Medya : Billie Eilish - Lovely ( Khalid)
| İçim parçalı bulutlu, birazdan düşer satırlarına yağmurlarım. |
•••
Dudaklarında parça parça acılar birikti, kapanan gözlerinin ardına itilen gerçekler düştü genzine. Yutkunamadı, nefes alamadı. Hasret kaldığı dudaklara yaslanmış dudakları parça parça dağıldı. Elleri adamın yanaklarına yerleşmiş, titremesini yok saymak için yüzüne iyice bastırmıştı.
Koptu dudakları birbirinden ama ne bedenleri ayrıldı, ne elleri ne de nefesleri. Hızlı solukları birbirlerinin yüzünde dağılıp oraya aitliklerini kazırken alnını Yoongi' nin sıcacık alnına yasladı. Burnunu adamın yanağına süreleyip gerçeklere kapadığı gözlerini açmadan önce fısıldadı.
"Benden gitme."
Yoongi, tüm vücudunu esir alan titremeye karşı derince bir nefes aldı. Çok başkaydı. O uyurken ondan çaldığı minik öpücüklerden çok daha başkaydı bu. Eğer sırtı duvara yaslı olmasaydı ya da elleri adamın kollarına sıkıca tutunmasaydı muhtemelen yerle buluşurdu bedeni. Gözlerini aralayıp dudaklarını hızlıca yaladı. Yanaklarında Jungkook' un soğuk elleri öyle güzel duruyordu ki, tekrar kapadı gözlerini. Birazcık güç alması gerekiyordu. Elleri yüzünden çekip ardına bakmadan ilerleyebilmek için, sevdiği adamı tekrar ve tekrar gerisinde bırakabilmek için sadece biraz güç. Gözlerini açıp, buz kırıkları yerleştirdiği bakışlarını dikti adama.
"Sende değilim."
Yanaklarında ki elleri ayırdı elleriyle. Kendi elleriyle kazıdı etinden mutluluğu. Hafifçe itip geçebilecek kadar yer açtı kendine Yoongi. Yerdeki defteri eğilip aldı hızlıca. Bir kaç sayfası kopmuş, anlamasın diye eski tarihlere gömdüğü sevgi sözcükleri ezilmişti.
Jungkook titrek bir nefes alıp dişlerini sıktıktan sonra inatçı bir sesle sordu. Bağırmadan, çağırmadan, ağlamadan sesinde hiç duygu barındırmadan sakince sordu.
"Ne zaman geleceksin bana?"
Hep sendeyim. Yoongi' nin aklındakiler yine aklında kaldı. Gidemezdi ona. Sığınamazdı sıcacık göğsüne. Çok yoruldum, ölü olmaktan çok yoruldum. Beni yaşat. Diyemezdi. Adımları hiç teklemedi. Sanki sevdiği adam arkasında değilde karşısındaymışçasına hızlıca yürürken kendisine olan öfkesiyle konuştu.
"Sen kendine geldiğinde!"
Jungkook kapanan kapının bıraktığı sesle birlikte evde öylece kaldı. Gözleri doldu, içinde ki öfke yavaşça alevlendi. Elleri yumruk oldu. Çaresizliği nefretini harladı. Yenilmeyeceğine dair yemin etti defalarca, ne pahasına olursa olsun Kim Taehyung' a kaybetmeyecekti. Gerekirse onunla birlikte batacaktı ama asla izin vermeyecekti.
Nice sonra öfkesi çekilipte yerini sadece hüzne bıraktığında kapanan kapıya doğru ilerleyip yasladı ellerini. Burnunun direği sızladığında yutkunup alnını da yasladı kapıya. Öyle güçsüz öyle yorgun hissediyordu ki, sevilmemek kırıyordu tüm ruhunu. Yaralayıp kesikler bırakıyordu. Acıyordu. Canı çok acıyordu.
"İyi de, senden kaçıp nasıl geleyim kendime?"
~~~
Hayat güzeldi.
Yağmur sonrası çıkan gökkuşağını oturduğu yerden izleyebiliyor, kafenin sıcak ortamında iliklerine kadar ısınıp gökkuşağından daha da güzel bir manzaraya arada kaçamak bakışlar atabiliyordu. Abisini beklerken sevmediği halde içtiği kahve bile o an aşırı güzel geliyor, sürekli bir şeyler anlatan adam sayesinde kötü düşünceler hızla uzaklaşıyordu. Ölümün böylesine kıyısında dolaşıp, takılan ayaklarıyla yalpalayarak yürürken hissettiği o özgürlükle birlikte hayat güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherish Me | TaeJin
Fanfiction[ tamamlandı ] Kral / Dram / Yaoi Taehyung, katilinin peşine düşer, ❝ Sana ölümü anlattım. Sense usulca ölü kalbime dudaklarını yasladın. ❞