Medya : Lauv - Never Not
| Varsayalım, kalbimde ki ağırlığın gözlerin kadar. |
§§§
Park Jimin kendine inanamıyordu. Ağustos ayının sıcağı beynine işlerken son valizini de arabanın bağajından çıkarmış, kutulardan birini taşıyan SeokJin' e çevirmişti bakışlarını. Tedirgin hissediyordu, lüks evlerde yaşamaya alışmıştı fakat bu ev onun için bile fazlaydı.
"Endişelenme, eminim her şey güzel olacak."
SeokJin' in kumral saçları sıcak esen rüzgarla kıpırdandığında Jimin dudaklarını büzdü. Huzursuzluğunu atlatabilecek bir şeyler yoktu, kötü hissediyordu. Jungkook' un evi yandıktan sonra idareten geçtikleri evde tek başına kalmak pek sorun değildi. SeokJin 1 hafta kadar önce resmi olarak evli bir adam olmuş, Kook zaten sevgilisinin dibinden ayrılmıyordu. Kanada' dan döneli iki gün olmuştu ve aldığı daha doğrusu almaya zorlandığı ani bir kararla Kino' nun yanına taşınıyordu.
Jimin valizini düz yolda çekerken huysuz bakışlarını eve dikmişti.
"Bu ev biraz şey değil mi... aşırı lüks?"
SeokJin gülümseyip bir kaç adım atmıştı ki telefonunun melodisi kulaklarına dolmuş ve elinde ki kutunun üzerinde itinayla yazılan ' kırılacak' yazısına rağmen yerle buluşmasına sebep olmuştu.
"Seni lanet!"
"Taehyung arıyor!"
İkisinin de aynı anda bağırmaları kutudan gelen acı feryatlara karışırken SeokJin derin bir nefes alıp telefonu açmak için kendi kendini cesaretlendirdi. Kocası ona fazlasıyla kızgındı. Taehyung' un sinirliyken yapacaklarının bir sınırı yoktu ve bunu deneyimlemesinin üzerinden çokta zaman geçmemişti yine de verdiği tepkileri anlamlandıramıyordu. Kabul düğün törenleri mahvolmuştu, onca hazırlık davetle gelen misafirler, hepsini mahvetmişti ama o an yapması gereken tek doğru oydu. Seçtiği yolda ilerlemek ilk kez o zaman çok ağır gelmişti. Taehyung, konuşmamıştı. Ne törenden sonra, ne Kore' ye döndüklerinde ne de SeokJin açacağı klinik için danıştığında tek kelime etmemiş öylece yüzüne bakmıştı.
Öfkelendiğinde nasıl her şeyi silebileceğini biliyordu ve silinmekten delicesine korkuyordu. O gözlere bir daha bakamamaktan, ferah kokusunu boynundan alamamaktan, sıcak ellerini teninde hissedemeyip samimi dudaklarından ayrı kalmaktan çok korkuyordu.
"Efendim?"
Nihayet telefonu açtığında gergin bir şekilde alt dudağını dişlemişti. Baş parmağı, yüzüğüne giderken tedirgin bakışlarını Jimin' e dikmişti.
"Neredesin?"
SeokJin, hırıltılı çıkan sese karşın sertçe yutkundu. Muhtemelen yeni uyanmıştı yatakta kendisini bulamayınca da onu aramıştı. Gülümsedi. Küçük bir çocuk gibi küs tutuyor ama yanından uzaklaşmasına asla izin vermiyordu.
"Jimin' in taşınmasına yardım ediyorum. İşim bitmek üzere, bir saate gelirim."
Hışırtıların ardından adamın boğuk sesi ilişti kulaklarına.
"Adresi yolla, müsaitlerse bende geleyim."
SeokJin gülümsemesini bastıramayarak kendisine dik dik bakan adamın bakışlarından kaçmak için arkasını dönmüş, arabasını park ettiği alanda ki ağaca doğru ilerlemişti.
"Tamam, sonra da kahvaltıya geçeriz istersen."
Uzun süren sessizliğin başlangıcıydı bu. SeokJin suçlu olduğunun farkındaydı, rahibe hızlı olmasını söylemiş, evlilik yeminlerinin ardından da koşarak dışarı çıkmıştı. Belayı Kino' nun çektiğine kendisinin bir suçu olmadığına dair Taehyung' u kesinlikle ikna edecekti ama adam onunla hiç bir şekilde konuşmamayı tercih ettiğinden bu planı da yatmıştı. Kendisine kızgındı, aylardır bekledikleri anı böylesine berbatlaştırdığı için kendisinden nefret ediyordu ama o an için başka şansı yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherish Me | TaeJin
Fanfiction[ tamamlandı ] Kral / Dram / Yaoi Taehyung, katilinin peşine düşer, ❝ Sana ölümü anlattım. Sense usulca ölü kalbime dudaklarını yasladın. ❞