Multimedya-Niyana
Başımın arka kısmında duyduğum keskin acı yüzünden gözlerimi kapatmıştım. Elimle arkasını yokladım ve kalkmaya çalıştım ama başarısızlıkla sonuçlandı.
Daha bana ne olduğunu anlayamadan boynumda bir baskı hissetmeye başladım.
''Ne..fes...''
''...hHH......Ö-öldür-..''
Gırtlağımdan boğuk iniltilerle debelenmeye başladım. Nefes alamıyordum ve baskı gittikce artmaya başlıyordu.Gözlerimi nihayet açmayı becerebildiğimde tanımadığım bir yüz sinirle bana bakarken karşılaştım.
Ellerimi, boynuma yapışmış kolları geri çekmeyi denemek için çalıştım ama başarısızlıkla sonuçlandı.
''Çok..güzel bir...kızsın..ama üzgü..nüm..''
Görüşüm gittikçe bulanıklaşıyordu ve gerçekten şuan oksijene ihtiyacım vardı!
O kadar zaman hayatta kalmıştım.Kardeşlerimle ben, büyük bir patlamadan kılpayı kurtulmuştuk. Yeni bir hayata başlamıştım.
Ve ölümüm tanımadığım bir adam tarafından boğularak mı ölmek olucaktı?
Hayır...Bu kadar çabuk ölmeyi kabul etmiyorum! Bakmam gereken 2 kardeşim varken asla!
Tozların uçuştuğu odada son gücümü harcayarak hızla kolacan ettim ve malzeme listesini çıkarttım.
Yerde bir perde tülü,Korniş,Yatak başlığı,Tekerlek,Koliler...kırık camlar.
Elimi sağ tarafa hızla savurdum ve dokunduğum ilk sert nesneyi aldığım gibi adamın kafasına geçirdim.Darbenin etkisiyle kolları biraz gevşediğinde göğsünden sertçe ittim.
Boğazımı refleks halinde tutarak uzun uzun temiz olmayan küflü havayı ciğerlerime çektim.Kirli sakallarını kaşıdıktan sonra gözlerini kırpıştırdı ve sesini çıkartmadan geriye çekildi.
''Neden..işi..mi kolaylaştır..mıyorsun?'' nefes alış verişi çok hızlı ve çok düzensiz olduğu için konuşmasını sürekli duraklayarak sürdüren bu orta yaşlı adam cebini yoklamaya başladığında korkarak geri çekildim ve ayağa kalktım.
Var gücümle pencereye koşup ''LEOOO!'' diye bağırdım. Sesimi duymasını ümit ederek bağırmaya devam ederken yine geriye doğru sertçe çekildim. Saç köklerimdeki inanılmaz keskin acıyla çığlık attım.
''Beni..uğraştırıyorsun..'' hızla göğüs kafesi inip çıkıyordu.Bakışlarımı elinde tutuğu parlak cisme çevirdiğimde yerde emekleyerek uzaklaşmaya çalıştım.
Bıcağın keskin kısmını tam baldırıma sapladığında tiz bir çığlık daha attım.
Sağlam bacağımla yüzüne doğru tekmeyi geçirip kapıya doğru sürünmeye başladım.
Geriye doğru kendini atan yabancı, burnunu tutarak yerinden doğruldu ve bilmediğim bir dilde bir şeyler mırıldanmaya başladı.
''Leeoo!!'' tanrım bu çocuk neredeydi?
Yabancı, hızla üzerime tekrar oturduğunda kapıdan bir hayli uzaktaydım.Bacağımdaki acı yüzünden kulağıma çok yüksek bir uğultu vardı. Başımı onu görebileceğim şekilde yana doğru çevirdiğinde ifadesiz suratıyla karşılaşmıştım. Tanrım...gerçekten bunu yaşayacak ne yapmıştım?
''Bu..kadar..'' Yabancı adam elindeki sivri bıçağın parıltısına bakıp kenarındaki kanı yavaşça yaladı.
İğrenç.
Bıçağın keskin tarafını tenimin üzerinde yavaşça gezdirdikten sonra boynumda durdu.
Ölecektim..Lanet olsun.
Gözlerimi sımsıkı kapattım.
Umarım çabuk olur..
Lisa..Anthony..Hoşçakalın.Sizi seviyor-
BAM!
Üzerimdeki ağırlık birden çekildi.
BAM! BAM! BAM!
Gözlerimi açmaya korkarak kıpırmadan öylece kaldım.
''İt herif.''
Bir bayan sesi duyduğumda gözlerimi ışık hızıyla açıp karşımda duran kıvırcık saçlı bir kadınla göz göze geldim.
Kız elindeki tabancayı yere fırlatıp iç çektikten sonra adamı tekmeleyerek ileriye doğru itip bana döndü.
''S-sen...ah iyi misin diye sormayacağım şu haline birbak!''
Elini saçının arasında gezdirip diğer elini bana doğru uzattı.
''Kalkabilir misin?''
Başımla onaylayıp elini tutup destek aldım. Ayağa kalktığımda sol bacağımdaki keskin acı yüzünden bir kaç saniye tökezledim.Diğer bacağıma yüklenerek kapıdan koridora doğru ilerledim.
Acı yüzünden yüzümü ekşittiğim için alnım ,kaşlarımı çatmaktan acımaya başlamıştı.
Gevşek tahtalardan birine geldiğimde sol bacağımı yanlışlıkla kullandığımda inledim.
Birden az önceki neredeyse varlığını unuttuğum kız koluma girip bana yardımcı olunca ister istemez unuttuğum şeyden dolayı utandım.
''Az önce hayatımı kurtardın..Teşekkür ederim.''
Kız başını iki yana salladı. ''Ah hiç önemli değil! Bu arada adım Charlotte.''
''Niyana.''
Yeşil gözleri bana bakarken gülümsüyordu.Süt kahvesi cildiyle çok sağlıklı bir vücudu varmış gibi görünüyordu.
Benim aksime cidden sağlıklı ve formda gözüküyordu.
Meridvenlerden ağır adımlarla nihayet inmeyi başardığımda bacağımın acısına daha fazla dayanamayıp yere çöktüm.
''Tanrım!Hey iyi misin!''
Başımdaki zonklamayı neden daha önce farkedememiştim?
''Sanırım..hayır..'' sesimin kısık mı yoksa duyabileceği kadar yüksek mi çıktığını bilmiyordum. yavaşça geriye doğru yaslandım.Duvar olduğu için minnettardım.
İleriye bakmakta zorlanıyordum.Charlotte adındaki genç kız ortadan kaybolmuştu.
Nereye gitti?
Bir ses duymaya başlamıştım.Uzaklardan..sonra yakına doğru gelmeye başladı.
Yaklaştı..Yaklaştı...
Etrafı artık bulanık gördüğüm için karartılalrın kime ait olduğunu bilmiyordum.
Sonra dayandığım duvar birden ortadan kayboldu.
Sanki bir bulut üzerindeymişim gibi hissediyordum. Dalgaların üzerinde...
Ah..başımı ne kadar sert vurmuşum ben böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE FORGOTTEN WORLD -İLK KİTAP TAMAMLANDI-
Science FictionGökyüzünü unutmaya başlayabilirsin. Xio'nun tek bir hedefi vardı ; Dünya. Onuda aldığında her şeyi elde etmiş oldu.İnsanlar artık dışarıya çıkamıyordu bile.İlkelleşme döneminin sonuna geliyorduk.Ona baş kaldıramazdık.Onu engelleyememiştik. Ama... Um...