Medya : Calum Scott - You Are The Reason
| Onca hayal kırıklığını nasıl sakladın sen gülümsemene? Gözlerinde ki kırıkların ahı var bende.|
~~~
Onu bulmak sandığından daha kolay olmuştu. Kino' nun çizimini çekerek babasına atmış ve 10 dakika içinde konum telefonunda olmuştu. Ah kesinlikle babasına hayrandı. Görüp görebileceği en yetenekli polis oydu. İşini düzgün yapıyor üstelik kendisini de herşeyden koruyordu. Narkotik şubede çalışmayı bırak polis bile olmadığı halde, ona izin veriyor ve içinde ki nefretin geçmesine yardım ediyordu. Kemikli ellerinin yumruk halini almasıyla derin bir nefes aldı. Yağmurun altında dikilip bir şeylerden arınmayı beklediğini henüz kabul edemiyordu. Unutmak istemediği ama unutmak zorunda olduğu bir yara izi vardı.
Savsak savsak yürüyen adamı fark ettiğinde bir an aklını kaybedeceğini sanmıştı. Haptan almış olma ihtimali bile Jin' in nefesini keserken tökezleyen adamı hızlıca tutmuş ve bir süre istemsizce bakışlarını yüzünde tutuklu bırakmıştı.
"Tuttum."
Daha önceden de fark etmişti adamın yüzündeki kusursuzluğu. Ama üstünde durmak gibi bir düşüncesi olmamıştı. Adamın nefes alışı bile yürüyen bela olduğunu haykırırken uzak durmak istemesi gayet normaldi. Yeteri kadar belalı tiplerle uğraşıyordu ve bir yenisini daha kaldırabilecek kapasitesi yoktu.
Adam toparlanıp dikleştiğinde hemen hemen aynı boyda olduklarını fark etti. Gözleri irice açılmış gözlere takıldığında istemsizce rahatladı. Haptan alsaydı muhtemelen gözlerini açamayacak durumda olurdu.
"Ceplerine bakmam da bir sakınca var mı?"
Taehyung, hıçkırırcasına nefes alıp başını hızla olumsuz anlamda sallamış ve kocaman gözlerle adamın hareketlerini izlemeye başlamıştı. Burada ne işi olduğunu, cebinde ne aradığını bile soramayacak kadar şaşkındı.
"İşte burada."
SeokJin, küçük paketteki üç hapa dişlerini sıkarak baktığında Tae' nin kocaman açılan gözlerine ağzı da eklenmişti.
"Ben kullanmıyorum!"
Kekelememesine sevinmişti ama ses tellerini zorlayacak kadar bağırması pekte hoş değildi. Yine de buna engel olamamıştı. Yanlış anlaşılmayı pek umursamıyordu. O hiç bir şeyi umursamıyordu ama bu adamın onu yanlış anlamasını istememişti. Nedeni bilmiyordu, ona karşı bir kaç tabusunu bu denli çabuk yıkmasının sebebini güzel yüzüne, masum gözlerine ve dingin ifadesine bağlayabilirdi belki ama yine de yeterli olmazdı. Göz göze geldiklerinde yutkundu.
Kim Taehyung, binlerce maske görmüştü. Tüm benliklerini saklayan, oldukları her şeyi red eden, hatta yeni bir yüz gibi suratlarına yapışan binlerce maske. Ama bu adamın hiç maskesi yoktu. Gözleri açık açık her şeyi anlatıyor, tüm acılarını ortaya döküyordu. Açık bir romanın ilk satırlarını okumaya başladı Taehyung. İşaret parmağı göz kapaklarına değdiğinde, adam irkilip hafifçe geri çekildi. Yoongi' nin yakındığı ve ne yaparsa yapsın içine ışıklar dolduramadığı bakışlarını, masum gözlerden bir an olsun çekmezken mırıldandı. Maskesiz yüzünde ki güzelliğe bakmadan, açık kitabın ilk satırlarına ufak bir not düştü.
"İçin mi kan ağladı senin? Satırlarında hıçkırıklar duydum."
SeokJin göz kapağında ki parmağı unutturan cümleye odaklanamadı. Eşsiz bir sesin, ömrünce açık bıraktığı duygulara yazdığı şiiri dinledi. Kalbinde bir kaç güvercin dalgalandı. Cümlelerin altında yatan anlamı kurcalamak yerine sadece duyduklarını ruhuna defalarca fısıldadı. 5 yıl öncesinde kalan kırıklarına adamın söylediği cümleleri fısıldadı tek tek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherish Me | TaeJin
Fanfiction[ tamamlandı ] Kral / Dram / Yaoi Taehyung, katilinin peşine düşer, ❝ Sana ölümü anlattım. Sense usulca ölü kalbime dudaklarını yasladın. ❞