Cherish Me | TaeJin

16

Medya : Kristian Kostov - Beautiful Mess

| Gök parçalanıyor, pare pare dağılıyor üstümüze. |

~~~

Uzun bir yolculuğun bitiminde kalmış gibiydi ikiside. Amaçlarına ulaşacakları sırada yolları kesilmişti sanki. Zehirli bir duman sarmıştı etraflarını ki gözlerinde ki tüm yaşlar bundandı. Kırıktı ikiside, bir kaç dizede kanla karşılaşmış küçük çocuklar kadar kırık, yağmurun altında parkta ıslanacak kadar kimsesizdi ikiside.

Sanki saatler önce sarılarak ağlaşan onlar değilmiş gibi ayrı ayrı oturmuşlardı. SeokJin, masanın üzerine koyduğu ellerini birleştirmiş, Taehyung karşısında ağlamaktan şişen yüzünü saklamak için başını eğmişti.

Yoongi yanında suçlu bir çocuk gibi oturan sevgilisine hala çok kızgın olsa da hatayı kendisine yüklemeyi seçmişti. Hiç aklına gelmemişti başka düşüneceği, elini tutmuş, gözlerine bakarak zamanın sadece ondan olduğunu belirten tebessümleri armağan etmişti. Jungkook' un kucağında duran ellerine yerleştirdi elini, gözünü karşısında oturan Taehyung' dan çekmeden hafifçe sıktı. Kook başını kaldırmasada hafifçe gülümsemiş, birbirine kitlediği ellerini çözerek kemikli parmaklara parmaklarını geçirmişti.

Namjoon, tatlısını yiyen ve karşısında ki Jimin' e bir şey anlatırken kendisini kaybeden Hoseok' un kızıl saçlarını arada okşuyor, yanağına yasladığı elinin parmaklarını belli bir ritimde şakaklarına vuruyordu. Onun neşesi, enerjisi, gülümseyişi, bakışlarıyla ettiği küfürleri seviyordu. Ama en çok yanında bulduğu sıcaklığını seviyordu. Hoseok için yaşamak çok güzeldi en az onunla yaşamak kadar güzel.

Jimin kaçamak bakışlarını 3 masa ötelerinde ki Jungkook' a atıyor, başını masadan kaldırmayan Jin hyung yüzünden gerginliği daha da artıyordu.

"Kesinlikle sevgilisi, değilse de yaparız orası ayrı ama bence bize çokta gerek yok. Değil mi sevgilim?"

Namjoon gamzelerini ortaya seren gülümsemesini sunduğunda Hoseok, zarif parmaklarıyla adamın çenesini okşadı. Açıkçası işten geç gelmesi yüzünden ona fazlasıyla sinirlenmişti verdiği sözleri işlerin yoğunluğu yüzünden unutması delirmesine sebep veriyordu sakinleşebilmek adına bir kaç gerizekalıyı görüp Namjoon' a şükretmeyi planlıyordu ki en sevdiği şeyle karşılaşmıştı.
Kaos.

Salak Kook' un bir şeyleri yanlış anlayarak saldırmasına hiçte şaşırmıyordu çünkü çocuğun düşünmek istediğini düşünmek gibi baş belası bir huyu vardı.

"Ama çok yakışmışlar değil mi?"

Hoseok her gördüğünü yakıştırıp aralarını yapmaya çalıştığından Jimin bu hallerini çokta garipsemiyordu. Zaten garipseyip karşı gelmek gibi bir yetkisi yoktu zira canı fazlasıyla önemliydi.

"Evet sevimli duruyorlar."

Namjoon gözlerini kısa süreliğine arka masaya çevirip görebildiği Jin' e bakarken istemsizce suratını buruşturmuştu.

"Daha çok melankolik duruyorlar Jimin."

Hoseok tatlısını bitirdiğinde bardağından büyük bir yudum su almış ve ellerini yıkamak için ayaklanmıştı.

"Ellerimi yıkadıktan sonra çıkalım olur mu?"

Namjoon aşık aşık bakıp her zamanki yaptığını yaparak sevgilisini onaylamış ve masada duran eline parmak uçlarını hafifçe değirmişti.

"Gözümün önünde cilveleşmez misiniz? Midem falan bulanıyor."

Jimin huysuzca söylendikten sonra ayaklanarak personel odasına geçmiş eşyalarını alarak da çıkışa yönelmişti. Saat nerdeyse 18' e geliyordu ve fazlasıyla yorgun hissediyordu. Her ne kadar selam vermeden gitmeyi kendisine yakıştıramasada tuhaf ortama karışmak istememişti.