| Vedalaşıyor muyuz sahiden? Böyle kırık kalan heveslerimizle, sende kalan gözlerim ve kalbimle. | ~~~
Sancılı bir gündü.
Gökten sicim gibi yağıyordu yağmur, güneş uzun zamandır tam göstermiyordu zaten kendini ama bugün daha da küs gibiydi. Telefonunun çalmasıyla beklediği çağrı gelmiş ve yavaşça yerinden kalkmıştı. Başında ki şapkayı düzeltti. Derin bir nefes alıp uzun zamandır yapmadığını yaptı.
Kral olmak için adımladı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kino, elindeki çakıyla deponun ortasında duran ve sandalyeye sıkıca bağlanmış olan adamın etrafında dolaşıyordu.
"Lütfen, gerçekten elimdekiler bu kadardı."
Güldü. Daha konunmamışlardı bile ama Kral' ın doğuşundan ötürü korkuyordu insanlar. Namjoon' un babasının ölüsünün altında imza olarak gerçek Kral' ın adı vardı. 6 yıl sonra tekrardan dönmüştü kanlı elleriyle.
"Buna Kral karar verir."
O sırada depoya giren SeokJin ile dudaklarında ufak bir gülüş oluştu.
"Soytarı sadece emirleri dinler."
Sandalyeye bağlı olan adam korkuyla titrediğinde SeokJin suratını buruşturup başında ki şapkayı Kino' nun başına geçirerek adamın karşısına sandalye çekip yavaşça oturdu.
"Uzatmayalım. Açıkçası biraz depresyondayım."
Sandalyede hafifçe öne kayarak boynunu aşağı doğru sarkıtmış, tavadan sarkan sarı lambaya bakakalmıştı.
"Sevgilim beni terk etti ki gayette haklı sebepleri vardı," derin bir nefes alıp yan tarafında öylece duran ellerini karnının üzerinde birleştirdi. "fakat ben sevgili babam için gülümseyerek sikik bir kaç şaka yapıyorum."
Birden öne doğru eğilerek, adamın çenesini sımsıkı kavramış ve ateşler saçtığı gözleriyle, yaş dolan gözlere bakmıştı.
"Annem için yemin ettim." Parmaklarını sıkılaştırdı, " Hepinizi tek tek elinizde ki zehirle öldürmeye" adamdan acı bir hıçkırık kaçınca elini çekip yere tükürdü. "Yemin ettim."
Köşede duran masaya doğru ilerleyip, üzerinde duran kerpeteni aldığında istemsizce gülümsemişti. Hiç bir zaman birilerinin canını yakmayı istememişti, elinde olsaydı eğer küçük bir klinikte ruhlara bırakılan yaraları sarmayı denerdi. Ama ona kimse söz hakkı vermemişti, kaçtığı tüm acıya koşarak gelmişti. Başkaları ölmesin diye kendi hayallerini öldürmüştü. Yine de taviz veremiyordu kendinden, işkence edemiyordu hiç. Kino' ya bu konuda minnettardı.
Elinde ki kerpetenle adama yöneldiği esnada gelen tıkırtılar yüzünden olduğu yerde duraksamış kendisine kocaman gözlerle bakan Kino' ya elini uzatmıştı.