4

94.3K 9.2K 11.4K
                                    

4: Derin bir kuyu, Kim Taehyung.

Ücretini ödediğimiz her şeyi marketin ismi basılı olan poşetlere yerleştirip, arabanın bagajına bırakmış ve sonra tekrar koltuklarımıza kurulmuştuk.

Geldiğimiz yönün tam tersi istikametine sürüyordu, birkaç kez garaja dönüp dönmeyeceğimizi sormuş olsam da cevap vermeyeceğini anladıktan sonra buna bir son vermiştim. Sessizce hemen yanındaki koltukta oturuyordum, Taehyung arabanın müzik çalarıyla oynayıp duruyor ancak kendine uyan bir şey bulamamış gibi kaşlarını çatıyordu.

En sonunda "Lana sever misin?" Sorusu bütün sessizliği paramparça etti ve gözlerim aralandı. "Eh," diye yanıtlamıştım sakin bir tınıda. Neden sorduğunu çok merak ediyordum. "Birkaç şarkısı... Hoşuma gidiyor."

Başını anlamış olduğunu belirtmek ister gibi salladıktan sonra yola dönüp, dudaklarını yaladı. "Sen?" Demiştim merakla. Koltuğumda dikleşip ona dönmüştüm ve büyük gözlerimi kırpıştırıp durmamı engelleyemiyordum. "Çok mu seversin?"

Yalnızca, "Çok." Dedi ama öyle bir tonda söylemişti ki bunu, devamını sormaya yüzüm olmamıştı. Sadece dizlerimi kendime çekmiş, sonra da ayakkabılarımı koltuğa sürmemek için geri indirmiştim. Sıkılmıştım, nereye gittiğimizi bilmiyordum ve midem biraz bulanmaya başlamıştı açıkçası. Bir yerlerde durmasını isteyip bulduğum ilk yere kusasım vardı, neyse ki beni ilk haftadan öyle her yere kusan biri olarak tanısın istemiyordum.

Fakat öyleydim. Stres, sinir, korku, üzüntü... Her şey beni deli gibi geriyor ve midemi bulandırıyordu. Babam vefat ettiğinde günde defalarca kez kusup, birsürü kilo verdiğimi hatırlıyordum. Üzerinden çok geçmemişti.

"Uykun mu geldi?" Fısıltısıyla gözlerim tekrar aralandığında, yola odaklandığını görmüştüm. Sadece "Hmhm," gibi bir mırıltı çıkarıp yerimde doğrulmuş ve etrafa bakınmıştım ki; "Az kaldı.." dedi. "Birazdan varacağız."

"Nereye gittiğimizi sorardım ama cevap vermeyeceksin."

Yalancı bir sinirle söylediğim şeyi umursamamasına rağmen güler gibi bir ses çıkartıp, kafasını iki yana salladı ve alt dudağını hafifçe ısırarak direksiyona yavaş bir ritimle parmak uçlarını vurmaya başladı. Bir şarkının melodisini andırıyordu ama bir türlü çıkaramıyordum, neyse ki kısa tutup bana dönmüş ve "Silah tutmayı öğrenmek ister misin?" Diye sormuştu. "Belki de şu olayı hızlandırmalıyız."

"Evet, evet olur!" Oturduğum yerde doğrulup ona dönmüş, heyecanla sıralamaya başlamıştım. Çok istiyordum, belki yeni bir işe girişecek olursa yanında olmak ve onu seyretmek istiyordum ama bilmiyordum! Çok heyecanlıydım, o kadından intikamımı almama yaklaştığımı düşündükçe bu mutlu olmama ve Taehyung'un yanında kalmaya devam etmeme yetiyordu. Tanrı aşkına, bu son derece garipti. Bir anda onun garajında kendimi bulmuş, kırık bir silahın namlusunu tam şah damarımda hissetmiştim ve bu beni öyle bir heyecanlandırmıştı ki; kalbimdeki odacıkların teker teker çatırdadığını düşünmüştüm. Sonra, sonra tamamiyle yalnız kaldığım bir evi terk etmiş, kendimi tekrar o heyecanı yaşayacağımı ümit ettiğim adamın yanında bulmuştum. Hayatımı mahveden o kadından intikamımı, kendimi yakmadan almak istiyordum.

Kim Taehyung, tesadüfen düştüğüm bir kuyuydu benim zihnimde. Derinine indikçe kalbimi bir heyecan sarıyor, değişik taraflarını gördükçe kirpiklerim titriyor; soğuk duvarları etrafımı sardıkça saçlarım uçuşuyordu.

Garipti.

Birkaç gün önce, sesli konuştuğum için beni tehdit ederken bugün, sadece yanında nefes almasına izin verdiği bir çocuğa şeftalili duş jeli alan birisiydi.

serial killer ▪ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin