Kazanmak, uğruna kaybettiklerinle belirleniyordu. Terazi dengesini şaşarsa ödül ceza olur, pişmanlıksa çare getirmezdi.
İlk raundu kazanan Nazenin dakikalar önce hışımla topladığı dosyayı yeniden açtı ve sıraladığı tabloları genç patronunun önüne koydu. Büyük toplantı odasında sadece ikisi vardı ve adamı ikna etmeden de buradan çıkmayı düşünmüyordu.
En sevdiği ve en iyi bildiği işi yapıp karşılaştırmalı rakamların söylemek istediği şeyleri anlatmaya başladığında kazananın kendisi olacağına emindi.
Geçen her dakikanın ardından adamın alnındaki çizgiler daha da belirginleşirken Nazenin onun kaygısının sebebini anlayabiliyordu. Kaya'nın sorunu para kaybetmek değildi. Sorun, arkasını yasladığı kişilerden hangisinin, onun başına bu belayı açmış olduğunu, bilememekti.
Kısa süre öncesine kadar her şey yolundayken bir anda ve sebebi açıklanamayacak şekilde dar boğaza giren işlerin, onun kontrolünden çıkmış olmasının sebeplerini açıklayamayan Kaya'nın bu teze bağlı kalmaktan başka çaresi yok gibi görünüyordu.
"Eğer istersen hesapları ve tüm talimatları yeniden gözden geçirebilir, başka bir danışmana kontrol ettirebilirsin ki, tavsiyem bağımsız bir danışmanlık firmasına gitmen olur." Elinde olmadan Kaya için üzülen Nazenin, genç adamın saniye saniye değişen yüzünü inceliyordu. Maalesef ortaya çıkan görüntü pek de iç açıcı değildi.
"Sana ne kadar güvenebilirim Nazenin?"
"Hangi konuda?"
"Güvenirliğin konuya göre değişiyor mu?" diye soran Kaya oldukça ciddiydi. Bir karara varmak üzereydi ve Nazenin ona hiç yardımcı olmuyordu.
Soruyu ve kendi cevabının saçmalığını fark eden Nazenin geç anlama konusunda kendine bayatlamış jeton esprisini yapmayacaktı.
"Bak, haklısın sana hemen gelmem gerekiyordu, ama yapmadım. Çünkü yüzde yüz emin olmam gerekiyordu. Rakamları kendin gördün, bir önceki rapor bir sonrakini desteklemiyor. Aksine sürekli değişiyorlar. Ayrıca bu durum bence uzun süredir devam ediyordu ve birkaç hafta daha bekleyebilirdi. Oysa toplantı da puan toplamaya, fosile dönüşmüş idarecilerinin takdirini almaya ihtiyacım vardı."
"Ve tabi benim!"
"Evet, sonuçta yanlış iz üzerinde olabilirdim ve sen bunu fark ettiğinde karşımda oturup beni dinlemez, kolumdan tuttuğun gibi kapı dışarı ederdin." Son anda fark etmiş gibi duraksayan Nazenin utanmışçasına gülümseyip gözlerini süzdü. "Ki bunu yaptın."
Nazenin'e gülümseyen Kaya'nın ifadesinde utangaçlıktan eser yoktu. Daha çok ben harikayım tavrı takınıp "Yapmak istedim," dedi.
Nazenin'in gözlerinde gördüğü şeyden hoşlanıp hoşlanmadığına bir türlü karar veremeyen Kaya'nın ona güvenmemek için haklı sebepleri vardı. Genç kadının bir haltlar karıştırdığını düşünüyordu, ama emin değildi. Ne var ki bulduğu ipucunu şüphelerine kurban edemezdi.
Elindeki kalemi parmaklarında çevirmeye başlayan Kaya henüz düşünmeye ara vermemişti. Ancak şimdilik bir sonuca ulaşmıştı.
"Gerçekten çok değiştin. Zeki ve dikkatlisin, işini de severek ayrıca büyük bir istekle yapıyorsun, baban çok şey kaybetti."
"Bu, kıyamet alameti değilse konunun geleceği yer beni korkutuyor. Aksi takdirde bana iltifat ettiğini sanacağım." diyen Nazenin ellerini göğsünde birleştirip gardını aldığında bunun için kimse onu suçlayamazdı. Kaya'ya yakın olan herkes onun boşuna iltifat etmeyeceğini bilirdi. Hele ki söz konusu olan kişi Nazenin ise.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOŞUNA SEVDALAR
Storie d'amoreBu bir masal değil, masal tadında bir aşk hikâyesidir...