| Eğer düşeceksek, ölüme değil birbirimize olsun. |
•••
Ardı ardına çaldığı ziller yetmezmiş gibi yumruk yaptığı eliyle de kapıya vuruyor, gerginlikten yerinde sallanıyordu. Şimdi düşüp bayılmazsa daha ne zaman bayılabilirdi bilmiyordu! Üstelik nöbetine gecikmemesi için 1 saat içinde evden çıkması gerekiyordu. Kapının açılmasıyla, ateş saçan bir çift minik göz görüş açısına girmiş ve olduğu yerde kas katı kesilmesine sebep olmuştu. Siyah saçları dağılmış, kırmızı kareli pijama takımının içinde olduğundan daha küçük kalmıştı.
"Jungkook?"
Adamın şaşkın sesine karşın gözleri doldu. Yüzü, sesi, yumuşacık görünen teni... hepsine öyle hasretti ki. Düşünmeden ileri atıldı. Adamın incecik beline güçlü kollarını sımsıkı sarıp dudaklarını pembe dudaklara kapadı. Tenleri kavuştuğu an içinde ki kara bulutlar dağıldı. Siyah saçlarında adamın güzel ellerini hissettiğinde ileri doğru adımlayarak arkasında kalan kapıyı tekmeleyerek kapamıştı. Özlemden kafayı yemek üzereydi! Sıcacık nefesini hissedemediği kokusunu alamadı, kafede onu uzaktan izlerken yanına gidemediği için delirmek üzereydi. Hafifçe geri çekilip tapılası güzellikte dudak kenarlarına hızlıca bastırdı dudaklarını. Burnunu yanağına süreleyip, mabedinde soluklanırken, hızlı soluyan Yoongi' nin varlığına şükretti defalarca.
"Çok özledim."
Yoongi nefes nefese kalmış bir şekilde olayları idrak etmeye çalışırken sımsıkı saran kollardan kurtulmaya çalıştı ama başaramamıştı. Zaten Jungkook' tan kaçmak imkansızdı. Gerçek miydi? Rüya falan görmüyordu değil mi? Başını hafifçe geri çekip boynunu geriye atarak kendisine nemli gözlerle bakan adama şaşkınca baktı.
"Sen, neden yani birden böyle?"
Kelimeler kaçıp atıyordu kendini yere. Cümle kuramayacak kadar kaybetmişti aklını. 5 ay nerdeyse yarım yıl. Ne çoktu öyle. Sertçe yutkunup, Kook' un göğsü üzerinde duran beyaz ellerine indirdi bakışlarını.
"Seni güvenli bir yere götürmeliyim. Söz en kısa sürede yanına gelip her şeyi anlatacağım."
Saçlarına öpücükler koyan adamın kelimelerine karşın kıstı gözlerini. Geri çekilmek için tekrardan bir hamle yaptığında Kook daha sıkı sardı kollarını.
"Ne saçmalıyorsun?"
Jungkook güzel yüze bakarken istemsizce derin bir nefes almış söyleyeceklerini tartmayı es geçerek dudaklarını aralamıştı.
"Taehyung geldi. SeokJin' den intikam için."
Yoongi' nin irice açılan gözlerine bakarken sertçe yutkunmuştu.
"Sakin ol ama Kral... Yani," derin bir nefes alıp çatık kaşlarla kendine bakan adamdan kaçırdı gözlerini. "Jin hyung."
Bu kez kurtulmayı başarmıştı kollarından. Midesinden yukarı yükselenler, ensesinden başlayan ve kulaklarına kadar gelen uyuşma hissiyle birlikte çöktü yere öylece.
"Nerdeler?"
Jungkook, hızla yanına çöküp adamın buz tutan ellerini kavradıktan sonra kuruyan dudaklarını ıslatmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherish Me | TaeJin
أدب الهواة[ tamamlandı ] Kral / Dram / Yaoi Taehyung, katilinin peşine düşer, ❝ Sana ölümü anlattım. Sense usulca ölü kalbime dudaklarını yasladın. ❞