Bölüm 13

125 20 109
                                    

UykusuzMasallar eleştiri kitabı yayınladı. İhtiyacı olan arkadaşlarınızı yönlendirebilirsiniz, güzel kritik yapar.

Tunç, okuldan eve geldiğinde apartmanın bahçesindeki bankta oturan iki kıza şaşkınlıkla baktı. Yüzü komik bir hâl almıştı. Ezgi ve Pınar, burada ne yapıyorlardı ki? Çok neşeli görünüyorlardı üstüne üstlük.

"Merhaba Tunç," diye selam verdi Pınar şirince el sallayıp yan yan bakarak. Tunç, tek kaşını kaldırdı ve hızlıca soruverdi:

"Okulu niye ektiniz ve burada ne işiniz var?" Ezgi dudaklarını büzdü:

"Biraz romantizm yaşayalım dedik. Baş başa vakit geçirdik," diye sırıttı yaramaz bir tavırla. Tunç, dramatik bir hareketle ellerini göğsüne, kalbinin olması gereken yere götürdü:

"Siz romantizm yaşadınız ve ben görmedim. Siz yiyiştiniz ve ben hiçbir şey görmedim!" diye bağırdı acı çekiyormuş gibi yaparak. Pınar gözlerini devirdi:

"Biz ulu orta yiyişmeyiz Tunç. Çünkü biz önceki yaşamımızda gavat değildik."

"Bu yaşamımızda da çapkın değiliz," diye ekledi Ezgi geçmişteki konuşmalarına gönderme yaparak. Tunç, işaret parmağını Ezgi'ye doğrultarak şakacıktan kaşlarını çattı:

"Ben sana güvenmiyorum Ezgi. Bence senin içinde gizli bir çapkın yatıyor."

"Gizli çapkın değil de, ben çok çekici, alımlı, mükemmel, seksi, zeki, ortamın alfası konumunda bir kız olduğum için doğal olarak ilgi çekiyorum. Yoksa asla çapkın değilimdir," dedi kısa saçlarını havalı olmaya çalışır bir şekilde geriye atarken. Tunç gözlerini devirdi:

"Göbeğinin kıllı olduğunu bilmesem inanacağım," dedi ifadesizce. Bu lafın üzerine Pınar tek kaşını kaldırdı ve imalı imalı sordu:

"Sende bir haller var Tunç. Normalde olsa dış görünüşüyle değil oburluğuyla dalga geçerdin. Hayırdır, ne oldu?"

Tunç, birden utanmış gibi başını öne eğip ensesini tuttu. O kadar belli ediyor muydu gerçekten? Ensesini kaşıdı ve düşüncelerini toparladı. Sonra birden başını kaldırıp kızlara döndü, yüzünde aptal bir sırıtış vardı:

"Siz ortalıkta yokken Elis'le çıkmaya başladım," dedi Ezgi'ye göz kırparak. Ezgi, duyduğuna çok şaşırmış gibi gözlerini kocaman açıp Tunç'u kucakladı. Ustaca numara yapıyordu, çocuğu inandırmıştı.

"Ee, anlatsana ayrıntıları!" diye tiz bir sesle bağırdı Pınar, o da heyecanlanmış taklidi yapıyordu. Ezgi, başını onaylar anlamda salladı:

"Sahi, nasıl oldu bu? Ben diyordum ki bu çocuk açılana kadar liseyi bitirir, üniversiteye geçerler," derken kahkaha atıyordu.

Tunç, kızların oturduğu bankın kenarına ilişti ve dirseklerini dizlerine koyup öne eğilerek anlatmaya başladı. Hiçbir ayrıntıyı atlamadan, ballandıra ballandıra anlatıyordu. Yine de biraz çekindiği için gözlerini kaçırıyordu ara sıra. Kızlar ise zaten bildikleri şeyleri ikinci kez duydukları hâlde şaşırmış gibi dinliyorlardı.

"Şu an hayat o kadar güzel ki! Gerçekten, ben hayatımda Elis'ten daha iyi bir kız görmedim. Bir kere gereksiz huyları yok, kaprisli değil ama silik bir tip de değil. Hem de uyumluyuz bence," diyerek bitirdi Tunç anlatmayı.

MP-399, Bağımsız'a kısa bir bakış attı. Aklından geçenler belliydi. Bağımsız da arkadaşıyla aynı frekanstaydı. Kız, Tunç'un eski sevgilisiyle arkadaştı ama çocuk hayatın güzel olduğunu mu düşünüyordu yani? Ezgi, tek kaşını kaldırdı:

Evren PolisleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin