"Baby there's nothing holdin' me back!!!!"
Shawn yüksek notaya çıktığında gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü. Tanrı aşkına, canlı performans stüdyo kayıdından da güzeldi.
Konser alanına geldiğimizde benim halimi gören Andrew'un bana verdiği ilaç sayesinde şu an çok iyi hissediyordum. Andrew aynısının bazen kendisine de olduğunu ve bana verdiği ilaçtan aldığını söylemişti. Ona minnettardım.
Gitar solosundan sonra Shawn gülümseyerek mikrofondan uzaklaştı.
"Vuhuu!"diyerek seyirci koltukların olduğu bölümde ayağa kalktım ve alkışlamaya başladım.
Teddy sahne arkasından "Dostum, sondaki yüksek nota harika olmuş!"dediğinde Shawn gülümsemeye devam edip bana döndü. Eliyle "gel" işareti yaptığında sahne merdivenlerine yöneldim.
Sahneye çıkar çıkmaz kollarını etrafıma sarıp beni etrafımda döndürdü.
"Harikaydın!"dedim yanağına bir öpücük bırakıp.
Terlemişti. Josiah'nın attığı suyu beni bırakmadan yakaladı ve kafasına dikti. Bir eliyle kafasına diktiği suyu içiyor, diğer eliyle belimi tutuyordu. Başımı terli olduğunu umursamadan göğsüne yaslayıp derin bir nefes aldım. Hala güzel koktuğunu düşünmem normal miydi?
Elindeki şu şişesini yere fırlatıp beni bırakmadı ve giyinme odasına doğru ilerledi.
Adımları hızlı ve aceleciydi. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra sırtımı kapıya yasladı ve kapıyı kilitledi.
Ellerini tişörtümün içinden geçirip tenimde dolaştırdığında kollarımı boynuna dolayıp aramızdaki mesafeyi azalttım. Dudaklarını dudaklarımla birleştirip kendini bana bastırdığında ikimizde kıvranarak "Mhmm"diye bir ses çıkarmıştık.
"Provaya dönmen gerek." diye mırıldandım öpücüğün etkisinden çıkmaya çalışarak. Zaten bu bir işaret miydi bilmiyordum ama Tom kapıyı yumruklamaya başlamıştı.
"İçeride ne halt yiyorsunuz siz?" Muzip sesi beni de güldürmüştü. Shawn gözlerini devirip "Tom."dedi sadece.
Tom'un kahkası içeri ulaştığında "5 dakikaya sahnede olun." diye Andrew nazikçe bizi uyardı.
Shawn üzerindeki tişörtü çıkarıp başka bir tişört geçirdi ve dudaklarıma son küçük bir öpücük bırakıp kilidi açarken "Bunun bir devamı olacak." diye mırıldandı. Büyük elleri elimi sardığında sadece gülüyordum.
Kendimi iyi hissetmiyorum diye sabahtan beri beni bir kere bile öpmemek veya daha ilerisi için zor durduğunu biliyordum. Çünkü iyiyim dememe rağmen gözlerindeki endişe parçaları kaybolmamıştı.
Herkes yerine geçtiğinde ben de tekrar en ön koltuğa oturdum.
Müzik başladığında bile şarkı ilgimi çekmişti. Shawn sahneden gözlerimin içine bakarak gülümsedi ve "humm" sesi çıkarmaya başladı.
"Oh Oh Oh humm."
"She'll be the one who breaks my heart."
Tanrı aşkına... Neden benimle ilgili bu kadar güzel şarkılar yazıyordu?!
Shawn bir kaç şarkı daha söyledi ve Andrew her şeyin tamamladığını düşününce konser alanından ayrıldık.
Arabada Shawn başını omzuma yaslamış elini karnıma koymuştu. Yorgunluğunu hissedebiliyordum. Her ne kadar bu işi severek yapıyor olsa da bazen oldukça yorulup bunalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
There's Nothing Holdin' Me Back // Shawn Mendes
Fanfiction"Çıldırmanı seviyorum. Kararlarımı yönetmeni, kontrolümü ele geçirmeni istiyorum. Ah, sanırım sallanıyorum. Bebeğim, nereye gidersen git seni takip etmek istiyorum. Senin hakkında durmadan düşünüyorum ve bunu biliyorsun. Peki, beni durduracak hiçbir...