23.''Edebiyat.''

721 35 53
                                    

''Şiir sever misin ,dedi. Severim dedim.

Seni şiirden daha çok severim , yanında mısraların lafı bile olmaz , diyemedim.''

Çalışma masamda oturmuş , çilekli süt içerken , diğer yandan deftere bir şeyler karalıyordum. Aklıma gelen şeyle gülümsedim. Senelerdir bu defteri yanımda taşırdım ve her gün bir şeyler yazardım. Çoğu kişi defter hiç bitmiyor sanıp şaşırıyordu. Mikroskobik derecede küçük yazdığımı düşünenler bile vardı.

Ne hayalgücü ama.

Oysa ben zamanında bu defterlerden 10 tane almıştım ve şimdiye kadar 6 tane kullanmıştım. Bu 7. defterdi. Diğer 6 deftere eşi benzeri olmayan tarihi eser muamelesi yapıp , onları bir kutuya ardından da giysi dolabın en üstüne koymuştum.

Benim için tarihi eserden bile kıymetli oldukları gerçeği vardı tabi.

Genelde günlük yazmaz , o gün hissettiklerimi şiirimsi cümlelerle yazardım. Böyle boş boş oturup geçirdiğim günü düşünürken , değişiklik yapmaya karar verdim.

Asla unutmak istemediğim dünü , günlük halinde yazıp ölümsüzleştirecektim. Değişikliği pek sevmesem de , bazen iyi olabilirdi. Belki bu da değişikliğin iyi olduğu bir zamandır , kim bilir ?

''Sevgili Günlük ; aman , çok saçma ve sıkıcı derecede klasik bir başlangıç.

Merhaba gelecek günlerde okuduğumda bana geçmişimi hatırlatacak sayfalar ;

Uzun ama güzel bir başlangıç oldu. Bugün hayatımın 'bu zamana kadarki' en güzel günüydü sanırım.Ve en kötüsü. Ezgi bana ilk kez sinirlendi. Sonra yanımda ağladı. Hem de bir kaç damla tuzlu su eşliğinde!

Ben de ağladım , o görmedi gözlerimden akan hüznü. Gözyaşları olmadan ağlanabileceğini bilmiyordu herhalde , dert etmedim.

Ona huzur verdiğimi 'ima etti' bana , ismi cümlede geçtiğinde dahi tüm benliğimi huzurla kaplayan kadın.

Sonra dizlerime yattı , gökyüzünü izledi. İnanabiliyor musun ? Ezgi Şenoğlu , başka bir deyişle kirpiklerinin kıvrımına öldüğüm kız , dizlerimde yattı ! O gökyüzü sandığı uçsuz bucaksız boşluğa bakarken onu izledim.

Bir bilseydi benim onu nasıl gördüğümü... Bilseydi ki onun yanında gökyüzünün lafı bile olmaz.

Ezgi'yi çok seviyorum günlük. Arkadaş olarak ya da başka türlü , bilmiyorum. Sevmek işte. Nedeni , nasılı yok.

Ama bildiğim bir şey varsa , o da onu düşününce kalbimim göğüs kafesimi zorladığı , aklımın zaman kavramını yitirdiğidir.''  

Saçma , dedim içten içe , günlüğü 10 küsür kez okuduktan sonra. Kelimelerde ters giden bir şeyler vardı.

Ah , doğru ya; hepsi benim Ezgi'ye aşık olduğumu ima ediyordu! Son derece dost görünen harflere baktım. Satır aralarına gizlenmiş düşünce bana aitti ,bundan daha fazla kaçamazdım. Ama korkuyordum.

Ezgi'den hoşlanıyordum, evet ama hoşlanırken bile duygularım böyle derin ve kırıcıysa , zamanla ona aşık olduğumda pekala parçalayabilirdi beni. Ben Ezgi'yi sevdiğim gerçeğinden değil , ona beni parçalama gücünü vermekten kaçıyordum. Çünkü insanlar bu gücü kendilerinde hissettiklerinde , kullanmaktan hiç çekinmiyorlardı.

Çilekli SütHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin