Medya : BTS ( RM) - Forever Rain
| Seni benden aldıklarında kar yağsın üzerimize, lütfen. Soğuk tenin için bahane ver bana. |
§§§
Birkaç küçük yaradan ölmezdi insan, direndiği onca meseleye gülüp geçer belki biraz ağlar çokça ağlatır ama yenilmezdi insan hemen öyle. Aşk acısından ölmezdi insan, kanardı belki elleri, dizlerinde ki tüm güç çekilir, kalbi az biraz kururdu ama ölmezdi işte.
"Ne zamandır gelmedin, ablam seni merak etmiş."
Jimin derin bir nefes alırken gözlerini kapamasına engel olamamıştı. Zamanla anlamıştı görmek istemeyene hakikati kanıtlayamayacağını. Boş verip yoluna bakmayı denediği günlerin başındaydı, sevdiği birkaç adımda yanında ama aslında birkaç mile sıkıştırılmış bir uzaklıktayken.
"Ablan umurumda değil Jiwon. Bunu anlaman için kaç kez tekrarlamam gerek emin ol henüz kavrayamadım ama," masanın üzerinden uzanarak adamın gözlerinin içine bakarken tane tane konuşmuş, fısıltısı yüzüne çarparak gerçekleri kavrasın diye kelimeleri özenle seçmişti. "önemsediğim sensin."
Jiwon bu kadar yakın durmasından rahatsız olmuş gibi boğazındaki gıcığı gidermiş ve hafifçe geri çekilmişti. Yakınlığı onu tuhaf bir şekilde rahatsız ediyordu. ruhunda ki çırpınışları, kalbinin sesini duymazdan gelerek devam etmek istiyordu. Babaları onları başka bir adam için terk ettiğinden beri korktuğu bu gerçeğin içine düşmek istemiyordu Jiwon. Kaçtığı ne varsa onu ayak bileklerinden yakalayıp sürüyerek kendisine çeksin istemiyordu. Ve Park Jimin kaçtığı her şeyin beden bulmuş haliydi. Çok okurdu, bulduğu her şeyi okur, öğrendiklerini tüm hayatında görmekten büyük bir mutluluk duyardı. Neyin ne olduğunu biliyordu, sevginin nasıl aşka düşüğünü, nefretin koşa koşa denizin dibine çakıldığında çıkan kabarcıkların nasıl koktuğunu biliyordu ama anlamıyordu.
Park Jimin' i tanımlayamıyordu. Okuduğu 965 romanın onca karakterinin içinde onu bulamıyor, anlamak için tepkilerini kontrol edemiyordu.
"Derse gitmem gerek, sonra görüşürüz."
Hızlıca toparlanıp çıkan adamın ardından dişlerini sıkarken telefonuna gelen bildirimle bakışlarını kapıdan kaçırdı.
Mümkündü birkaç kırığı sarmak, kaçarken bir yandan da ona koşmak biraz imkansızdı kalkmak fakat düşme sebebimdi sana çarpmak.
"Ne?"
Başını kaldırıp etrafına bakındığında görebilmişti sırıtarak kendisine bakan adamı. Kaşıyla gözüyle imalar yapıp Jimin' i çileden çıkarmaya devam ediyordu. Mutfak bölümünün önünde ki tezgahın altından geçerek karşı masada oturan çocuğun yakasına yapıştığında kafede ki bir kaç göz onlara dikilmiş, fısıltılar anında yayılmaya başlamıştı.
"Kavga mı var?"
Vardı. Birazdan Jimin' in 18. Dünya Savaşı başlayacaktı ve elbette düşmanı yine Jeon adilikte bir numara Jungkook' tu.
"Bakıyorumda tipin düzelmiş, hemen dağıtayım."
Her ne kadar aşırı sevimli dursa da sinirlenince terör estiren arkadaşına kocaman açtığı gözleriyle bakmış ve ellerini kaldırarak anında teslim olmuştu. Jungkook için önemli olan noktalardan biride yüzüydü.
"Ne yaptım ben be? Bak bu çocuğu böyle tavlayamazsın kardeşim. Adam romantik, şiirler şarkılar, beyaz tüylü kargalar falan onu etkiler. Manitası olan birisi olarak konuşuyorum yalnız olan senin beni dinlemekten başka şansı yok diye düşünü-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherish Me | TaeJin
Fanfiction[ tamamlandı ] Kral / Dram / Yaoi Taehyung, katilinin peşine düşer, ❝ Sana ölümü anlattım. Sense usulca ölü kalbime dudaklarını yasladın. ❞