İkisi de bir an için sesi duymazdan gelmeye çalıştı. Ancak ısrarla çalan zil onlara rahat verecek gibi değildi. Nihayet bir sonuca varan Murat'ın kapıyı açmaktan başka çaresi yoktu.
Genç adam gelen misafirini karşılamak için hareketlendiğinde Nazenin ondan önce davranıp ayağa fırladı. Panikle odanın ortasına dikildiğinde Murat üzüntüyle başını salladı.
"Kendine bunu yapma lütfen!"
"Burada bu halimle onunla karşılaşamam."
Murat onu omuzlarından tutup sarsmak ve kendine gelmesini söylemek istiyordu. Ne var ki genç kadının ela gözlerinde gördükleri onu durdurdu.
"Eşyalarını toplayıp içeri geç, ben de gelen kişiden kurtulayım."
"Tamam," diyen Nazenin hayatı buna bağlıymış gibi insanüstü bir çabuklukla ona söylenileni yapmaya başladı.
Genç kadına gerekli zamanı vermek adına Murat yavaş adımlarla kapıya ilerledi. Ancak açmadan önce son bir kez arkasına baktı. Nazenin kendine ait tüm izleri silmiş ve salonu terk etmişti.
Kimi göreceğinden neredeyse emin olarak kapıyı açtığında ise "Misafirin mi var?" diye soran Kaya onu yanıltmadı.
"Hayır, neden soruyorsun?"
Meraklı gözlerle içeriye bakan Kaya "O zaman kapıyı açman neden bu kadar uzun sürdü?" diye sordu.
"Geleceğini haber verseydin seni kapıda karşılardım."
"Gerek yok, beni içeri davet etmen yeter."
Açık kapının boşluğunda dikilen Murat kenara çekilip kuzenine içeri girmesini işaret etti. Normal olmaya çalışıyordu, ancak üzerindeki tedirginlikten kurtulamadığı için hareketlerini kontrol edemiyordu.
"Gelişini neye borçluyum?" diye soran Murat halinden memnunmuş gibi davranmaya çalıştı.
Bir terslik olduğuna dair güçlü bir hisse kapılan Kaya ise mavi gözlerini kısıp bir sebep aramaya başladı. Ne var ki Murat'ın tutuk davranışlarının dışında her şey normal görünüyordu. O da nihayet oturdu ve omuzlarındaki yükten kurtulmak istercesine arkasına yaslandı.
"Ailecek akşam yemeği yiyecektik ama bizimkiler beni ekti."
"Bu pek annenin yapacağı bir şey değil."
"Söylediğine göre migreni tutmuş ve bana haber vermeyi atlamış. Gerçi zaten gelseler de yemek yiyebileceğimizi hiç sanmıyorum."
Dudaklarının sağ tarafını hafifçe hareket ettiren Murat, iki anneyi de yaptıkları kusursuz plandan dolayı tebrik etmeyi düşündü. Fakat sonra vazgeçti. Çünkü planları çok da kusursuz değildi, Nazenin'i hesaplamayı atlamışlardı.
Murat, gerçekleşmeyen yemeğin sebebini biliyor olsa da "Neden?" diye sordu.
"Çünkü kadının biri restoranı savaş alanına çevirdi. Düşünebiliyor musun, dizlerinin üzerinde emekleyerek tuvalete girdi." Başını duygularını belli edecek şekilde sağa sola sallayan Kaya'nın söyleyecekleri bitmemişti. "Zihinsel engelli miydi yoksa aşk acısından aptala dönüşmüş biri miydi, bilmiyorum. Sadece çok acınasıydı."
Sinirlerine hakim olabilmek için parmaklarını avuç içine batıran Murat öte yandan da Nazenin'in onları dinlememesi için dua ediyordu.
"Belki bir rahatsızlığı vardı."
"Tek rahatsızlığı tahtalarının eksik olmasıydı. Çünkü bende senin gibi düşünüp yardım etmeyi teklif ettim ama öyle bir kaçışı vardı ki anlaman için ancak gömen gerekirdi."