Bölüm 2

445 72 191
                                    

Bu bölüm diğerlerinden daha kısa ve monoton bir bölüm, bu yüzden üç gün sonra bir bölüm daha atacağım. Yorum ve oylarınızı esirgemeyin, desteğinizi bekliyorum :D

2020 update: Sonunda Tunç'a uygun bir model buldum. Şu çocuğu kahverengi gözlü ve daha ince dudaklı hayal edin:

 Şu çocuğu kahverengi gözlü ve daha ince dudaklı hayal edin:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sadık, sağlam karakterli, dürüst bir sevgili..." İşte, müzik polisi MP-399 ve su polisi Bağımsız'ın tozdan oluşan bedenleri, bu fısıltının ruhsal gücüyle dalgalandı. Hem de öyle şiddetli dalgalandı ki... Çok içten gelen bir istekti bu, gerçekleşmesi kolay bir dilek de değildi. Sadık, sağlam karakterli ve dürüst bir sevgiliyi kim kaybetmişti ki bu çocuk bulacaktı? Ayrıca, her şey bir yana, öyle kızlar genellikle ergenlik çağındayken dışadönük yaşıtlarının gölgesinde kalırlardı.

Tüm bunları düşününce, MP-399 ve Bağımsız'ın birden afallayıp kalmaları çok normaldi. Bu dilek, normal dilek polislerinin bile zar zor yerine getirebileceği cinsten bir dilekken, şanssızlığa bakın ki bir müzik polisiyle su polisine çarpmıştı. Bir dilek, sadece dilek polislerinde çarptığı zaman kolayca gerçekleşebilirdi. Peki, başka polislere çarparsa ne olurdu? Elbette gerçekleşemezdi ve havaya karışırdı. Bu çocuğun içten dileğinin gerçekleşmemesine sebep olmuş gibi görünen iki polisin neşesi soldu birden. Birbirlerine endişeyle baktılar.

"Hey, aman Tanrım! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Ahmak keşler sizi! O dilek bana geliyordu!" diye bağırdı biri. İki arkadaş, yavaşça sesin geldiği yöne doğru döndüklerinde, en meşhur ve en tecrübeli dilek polislerinden biri olan DP-17'yi gördüler. Kızgınlıktan, toz zerreciklerinin hacmi artmıştı ve tanecikleri titreşiyordu.

"Gerçekten sıçtık." diye mırıldandı MP-399, ama istifini bozmadı. Bağımsız'ın ise üzgünlüğü açıkça belli oluyordu.

DP-17, Tanrının ürettiği ilk evren polislerinden biriydi ve bilinen en güçlü dilek polisiydi. En imkansız dilekleri bile gerçekleştirebileceğini binlerce kez kanıtlamıştı. Ferhat'ın dağları delmesinde, Çin Seddinin yapılmasında bile payı vardı. Bu çocuğun dileği, onun üç dakikasını alacak bir işti sadece. Oysa şimdi, asla gerçek olamayacaktı dilek.

"Ne yapacağız?" diye sordu Bağımsız, endişeliydi. DP-17'nin tanecikleri biraz olsun yavaşlayınca konuştu:

"Konseye danışmak zorundayız." Müzik polisi, pervasız bir tavırla omuz silkti:

"Konsey her zamanki çözümü üretecek; dilek kime çarptıysa, görevli odur."

"Herhalde bunu biz de biliyoruz seni küçük arsız! Alternatif bir çözüm önerisi için konseyi ikna etmeye çalışacağız!" diye gürledi. Ardından da ekledi:

"Leş gibi pırıltı kokuyorsunuz, yine mi kafayı buldunuz? Hareketleriniz de bir tuhaf zaten..." Tespiti doğruydu, o yüzden iki arkadaş onu duymazlıktan geldiler. Sarhoş olup bir dileğin önüne geçmeleri çok çirkindi.

"Umarım başarabiliriz. Zaten Bağımsız ve ben, sorumlusu olduğumuz sakarlığı düzeltmek için elimizden geleni ardımıza koymayacağız, korkaklar gibi yükü sana atacak değiliz. Ama artık sakinleş dostum." dedi MP-399 kararlı bir şekilde. Dilek polisi, düşünceli bir şekilde konuştu:

"Şimdi, konseyi nasıl ikna edeceğiz ki? Aman Tanrım, 129500 yıllık görevim boyunca hiç böyle bir terslik yaşamamıştım." Kızgınlığı, yerini üzüntüye bırakmıştı. Bağımsız, lafa karıştı:

"Ben sözcünüz olayım, tüm sorumluluğu kabul ediyorum. Konsey üyelerine ne söyleyeceğim konusunda fikir verirsiniz. Daha önce iletişim polisliğini denemiştim ve bu konuyla ilgili ufak tefek bilgilerim var. Öncelikle dileğin ne kadar saf birinin kalbinden koptuğu hakkında savunma yaparız. Kimse ergenlik çağındaki bir gencin acı çekmesini istemez, hele de evren polisleri. Daha sonra, dileğin bize çarpmasının bir anlamı olmadığını, çünkü normal şartlarda, aynı hizada bulunan dilek polisine çarpacağını söyleyerek onları, bu durumun kadere bağlı olmadığına ikna edelim. Son olarak da, DP-17'nin alanında çok becerikli bir polis olduğunu, bizim ise alanımızın içinde olmayan bir şeyi yapmamızın işleri gereksiz yere zorlaştıracağını söyleyelim. Evren polislerinin felsefesi olmuş duruma dikkat çekeceğiz: her polis kendine düşen görevi hakkıyla yerine getirirse evrenin düzeni korunur - bizim ise böyle zor bir dileği yerine getiremeyeceğimiz çok açık. Bu kadar mantıklı sebepler varken, konseyi ikna edebiliriz diye düşünüyorum. Ne dersiniz?"

İki polis, bir süre bakıştılar. Yarı düşmanca, yarı uzlaşmacı bir bakıştı bu. İkisi de en makul şeyi Bağımsız'ın az önce önerdiğini görebiliyorlardı.

"Uygun." dedi dilek polisi ifadesizce.

"Konseydeki kıt kafalı vizyonsuzlar bunların hiçbirini kabul etmeyecek farkında mısınız?" diye sordu müzik polisi.

Evren PolisleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin