| Senden başka kim var bilmem ben, ihtimaller sana koşar, senden kaçamam ben. |
~~~
Beynini parçalamak istiyordu.
Soğuk hava ciğerlerine işlerken yanında sessizce yürüyen ve arada kaçamak bakışlar atan adamı gördükçe içinde büyüyen karamsarlığa, beyninin inanmak istedikleri ile kalbinin inandıkları arasında ki farka karşın beynini parçalamak istiyordu. Kral, onun babası değildi ve abisini de tehdit etmemişti Taehyung sadece çok fazla kuruntu yapıyordu. Evet tüm olan biten buydu.
"Bir şeyler yemek ister misin?"
Taehyung adımlarını durdurup kendisine merakla bakan adama çevirdi başını. Konuşkan biri olduğunu tahmin edebiliyordu ama içerden çıkmasını sağladıktan sonra nadiren çekinen sesiyle bir kaç soru sormuş ve kısa cevaplara bile kocaman gülümsemişti. Çok sevgi doluydu. Bakışlarından taşan bir merhamet vardı, sesinin tınılarına saklanan neşesi huzur veriyordu ona. Taehyung istiyordu ki baş ucunda dursun saatlerce konuşsun arada elleri saçlarını okşasın, dudakları yüreğine dokunsun, kokusuyla ciğerleri açılsın oraya sinen katranları temizlesin.
Derin ve titrek bir nefesi alıp SeokJin' in yüzüne, içinden bir şeyler koparcasına baktı. Aralarında 3 adımlık bir mesafe vardı. Ne çok gelmişti birden, sokak lambasının aydınlattığı o güzel yüze ne çok dokunmak istemişti o an. Öyle yorgundu ki Taehyung, ihtimaller bile oturup ağlamasına sebep olacaktı şimdi. Bir ihtimaldi babasının ailesinin katili olması, bir ihtimaldi SeokJin' in her şeyden haberdar olması ve yine bir ihtimaldi ona tutulması.
İki adım atarak, Jin' in yutkunmasına sebep olan bir ifadeyle gözlerini gözlerine kitlemiş ve tek elini kaldırarak adamın yumuşak yanağına yaslamıştı. Taehyung başını hafifçe yana eğdiğinde Jin' de aynı yöne eğerek, yanağında ki ele biraz daha yaslamış yanağını.
"Düşüyorum sana."
Konuşurken göz bebekleri titreyen Taehyung' un derin sesine karşın kendi kalp atışlarını yok saymayı denedi. Ne hızlı atıyordu? Kalbinde biriken tüm kim, tüm nefret kaçıyordu bu adamın yanında. Çökük duruyordu yüzü, yaşadıklarından ötürü çökmüştü de ruhu ama yine de onda başka bir şey vardı. Kusursuz yüzünde, iri gözlerinde, yanık teninde bir şeyler vardı. Gözlerini kapatan saçlarında saklıydı yansıması, koluna kazınan dövmeydi tüm geçmişi. Tüm her şeyiyle karşısında, yakınındaydı. Jin' in aksine maskesi olmadan, sakladıklarını unutmadan tüm saflığıyla bakıyordu gözleri.
"Taehyung," çok erken olduğunu düşünüyordu. Kaç gün olmuştu ki? Jin devamını getirmek için dudaklarını tekrardan araladığında gördükleriyle gözlerini kapayıp sakince mırıldandı. "Sakın kıpırdama."
Tae ne olduğunu anlamasa da adamın dediklerini yapıp kıpırdamamış, onu dikkatlice izlemişti.
Jin arabanın filmli camlarına kaçamak bakışlar attıktan sonra yanağında ki eli indirip parmaklarını parmaklarına geçirdi.
"Taehyung, 12 adım sonra koşmaya başlayacağız."
Tae hafifçe kıpırdadığında Jin uyarırcasına ellerini sıkmış ve kendine doğru biraz daha çekmişti. Gözlerini gözlerine sabitleyip fısıldadı.
"Benden başka hiç bir şeye bakma."
Tae yutkunup başıyla onayladığında, Jin istemsizce gülümsemişti. Bakışlarında ki boşluğun ardında küçük bir çocuktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherish Me | TaeJin
Fanfiction[ tamamlandı ] Kral / Dram / Yaoi Taehyung, katilinin peşine düşer, ❝ Sana ölümü anlattım. Sense usulca ölü kalbime dudaklarını yasladın. ❞