*Bölüm şarkısı multimedyada
Annem hastaneye yattığı gün gerekli kan bulundu ve ameliyatta 3 ünite kan verilerek hayata döndürüldü. Kanı veren kişiye zilyon kez dua ettim , hala ediyorum.
2 gün sonra , yoğun bakım odasının bulunduğu koridorda kaybetmenin ne demek olduğunu öğrenmeye kendimi hazırlarken ve hiç gözyaşım kalmamışken , annem gözlerini açtı. İlk söylediği şey 'Bulut' oldu. 3 gün boyunca çektiğim tüm acıları unuttum.
Gözlerini açmasından 3 gün sonra , kritik durumu atlattığı söylendi ve evimize döndük ki bu benim için çok iyiydi ; emin olun hastane sandalyeleri uyumak için hiç ideal değil.
Eve gelişimizin 2. gününde annem fiziksel acılarından arınmıştı ve günlük işlerini yapabiliyordu. Okulda olmadığım zamanlarda yanından hiç ayrılmadığımdan olsa gerek , artık iyi hissettiğini ve dışarı çıkıp gezmem gerektiğini söyleyerek beni evden -kovdu da diyebiliriz- postaladı.
Tüm bu süre içinde Esin hep yanımda olmuştu. Okuldan sonra çoğu zaman evimize gelip anneme yemek yapmıştı ve çok garip bir şekilde birbirlerinin huylarını ilk günden ezberlemişlerdi.
Ezgi annem hastaneye yattıktan 4 gün sonra olaydan haberdar olmuştu ve bu Esin'le benim kulak ve beyin sağlığımız açısından hiç iyi olmamıştı çünkü nonilyon kez neden ona daha önce haber vermediğimiz konusunda azar ve kızgınlık içeren cümle duymuştuk.
''Neden ayrılma kararı aldıklarını asla öğrenemeyeceğiz sanırım.'' Limonatasının son yudumun pipetle içtiği için höpürdetmişti.
Sahilde bir kafedeydik ve Esin solumda Ezgi karşımda oturmuştu. Esinle ben limonata içerken Ezgi de milli içeceğini tüketiyordu işte.
''Haticeye değil neticeye bak Esin. Sonuçta ayrılıyorlar.'' Tek kaşını kaldırıp trigonometri sorularına maruz kalmış masum SBS öğrencisi gibi bakmaya başladı.
''Hatice kim ki ? Hem o Netice değil Necati olabilir düşün bunu bence.'' Zorlukla tuttuğu kahkahasını bıraktığında boş gözlerle ona bakmaya devam ettim.
Sağ eliyle sol olmzuma hafifçe vurup 'hadi ama komikti' gibisinden bir şeyler söyledi. Ama ben orayı 'hamakommihki' gibisinden bir şey olarak anladığım için gülmeye başladım.
Ben en ufak şeye bile üzülebilirken , Esin en ufak şeylere kahkaha atabiliyordu. Bakış açılarımız oldukça farklıydı.
Ezgi'yse hala bitmiş süt kutusunun içinden süt çıkması için kutuyu sıkıp duruyordu.
''Burası çok sıkıcı. Babannemle örgü örsem bile daha çok eğlenirdim.'' Süt kutusunu masaya bırakıp , yanaklarındaki havayı dışarı bırakan Ezgi'ye baktım.
''Alışveriş yapmak ister misiniz ?'' İkisi de bana bön bön bakarken devam ettim. '' Ne ? Siz böyle şeyleri seversiniz sanıyordum.''
Esin tekrar yavaşça omzuma vurdu. Vurdu denemez aslında , dokundu.
''Hadi ama dostum , kızlar sever erkekler nefret eder. Ve bilmiyorsan söyleyeyim hiçbir erkek iki kızı aynı anda alışverişe götürmek istemez.''
''Tabii.'' dedi Esin , orturduğu yerde doğrulurken. ''Bulut için durum farklı.'' diye devam etti.
''Yaşasın farklı olmak ?'' Soru sorar gibi konuşmuştum. Çok az komik bir durumdu ve Esin gülme fırsatını kaçırmamıştı.
''Hadi kalkalım.''
Hesabı ödeyip -LanetOlsunErkekOlmak- çoktan kafeden çıkmış olan Esinle Ezgi'nin yanına gittim. Hiç konuşmadan yürümeye başladıklarında onları takip ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilekli Süt
ChickLitÇilekli sütü ne kadar sevdiğini de bilirim.İnan bana seni dünyada kalan son çilekli sütün en son damlasında bile delicesine sevebilirim. Ve sen , beni seversen , yüreğinin beni seven her hücresinden öperim... Bu Kitap 28 Ağustos 2014 tarihinde yayın...