7.''Mutluluğun Tanımı''

1.3K 79 16
                                    

Hastalığım 2 gün sürdü. Biraz kustum , ateşim 39'a çıktı . Ama 2 günün sonunda hiçbir şeyim kalmamıştı. Babam ve annem sayesinde tabiiki. Ezgi'ye hastalığımdan bahsetmemiştim. Umrunda olmazdı ki zaten.

15 tatilin geri kalan her gününde konuşmuştuk. Havadan sudan. Normalde çok önemli sayılmayacak tarzdan konuşmalardı. Tabii benim için önemliydi. Söylememe gerek var mı ?

Yolda yalnız yürüyordum. Kulağımda kulaklıklarım vardı. Ellerim cebimdeydi ve dışarıdan düşünceli göründüğüme eminim , çünkü düşünceliyim. Okullardan nefret ediyorum , okul yansın tarzı bir öğrenci değildim , olmamıştımda. Okul ortamını seviyordum. Ama dersleri ben de sevmezdim. Edebiyat dışındakileri.

Okulun girişine geldiğimde büyük bir iç çektim. Siyah yan çantamın askısını elimle kavrayarak , okula adımımı attım. Girişte sıra olmak gibi bir kuralımız yoktu. Gelen sınıfa girebiliyordu. Okulun en sevdiğim özelliği buydu zaten.

3. kattaki sınıfa vardığımda yorulmuştum. Hemen cam kenarındaki en arka sıraya geçip kafamı sıraya gömdüm. Kulaklığımda Breaking Benjamin'in Diary of Jane şarkısı çalıyordu. Rock , pop , metal , slow , rap. Her tür müziği severek dinlerim. Kafama bir şaplak yediğimde kafamı kaldırıp kulaklığımı çıkardım.

Orda Ezgi'yi görmeyi hiç beklemiyordum ki , görmedim zaten. Keşke görseydim , benim için okulunu falan değiştirmiş olsaydı. Ne güzel olurdu ama. Karşımda sırıtan Enes'e döndüm.

''Ne var ? ''

''Sana da günaydın bende seni çok özledim.'' Dalga geçiyordu. Sesini ağlamaklı kız sesi gibi çıkarmaya çalışmıştı.

''Ne istiyorsun ?'' Ters ters baktım ama pek etkili olmamıştı. Dışarıdan köpek yavrusuna benzediğime iddasına girebilirim.

''Ben ? Biricik arkadaşın seni istekleri için rahatsız eder mi ? Buna inana-'' Sert bakmaya çalıştım.Başarmış olacağım ki lafını böldü. ''Tamam , istiyorum.''

Ona 'yola gel abisi' bakışımı attım. Devam etti. Ama ne isterse istesin kesinlikle yapmayacaktım.

''Bana bir kız ayarlasana. Çok yalnızım Bulut ölüyorum. Kendimi dağlara taşlara atarım bak nolur.''

Kahkaha atıp sınıfın ortasında tepinme isteğim tavan yapmıştı. Gerçekten Enes , Bulut Barkın'dan kız mı istemişti ? Benim arkadaşım bile yok ve tek tanıdığım kız Ezgi.

''Saçmalıyorsun. Git uyu uykunu alamadın galiba.'' diye onu tersledim. Sınıfın çoğu gelmişti 3-5 kişi eksikti sadece. Hızla ayağa kalkıp sırasına gitti. ''Senden bir şey isteyende kabahat.'' diye söylenmeyi ihmal etmedi tabi. Kafamı sıraya koyacağım sırada hocanın sesiyle ayağa kalktım.

Zil ne zaman çalmıştı ? Enes'le uğraşırken duymamış olmalıyım. Ve , Melek hocamın sesiyle ona döndüm. İlk ders , edebiyat. En sevdiğim. Yüzüme yayılan gülümsemeyi engelleyemedim. İlk derse geometri falan koysalar çekilmezdi zaten.

Hoca beni görünce gülümsedi. Ben de ona karşılık tebessüm ettim. Yerlerimize oturunca Melek hoca konuştu.

''Dönemin ilk dersindeyiz ve birbirimizden saklamayalım , hiçbirimiz ders işlemek istemiyoruz.''dediğinde herkes sevinmiş duruyordu. '' Bu ders , kitap veya defterle işimiz yok. Ders havasında değilde , konuşarak dersle karışık muhabbet edebiliriz.'' dediğindeyse , hocanın serbest bırakacağını düşünenlerin yüzü asıldı. Hoca tahtanın önüne çıkıp konuştu.

''Konumuz mutluluk. Bana mutluluğun ne olduğunu tanımlamak isteyen var mı ?'' dediğindeyse herkes sırasına gömülmüş , söz almaktan kaçmıştı.Melek hocayla gözlerimiz birleştiğinde gülümsedi.

Çilekli SütHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin