11.''Uzak Dur''

1.2K 67 16
                                    

Annem ve Ezgi hala bakışıyordu. bense ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Sessizliği bozan annem oldu.

''Pardon şaşırdım , hoşgeldin Ezgicim.'' Annem hala şaşkındı , yüzünden belli oluyordu. Ezgi de toparlanıp ayağa kalktı ve annemin elini sıktı.

''Hoşbuldum.'' Gülümsemeye çalıştı , zorla yaptığı belliydi. Artık araya girmem gerektiğini farkettim ve konuştum.

''Siz... Nereden tanışıyorsunuz ?'' İkiside birden duraksadı. Annem sağ eliyle sol avuç içini kaşımaya başladı ki , bunu her streslendiğinde yapardı. Uzun sayılabilecek bir sessizlikten sonra annem konuştu.

''Hastaneden hastamın kızı Ezgi. Annesi sık sık hastalanır ve Ezgi onu bana getirir. Oradan tanışıyoruz.'' Aynı anda ikisi de derin nefes alıp gülümsediler. 'Bunu  da atlattık çok şükür' gülümsemesiydi bu. Öyle bir gülümseme varmı bilmiyorum ama oydu sonuçta. Şimdilik üstelememeye karar verip inanmış gibi kafamı salladım.

''Tamam o zaman , güzel.'' Annemin yüzündeki gülümseme daha yayıldı çünkü beni inandırdığını düşünüyordu. Ezgi'ye döndü.

''Canım istersen sen eve git , annen merak eder.'' Ezgi bana bakıp gözlerini hemen kaçırdı. çok sessiz bir şekilde  ''Tamam , iyi akşamlar.'' deyip kapıya yöneldi. O eve gitmek istemediğini biliyordum. Ama yapacak pek bir şeyim yoktu. 2 gece bizde kalması pek uygun değildi. İçim hiç rahat olmasada , Ezgi'yi geçirmek için kapıya yöneldim. Annem odasına gitmişti. Ezgi'nin kolunu tutup kendime çevirdim. Soran gözlerle bana bakıyordu.

''Oraya gitmek istemediğini bil-'' Bir yandan kafasını sallarken , sözümü kesti.

''Hayır sorun değil.'' İsteksizce kafa salladım.

''Bir sorun olursa , ben buradayım.'' Dudakları yukarı kıvrıldı ama bir gülümseme değildi bu. Çaresizliğin şekil bulmuş haliydi. 

''Benim için her zaman orada olacağını biliyorum.'' Deyip arkasını döndü. Yavaşça kapıyı açtım , tam kapının eşiğindeyken yavaşça arkasını döndü.

''Çilekli süt kadar güzel bir gece geçir. Aramızda bunu yapamayacak olan biri var.'' Sonra hızlıca arkasını dönüp , merdivenleri koşarak indi. Bakakaldım. 

Hayat böyleydi işte. Bir yerlerde mutlu olanlar vardı. Ama dünyanın kenarında veya merkezinde , altında veya üstünde , kuzeyde veya güneyde. Her insanın içinde bir yerlerde , kendisinden büyük bir derdi vardı. Ezgi'ninki ise , -üvey- babasıydı.

***

Ezgi gittikten sonra bir güzel uyumuştum ve kendimi çok huzurlu hissediyordum , demeyeceğim tabii ki de. Sabaha kadar balkondaydım. Totom buz tuttu. Ama olsun , bir yerlerde insanlara -özelliklede Ezgi'ye- huzurlu uykular haram olmuşken , ben nasıl olurda rahatça uyurdum ?

Uyuyamadığım için gözlerimin altı bayağı çökmüştü. Bu kadar uyumamaya alışık değildim. Patlıcan moruydu gözlerim. Dolabımın kapağında duran elips şeklindeki aynadan görmüştüm bunu. Hızlıca banyoya gittim , yüzümü bol soğuk suyla yıkadım. O kadar su kullandım ki sanırım gelecek yüzyıl içinde su sıkıntısı çekeceğiz.

İçimde beliren ani huzursuzlukla , yerimde kıpırdandım. Mutfağa ilerlediğimde annem ve babam konuşuyordu. Bayağı bir şaşırmıştım çünkü annem ve babamın işte olması gerekiyordu. Şaşkınlıkla yerimde dikilmişken konuşmalarına kulak misafiri oldum. Tamam , bilerek dinledim.

''Hayır böyle bir şey yapamayız.'' Bunu söyleyen babamdı. Sonra annem konuştu. Sesleri fısıltı gibiydi ama birbirlerine fısıltıyla bağırıyorlardı.

Çilekli SütHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin