13

918 111 258
                                    

| Bana gerçekleri fısılda, bir pazar sabahı nefesin suratımda yaşarken gerçekleri anımsa.|

~~~

Gözlerini boynundaki keskin sızıyla araladığında yattığı yerden doğrulmuş ve belinin çıkardığı seslere suratını buruşturarak tepki vermişti. Tek eliyle ensesini öfelerken, göğsü düzenli bir şekilde kalkıp inen Jin' e bakıp gülümsemişti. Kumral saçları alnına düşmüş, düzgün kaşları hafifçe çatılarak dudakları huysuzca büzülmüştü. İşaret parmağıyla dokunmaya korkar gibi saçlarını geriye yitelemiş ve yüzüne doğru eğilmişti Taehyung.

Yüzünü izlemeyi neden bu kadar çok seviyordu? Neden yüzüne baktıkça üzerinde ki bin yıllık yorgunluklar siliniyor, ciğerleri açılıyor, kalbi hızlı ama acı vermeden çarpıyordu? Öyle masum öyle temiz öyle naif öyle dokunulmamış duruyordu ki Taehyung ağlamak istiyordu. İnsan hiç çok güzel diye ağlamak ister miydi? Ama o istiyordu.

Sessizliği parçalayan zil sesini duyduğunda irkilip hızlıca geri çekilmiş ve elini kalbine yaslamıştı. Yazan isim yüzünden gülümsemiş ve telefonu açmadan önce SeokJin' e hızlı bir bakış atmıştı. Adamın yeni yeni açılan gözleri ve hafifçe bükülen dudaklarına yutkunarak baktı Taehyung.

"Günaydın."

Taehyung' da gülümseyip beynine bu görüntüyü kazımak ister gibi bakarken mırıldanmıştı.

"Günaydın, ağrın var mı?"

Jin başını olumsuz anlamda salladığında Taehyung elinde titreyen telefonu hatırlayarak hızlıca yanıtlamıştı.

"Efendim?"

Yoongi, silahını beline takarken aynadaki yansımasına kısaca göz atmış ve hızlı adımlarla kapıya yönelmişti.

"Taehyung, beni dikkatle dinle. Sana bir adres yolladım.Polis ekibi buraya baskın yapmak için hazırda bekleyecek zaten. Tek yapman gereken sana çağrı geldiğinde polisleri buraya yönlendirmek."

Tae' nin çatılan kaşlarına merakla bakan Jin hafifçe doğrulmuştu.

"Neler oluyor?"

Yoongi, adrese bakarken titreyen ellerini koyacak yer bulamıyordu. Jungkook' un olduğu adres bilinmeyen bir numaradan ona ulaşmıştı. Gidebileceği kimse yoktu. Taehyung' u bu işe bulaştırmamak için çok uğraşmıştı ama o yüklendikçe daha da berbat oluyordu her şey. Jimin panikten ortalığı dağıtır, SeokJin ise muhtemelen olayı duyduğu anda bayılırdı. Hoseok ile Namjoon' a bu tür şeyler fazlasıyla uzaktı zaten.

"Anlatacağım. Sadece hazır bekle olur mu?"

Taehyung bir şey diyemeden suratına telefon kapanmış ve boş gözlerle ekrana bakmaya başlamıştı.

"Bu neydi şimdi?"

Jin oturur pozisyona geçip merakla gözlerini adamın yüzüne sabitlemiş olayları kavramaya çalışıyordu. Taehyung, mesajlar kısmına tıklayıp saat 10' da gelen mesajı bir kaç kez okumuş ve derin bir nefes almıştı.

"Bir sorun mu var?"

SeokJin' in pürüzlü sesi adamın kulaklarına ulaştığında dudakları hızlıca aralanmış ardından geri kapanmıştı. Başını yok bir şey der gibi sallayıp sandalyeye oturmak yerine SeokJin' in yatağının ucuna oturmuş ve gülümsemişti.

"Yok. Abim çağırıyor da, gitmem gerek."

Jin, elini adamın siyah saçlarına uzatıp gözlerinden geriye yitelemiş, gülümserken parlayan gözleriyle bakmıştı öylece. Taehyung' un sol kaşının ucundaki piercinge işaret parmağı hafifçe değmiş ardından acıtmaktan korkar gibi hızla çekmişti.

Cherish Me | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin