Gözlerimi açtığımda , hastane odasındaydım. Her yer bembeyazdı ve kolumda serum bağlıydı. Kolumdaki serumu tek hareketle çıkarıp , kenara attım. Hızlı çektiğim için acısa da , aldırış etmedim ve annemin kaldığı odayı öğrenmek için koridorda yürümeye başladım.
Demeyi çok isterdim ama hayır uyandığımda hastanede değildim. Keşke olsaydım çünkü hastanede olsam en başta anlattığım şeyleri yapar ve annemi görmeye giderdim.
Gözlerimi açtığımda , odamdaydım. Yatakta doğrulup karşımdaki giysi dolabının kapağında duran oval şekildeki aynaya baktım. Kafamda bandaj vardı. Muhtemelen , hayır kesinlikle kafamı duvara vurduğumda bir şey olmuştu.
Kafamı sallayıp , aynadaki görüntüme odaklanmış olan gözlerimi , berbat görüntümden kurtardım. Ağlamaktan gözlerimin altı morarmıştı ve inanın bana , mor bana hiç yakışmıyor.
Odamın kapısına ilerleyip , annemi bulmadan önce gördüğüm dağınıklığı tekrar görmeye hazırladım kendimi. Gözlerimi sıkıca kapatıp kapıyı açtığımda , beklediğim dağınıklığı göremedim çünkü her yer temizlenmişti.
Babam mı ? Hiç sanmıyorum.
Ezgi mi ? Belki.
Mutfağa ilerlerken bir yandan başımı ovuyordum. Vururken hissetmediğim için acısı şimdi çıkıyordu. Salona girdiğimde hiç beklemediğim bir görüntüyle karşılaştım.
Esin mi ? Lütfen ama , bu ihtimallerim arasında bile değildi ki.
''Günaydın.'' Gülümseyerek konuştuğunu söylememe gerek var mı ?
''Günaydın ?'' Tek kaşımı kaldırarak söylediğim için bu kelime sürüyle soru içeriyordu.
Neden buradayım ?
Neden buradasın ?
Niye burdayız ?
Babam nerde ? -Bu sorunun cevabı muhtemelen hastane-
Burayı kim temizledi ?
Ve daha onlarcası.
''Kahvaltı etmek ister misin ?'' Ama sen böyle gülümsersen ben trafikte önüne tır geçen Tofaş sürücüsü gibi atarlanamamki.
''Hayır , istemiyorum. Sorularıma cevap versen ?'' Tek kaşını kaldırıp hatırlamaya çalışıyormuş gibi bir yüz ifadesine büründü.
''Hangi soruların ?''
Ben o soruları kafamın içinde sormuştum değil mi ? Evet , öyle yapmıştım.
''Neden buradayız ? Babam nerede ? Ve burayı kim temizledi ?''
Esin sol elini koltuğun kenarına koyup önce serçe ve ardından yüzük , orta ve işaret parmağını koltuğa vurarak ritim tutmaya ve dudağını dişlemeye başladı.
'' Baban hastanede ve burayı ben temizledim.'' En önemli soruyu atladın ama olmazki.
Biraz kabaca olduğunu farketsemde , aklıma gelen soruyu çekinerek sordum.
''Yanlış anlama ama , senin burada ne işin var ?'' Rahatlamamı sağlayan gülümsemesiyle bakıp , konuşmaya başladı.
'' Derste not almayı pek sevmediğim için , ders çalışamadım. Senden notları alabileceğimi düşünüp Ezgi'den evini öğrendim ve buraya geldim. Kapıyı baban açtı ve hastaneye gitmesi gerektiğini ve benim sana bakıp bakamayacağımı sordu. Nedenini sordum ve kısaca özetledi. İşim yoktu zaten kabul ettim. Gece de burda kalmam için aradı ve kaldım , ortalığı da temizledim. Bu kadar.'' Biraz duraksadıktan sonra gülümsemesi söndü. ''Annen için üzüldüm.''
Sanki rüyadan uyanmış gibi oldum son cümlesiyle. Biraz toparlanıp kendime gelmeye çalıştım.
''Ben de üzüldüm. Fazlasıyla.'' Gözlerimin dolmaya başladığını hissettiğimde , tavana baktım.
Yukarı bak. Gözyaşlarının firar etmesine izin verme. Tamam Bulut'sun ama yaz mevsimin ortasında yağmur yağmaz ki.
Gerçi dünyadaki tüm bulutların görevini üstlenseydim yaz mevsiminde bile hiç zorlanmadan fırtınalar koparabilirdim . Gözyaşlarım yağmur , derin iç çekişlerim rüzgar ve anlatmaya gücümün yetmediği duygularım fırtına olurdu. Olsundu. Ağlamak kalbi olan herkesin ortak eylemi değil miydi ?
''Hastaneye gitmek istiyorum.'' Sesimin hafif ağlamaklı çıkmasına aldırmayıp , ayağa kalktım.
''Hayır.'' Esin'in sert çıkışından dolayı birazcık , çok azıcık ürksem de bozuntuya vermedim.
''Neden ?'' Yalvarırcasına çıkan güçsüz ve ağlamaklı sesime bir lanet ?
''Baban seni hastaneye göndermememi söyledi. Annen iyileşir iyileşmez senin yanına getirecekmiş.''
Umursamadan kapıya yöneldiğimde arkamdan seslendi.
''Söz verdi Bulut. Baban söz verdi.''
-''Yemin ederim oğlum , ne olursa olsun , sana asla yalan söylemeyeceğim. Çevrende güvenecek kimsen kalmadığında , koşulsuzca güvenebileceğin bir baban olduğunu hatırla. Söz veriyorum oğlum , bana güvendiğin hiçbir konuda güvenini boşa çıkarmayacağım.''
Babamın dizindeki yerimde kıpırdaşıp , minik gözlerimi kırpıştırdım.
''Verdiğin sözlere de güvenebilir miyim babacığım ?''
''Her sözüme güvenebilirsin.''
Babamla , ben 9 yaşındayken yaptığımız kponuşma aklıma gelince durdum. Babam sözünü tutardı. Ne pahasına olursa olsun.
Benim babam , sözünü tutar.
Lütfen baba , yine tut sözünü.
***
''Ee sonra ne oldu ?''
Oturmuş burada Esin'e annemin verdiği boşanma haberinden başlayıp ,hastanedeki hatırladığım tüm kısımları anlatmıştım. Tabii ki ağlayarak.
Oturduğum yerde doğrulurken , başımdaki ağrının verdiği acıyla yüzümü buruşturdum.
'' Sonra , uyandığımda buradaydım ve seni buldum . Gerisini biliyorsun zaten. ''
''Peki şimdi ne olacak ?'' Evet , şimdi ne olacak ? ''Yani demek istediğim , boşanma sebebini nasıl öğreneceksin ve annen ?'' Derin nefes aldı , tıpkı bugün benim yaklaşık 100 kez yaptığım gibi. ''Umarım iyileşir.''
''Umarım.'' Dualarım , merakım , üzüntüm , keşkelerim ve annemin iyileşmesine olan isteğim bu kelimedeki harflerin ardına gizlenmişti. Umarım.
Umarım iyileşirsin anne.
Umarım.
&&&
Valla kusura bakmayın alelacele anca bu kadar oldu. Kuzenime yatıya geldim internet bulunca hemen yazdım saçma oldu ama sizi bekletmek istemedim. Şimdi çıkmam gerekiyor yazım hatası varsa affedin. Vote ve yorum lütfen hepinizi seviyorum.
Ve 4.1k mı ? Siz şakamısınız ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilekli Süt
ChickLitÇilekli sütü ne kadar sevdiğini de bilirim.İnan bana seni dünyada kalan son çilekli sütün en son damlasında bile delicesine sevebilirim. Ve sen , beni seversen , yüreğinin beni seven her hücresinden öperim... Bu Kitap 28 Ağustos 2014 tarihinde yayın...