Hey! Yeni bölüm ile karşınızdayım! Umarım beğenirsiniz! Medya mükemmel değil mi? Şapşal ya!♡
İyi okumalar!
"Buradan çıkmanın bir yolu yok mudur?"
'Bilmiyorum' der gibi baktı.
"Sanırım, sabaha kadar buradayız. Yapacak bir şey yok."
Uflayıp, başımı salladım. Pekala, en azından güvendeydik.
"Aç mısın? Bu arada ben Shawn, resmen tanışmadık."dedi gülümseyerek ve elini uzattı.
Gülüşü benide gülümsetti ve,"Lucy."dedim elimi uzatarak. Ellerimiz değdiğinde, içimde tuhaf bir his oluşmuştu. Büyük eli içinde kaybolan elime bakarak tebessüm ettim.
"Memnun oldum, Lucy."dedi gülümsemeye devam ederek.
"Bende memnun oldum, Shawn."
Ellerimiz sonunda ayrıldığında, hafif utansam da belli etmedim ve gülümseyerek ona bakmaya devam ettim.
"Peki, Lucy seni bilmiyorum ama ben çok açım!"diye komik bir sesle sızlanıp, ilerlemeye başladığında, kıkırdayarak onu takip ettim.
"Ne yemek istersin?"diye mırıldandı, doldurduğu sepetten dondurulmuş pizzayı çıkarırken.
"Bilmem,"dedim kararsızlıkla."Bende pizza yiyebilirim, sanırım."
Başıyla onaylayıp iki tane de kola çıkardı.
Köşede dikkatimi çeken gazete kâğıtlarını aldım ve yere serdim. Shawn'da pizzayı, kolaları ve bir paket hariboyu koyarken sırıttı ve ayakkabılarını çıkarıp rahat bir bağdaş kurdu. Bende onun gibi ayağımdaki ayakkabıları çıkarıp bağdaş kurdum. Tabi ben ona göre daha küçük görünüyordum, orası ayrıydı.
Bir dilim pizzayı büyükçe ısırdıktan sonra, boğuk bir sesle,"Küçük bir piknik yaptığımızı farzet."diye konuşmaya çalıştı.
Suratının haline zayıf bir kahkaha atıp, elimle gazete kağıdını hafifçe kaldırdım.
"Gerçekten harika bir piknik!"
Bu sefer de o da kahkaha attığında, gözlerim gülüşündeydi. O ise tam gözlerime bakıyordu. Birkaç saniye sonra kahkahası yerine tatlı bir tebessüme bıraktı.
"Saat kaç olabilir?"
Gülerek, duvardaki saate baktım ve başımla duvarı gösterirken, "11.40"diye mırıldandım. Kıkırdayıp,"Sormadım say."dedi. Bende gülümseyip, kolamın kalanını içtim ve ağzıma bir tane haribo attım.
"Kanadalı mısın? Aksanın biraz farklı da?"diye sordu, pizza diliminin son parçasını ağzına atarken.
"Yok, İngiltereliyim. Aksanım da o yüzden farklı gelmiş olabilir."
"Üniversite için geldin sanırım?"
"Evet. Aslında bugün geldim. Çok olmadı yani."
'Hımm' gibi bir ses çıkardı ve ağzına bir haribo daha attı. Sonra ortalığı toplayıp, bulduğumuz bir poşete koyduk ve etrafta bakınmaya başladık.
"Sence nerede uyuyabiliriz?"
Etrafa bakmaya devam ettim. İçerisi biraz soğumuş gibiydi. Ellerimi kollarıma sürtüp ısınmaya çalıştım.
"Shawn...burası biraz soğumadı mı sencede?"
"Üşüdün mü?"diye sorarken, ilerleyip alttaki raftan gözüne kestirdiği ince örtüyü çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
There's Nothing Holdin' Me Back // Shawn Mendes
أدب الهواة"Çıldırmanı seviyorum. Kararlarımı yönetmeni, kontrolümü ele geçirmeni istiyorum. Ah, sanırım sallanıyorum. Bebeğim, nereye gidersen git seni takip etmek istiyorum. Senin hakkında durmadan düşünüyorum ve bunu biliyorsun. Peki, beni durduracak hiçbir...