoymund! 2 masum insan ve birisi sizin kanınızdandı! Bu şekilde isyan çıkartılmak isteniyorsa üzgünüm ama ben almayacağım. '' dedim ve çıkışa doğru yöneldim.
''Ne olursa olsun Hope...bu katil her kimse...onu bulduğumda...aynı düşünceden olup olmadığını önemsemeyeceğim. Bu işlerine alet edecek bir tek benim oğlum mu kalmıştı ha?''
''O kadar genç dururken.''
Kapıyı kapamadan son anda duyduğum o cümleyle yerimde sarsılmıştım. Ne demekti bu?
Ve neden içimden bir ses bunu çok yakında öğrenecek mişim gibi hissettiriyordu?
Merdivenlerden yukarı çıkarken yukarıdan vuran ay ışığı gözüme çarptı.
Neden hala görünürlerde bir araç yoktu?
Abim? Onlar neredeydi?
İçimdeki panik duygusuyla hemen merdivenleri daha hızlı kat etmeye başladım. Kızarsa kızsın umurumda değil! Eğer burada değilse kardeşi olarak aramak..hemde ikinci kere pek ala hakkımdı!
Çıkışın yakınından geçerken duyduğum metalik cızırtıyla kapının önünde kalakaldım
Zııııııııııııııtttttt
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE FORGOTTEN WORLD -İLK KİTAP TAMAMLANDI-
Ficção CientíficaGökyüzünü unutmaya başlayabilirsin. Xio'nun tek bir hedefi vardı ; Dünya. Onuda aldığında her şeyi elde etmiş oldu.İnsanlar artık dışarıya çıkamıyordu bile.İlkelleşme döneminin sonuna geliyorduk.Ona baş kaldıramazdık.Onu engelleyememiştik. Ama... Um...