7

1K 126 526
                                    

| Sen konuştukça dökülüyor içimde ki yaralar. Kanıyoruz, sargı bezleri bizden yaralı.|

~~~

Kapadığı kapının ardından derin bir nefes bırakıp damarlı elini saçlarına geçirmiş ve dilini yanağının içinde gezdirmişti. Neverland' ın siyah merdivenlerinden düşen omuzları, yüreğinde ki ağırlıkla inerken görmüştü onları. SeokJin' in nemli saçları ve kırmızı burnuna çatık kaşlarla bakarken hep uzaktan izlemek zorunda kaldığı kardeşine dikti gözlerini.

Siyah saçları alnına düşmüş, gözlerini kapatıyor, yapılı vücudu buradayım diye bağırıyorken istemsizce gülümsemişti. Onun küçük kardeşi işte buradaydı. SeokJin' e teşekkür etmeyi sonraya erteleyip merdivenleri hızlıca inmiş ve suratına okkalısından bir yumruk yemişti Yoongi. O kadar beklenmedikti ki bir an tökezlemiş ve kocaman gözlerle Taehyung' a bakakalmıştı. İkinci yumruk çok daha sert bir şekilde elmacık kemiğinin tam üzerine geldiğinde yere düşmesi kaçınılmaz olmuştu.

Öfkenin, ruhundan kaçıp vücuduna yerleşmesini görebiliyordu. Kızgınlığını, nefretini ve sevgisini. Kardeşinin ona uzanan eli olmasa dahi gözlerinde asılı kalmış, yıllanmış paslı bir zincir gibi oraya sabitlenmiş olan sevgiden güç alırdı Yoongi. Uzanan ele bıraktı elini. Ayağa kalkmak için tutundu kardeşine. Arkasını döndüğü tek gerçeğine yüzünü döndü. Ay, güneşin ardına çekildi. Çiçekler açtı hızlıca. İki kardeşin kolları sımsıkı birbirine dolanınca nefret kesildi. Neverland' a sinen melankoli geçti. Kırmızı, beyaza döndü şeytan satın aldığı ruhları bırakıp masadan kalktı. Min Yoongi nihayet kardeşine kavuştu.

"Özür dilerim, çok özür dilerim."

Islak saçlarından öpüyor, bu kabusun bittiğini gösteriyordu. Her şey düzelecekti. Her şey eskisi gibi olacaktı, belki biraz buruk, belki biraz kısık ama yine de güzel olacaktı. Müzik kutusu çalmaya devam edecek, hışırtılı sesiyle onlar uykuya dalana kadar bekleyecekti.

Parmak uçlarında durmayı kesip, gözyaşlarıyla ıslanan yüzünü kardeşinin yüzünün karşısına getirdi. Avuçlarını kilo verdiği için çöken yanaklara yaslayıp baş parmağıyla kararan göz altlarını okşadı.

Taehyung, gözlerini abisinden alamıyor büyük bir hasretle her bir kıvrımını ezberletiyordu gözlerine. Hareketlerine korkusu hükmediyordu. Tekrardan toprağın altında kalırda yüzünü yıllarca göremez diye uzunca bakıyordu. Burnunu çekip tekrardan sımsıkı sarıldı. Kollarında minicik kalıyor, küçüklüğü karşısında korkmasına sebep oluyordu.

Burun çekme sesi gelince abi kardeş kendilerini elinde peçete dolu gözlerle izleyen SeokJin' e dönmüş ve kaldırdıkları kaşlarıyla bakmaya başlamışlardı. Jin peçeteli elini havada sallayıp burnunu tekrardan çekti.

"Beni yoksayın lütfen."

Taehyung' un dudaklarına yerleşen tebessüm, kalbinde ki çarpıntıya eşlik etti. Onu yok sayamayacağının farkına varıyordu. Onun varlığının etkisiyle kendisini yok sayabilirdi ama onu asla. Dudaklarının kıvrımlarında salıncağa binen çocuk kahkahası dolaşırken yutkunup ellerini abisinden çekti. Adamın kahve rengi saçları ıslanmış, minik burnu kızarmış ve bembeyaz yüzünde tablo gibi kalakalmıştı. Dolgun dudakları hafif çatlamışken dolu gözlerine takılı kaldı gözleri.

İçinde biriken tuhaf bir coşku vardı. Anlamlandıramıyordu Taehyung. Kıpır kıpır bir his onu sarmalarken tek yapabildiğini yapıyor ve başını yana eğerek olanları izliyordu. Sarmaşıklar boğazına dolanıp onu dibe çekmiyordu. Eğer sarmaşıklar Jin tarafından ona bir hediyeyse ancak gökyüzünden düşebilirdi bileklerine. Bileklerine dolanıp, yaralı dizlerini yerden kaldırmak için büyüyordu sarmaşıklar. Biliyordu Taehyung. Sonunun bir çift göze zincirlendiğini biliyordu.

Cherish Me | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin