GERİ DÖNÜŞ

2.6K 250 18
                                    

Bunların neden onun başına geldiğini ve şans denilen şeyin neden yanında olmadığını anlamıyordu. Oysaki tüm aksiliklere rağmen oldukça anlayışlı davranmaya çalışmış ve onunla işbirliğine yanaşmayan kaderine sırtını dönmemek için çaba sarf etmişti.

Fakat olmayınca olmuyordu işte!

En başa geri dönüp kendini, arkasına bakmadan kaçtığı noktanın tam üzerinde bulmuştu. O yüzden isyan ettiği için kimsenin onu suçlamasına izin veremezdi. Üstelik bunun için çok geçerli sebepleri vardı.

Maalesef ki aynı sebepleri, annesinin anlamamaktaki inadı daha ilk dakikada yorucu olmaya başlamıştı. Kadına karşı temkinliydi, ama bu vazgeçeceği anlamına gelmiyordu.

"Ya sana inanamıyorum!" diye yakaran Nazenin kendini koltuğa bıraktı. Amerika'dan geleli bir hafta olmuş ama annesi hayatını kâbusa çevirmek için fazla sabredememişti.

Sabaha karşı gözlerini ancak kapatıp özlemle beklediği uykuyla kavuştuğunda aklından geçen son şey, güneş tekrar yerini geceye bırakana kadar uyumaktı.

Beş yıl yaşadığı New York'tan kesin dönüş yaparken de tek sorununun uykusuzluk olacağını, aradaki saat farkının onu zorlayacağını, iş ve okulu bir arada yürüttükten sonra evde oturmanın onu sıkacağını düşünürken, annesini hesaba katmadığı için belki de kaderi değil sadece kendini suçlamalıydı.

Hız kesmeden itirazlarına devam eden annesi, "Kızım ne var bunda?" diye sorarken onu anlamamakta ısrarcıydı. Ya da anlamak istememekte...

"Saçmalığı dışında mı, yoksa o da konuya dâhil mi?"

"Nasıl abartıyorsun, ben sana..."

"Anne!" diye çıkışan Nazenin, kadının konuşmasına izin vermedi. "Beni dürterek uyandırdıktan sonra iş görüşmen var diye yatağımdan sürükleyerek kaldırıyorsun, hem de benim böyle bir talebim olmadığı halde. O yüzden ben sana iyilik yapmaya çalışıyorum, diyeceksen nefesini boşa tüketme."

"Seni dürtmedim, sadece omzuna dokundum," diyen annesinin darılmış pozlarına kanmayacak olan Nazenin, ne yapmaya çalıştığını bilecek kadar karşısındaki kadını tanıyordu.

"Olayları anlatırken yumuşatman, onları değiştirip etkisini azaltmıyor."

"Amerikalara gittin ama şu abartma huyundan vazgeçmedin."

Nazenin avuçlarıyla yüzünü örtüp hızla başını arkaya yatırdı ve derin bir nefes aldı. Yarım dakika bekledikten sonra başını kaldırmadı ama ellerini indirip kucağında birleştirdi. "Amerika ile vazgeçemediğim huylarımı birbirine bağlamayı nasıl başardın, diye sormayacağım, mutlaka bir açıklaman vardır ve anne inan duymak istemiyorum."

"Tabii bir de inadın var."

"Ne lanet bir insanım ben ya!"

"Kendine böyle şeyler söylememelisin."

"Neden, bunları bana sadece sen mi söyleyebilirsin?"

Nazenin, annesinin usulca yanına oturduğunu görünce başını kaldırdı. Kadının yüzündeki ifade ve hareketlerindeki dinginlik onun taktik değiştirdiğini belli ediyordu. Bu yüzden Nazenin de tetikte kalabilmek için sırtını dikleştirdi.

"Uzun bir yolculuk yaptın, bu yüzden huysuz ve akıllıca düşünemiyor olman normal."

"Bu sevgi sözcüklerin beni öldürüyor."

BOŞUNA SEVDALARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin