Annesiyle tartışmasını yarıda kesip odasına geçen Nazenin gün geceye dönmeden çıkmamak üzere yatağına girip çarşafı kafasına kadar çekmişti. İlk birkaç dakika düşünceleri de odası da sessizdi. Fakat sonrasında kapağı açılan barajdan akan sular gibi düşünceleri ve hatırlamaktan hoşlanmadığı imgeler aklına hücum etmişti. Önce onlara direnmeyi denedi, ne var ki bunu başarmasının mucizelere bağlı olduğunu fark edince yataktan çıkıp odanın içinde turlamaya başlamıştı.
Başparmağını iki dişinin arasına alıp ısıran Nazenin hızlı hızlı volta atarken maalesef ki düşüncelerini bir noktada toplamakta zorlanıyordu.
Hatırlamaktan imtina ettiği Kaya konusunun gündeme gelmesi onu deliye çevirmişti. Aklı bulanıktı. Tam olarak ne düşündüğünü bilemediği gibi hislerinden de emin olamıyordu. Bu konuda annesine kızıp lanet okumalıydı, ama kadının kimliği onu durduruyordu. Ne diye böyle bir saçmalıkla karşısına çıkıp, geride bırakmak için ömrünün en değerli yıllarını uğruna harcadığı konuyu yeniden açmıştı ki?
Tam penceresinin önüne gelmişken aniden duran Nazenin, düşüncelerine de artık durmaları için emir verdi ve alnını ılık cama yaslayıp gözlerini kapattı.
"Lanet olsun sana Kaya Tariç! Bana bunu neden yapıyorsun?"
Kendine sorduğu soruya bir cevap alabilmek için birkaç saniye bekledikten sonra, soruyu "Bana bunu yapmana neden izin veriyorum?" olarak değiştirdi ve böylece aradığı yanıtı bulmuş oldu.
Varlığını umursamayan bir adam için yirmi yılını heba etmişti, şimdi de yaptığı bundan farklı değildi.
Nazenin'in değişmişti. Tabii ki ne kadar değişirse değişsin yaşananlardan sonra Kaya'yla çalışması mümkün değildi. Ancak onun karşısına çıkmaktan korkmamalıydı.
İstediği sonuca varmak üzere olduğunu anlayıp gözlerini açtı, fakat alnını camdan ayırmadı. Sanki bu temas düşünmesini kolaylaştırıyormuş gibi cama daha da dayandı.
Annesi onu gafil avlamış ve Nazenin'i ürkütmüştü. Aşırı tepkisinin sebebi bu olmalıydı. Üstelik çok uzun süredir yok saydığı konu birden önüne çıkınca ne hissetmesi gerektiğini bilememiş, sadece hatırladığı eski anılarının davranışlarını yönlendirmesine izin vermişti. Oysa Kaya Tariç, artık onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Geçmişe ait kötü anılarının başrolüydü, o kadar. Kendini inandırmak istercesine bunu bir kez de yüksek sesle tekrarlayıp nihayet camdan uzaklaştı.
Ona artık aşık olmadığı gibi kızgın da değildi. Bu iki duygu, Kaya için heba edilemeyecek kadar büyük ve güçlüydü. Zaten zamanında adam için yeterince duygu ve enerjisini boşa harcamıştı.
Hareket halindeyken aklındakileri toparlayamadığını fark eden Nazenin yatağının ucuna oturdu ve öne doğru eğilip yüzünü avuçlarının arasına aldı.
Eğer kaçarsa kazanmak için çok uğraştığı, kendine olan saygısını yeniden kaybederdi. Keza Nazenin artık o çirkin, ezik ve zavallı kız değildi. Pekala, Kaya'nın karşısına çıkabilir ve ondan gelecekleri göğüsleyebilirdi. Sadece hatırladığı geçmiş onu utandırıyordu, o kadar.
Sanki insanlığı kurtaracak çareyi bulmuş gibi "Evet, evet!" diye haykıran Nazenin, kendi iç savaşını da durduracak çözüme ulaşmıştı.
Onu korkutan Kaya değil, geçmişti.
Utanılacak kadar kötüydü, fakat Nazenin onu değiştirmeye kendinden başlamıştı. Şimdi de son noktayı koymak için önüne bir fırsat çıkmıştı.
