27.''Çileksiz Süt.''

945 27 44
                                    

VOTE?

Yarışmanın sonucu açıklanalı tam 6 gün olmuştu. Yarın, ödül alacağım büyük gündü. Fazlasıyla heyecanlıyım. Pek sosyal bir insan olduğum söylenemezdi ve bu durumdayken onca insanın önünde sahneye çıkmak çılgıncaydı. Ne yazık ki, bununla yetmezmiş gibi bir de kendimi rezil etme ihtimalimin oldukça yüksek olduğu bir şey planlamıştım. Yarın,oldukça büyük bir gün olacaktı ve ben günün sonunda ya mutluluktan deliye dönecektim ya da keşke böyle bir şey yapmasaydım diyerek kahrolacaktım. Her şeyin iyi gitmesini umarak , odamın ışığını kapatıp ayaklarımı sürüyerek yatağıma ilerledim. Yarın her ne olursa olsun, benim hayatımda büyük bir iz bırakacaktı. Her şeyin planladığım gibi olmasını ve bir terslik olmamasını; günün sonunda deliler gibi ağlamak yerine mutluluktan ölmeyi dileyerek kendimi güzel rüyaların kollarına bıraklım.

Bizli rüyalara...

***

Güneş yeni doğmaya başladığında, yatağımda oturmuş, uykusuzluktan şişen gözlerimin inmesini bekliyor, bir yandan da siyah defterime bir şeyler karalamaya çalışıyordum. Bunlar ona, onsuzken yazdığım son sözler olabilirdi. Belki de artık hüzün değil mutluluk taşıyacaktı defterimdeki sözler.

Camdan dışarı baktığımda güneşin gökyüzünü maviden farklı bir renge boyadığını farkettim. O çok sonsuz gördükleri mavinin yerine, başka renklerinde sonsuz olabileceğini göstermek istercesine kırmızımsı turuncu bir renk boyanmıştı gökyüzü.

''Her rengi ayrı ayrı yaşamak varken, maviyle siyaha takılıp kalmak diğer renklere ihanet değil midir?''

Siyah favori rengimdi elbet. Ama diğer renkleri sevmekten hiç vazgeçmemiştim. Gecenin zifiri karanlığında delice özlediğiniz birisini, batan günün kızıllığında da aynı delilikle özleyebilirdiniz. Mesela aşkı herkes kırmızı görürdü. Tutkunun ve aşkın rengi, kırmızıydı herkesin gözünde. Başka renk olması düşünülemezdi.

Kırmızıdan ziyade, sevdiğimizin gözlerinin rengi değil miydi aşkın rengi? Mavidense, saçlarının rengi değil miydi huzurun rengi?

Tek bir renge takılıp kalmadan, yüreğimi gökkuşağıyla boyayıp her renkle ayrı ayrı sevmiştim ben onu.

Beni düşüncelerimden ayıran, telefonumdan gelen zil sesiydi. Keyfimin bozulmasından duyduğum hoşnutsuzlukla ağır ağır hareket ederek çalışma masamın yanına gittim ve telefonumun ekranına bakıp kimin aradığını öğrenmeden 'yanıtla' tuşunu kaydırıp kulağıma götürdüm.

''Şair Tontiş Günaydınlar. Yatakta olduğunu biliyorum ama hemen hazırlan ve aşağı in çünkü törenden önce kutlama yapacağız. Sana söz hakkı tanımıyorum diyeceklerini de duymuyorum 'lalala'.''   Esin'in müthiş konuşmasından sonra telefonun kapandığını  belirten ses duyuldu. Ekrana aval aval bakıp 'sana da günaydın Esin' dedim kısık bir sesle.

'Erkekler 10 dakikada duş alır,saçını kurutur,giyinir ve dışarı çıkar' tezini çürütmek için doğmuş olduğumu düşündüren 15 dakikanın sonunda giyeceğim kıyafeti seçmeyi başarmıştım. Telefonum bir kez kısa bir şekilde çalıp,kapanınca Esin'in sinirlenmeye başladığını anlayıp kıyafetlerimi hızlıca giydim.

En sevdiğim parfümümü sıkıp telefonumu ve kompozisyonumun bir örneğinin yazılı olduğu kağıdı cebime sokarak ayakkabılarımı giydim. Annem evde olmadığı için anahtarı alıp merdivenleri ikişer ikişer indim ve çıkış kapısında duran Esin'in boynuna atladım.

''Tam bir kız hareketi.'' Diyen Esin'e aldırmadan burnunu, gözlerini ve yanaklarını öpmeye başladım.

''Öyle mi küçük hanım ? Kız hareketimiymiş?'' Kelimelerim sulu öpücüklerimin arasında kaybolsada o beni anlamıştı.

Çilekli SütHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin