8

92.3K 8.5K 12.6K
                                    

8: Ela göz ve Kim Taehyung.

Selam güzellikler, bölümü geçiş bölümü olarak düşünün lütfen. Böylece Taehyung, Jeongguk'a ilk maaşını vermiş oldu ve lila rengi çantamızdan da kurtuluyoruz. Sonraki bölüm için çok heyecanlıyım güzel bir şeyler düşünüyorum, sizi seviyorum ve sondaki edit ile, bölüm için fikir veren @muzludankek9 teşekkürler!

Birkaç gündür kaldığım, Busan'daki evimizin çatı katındaki babamın eski odasında kapsamlı bir temizlik yapmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes verdim ve kendimi yatağa attım.

Sinirlendiğim ve sıkkın olduğum zamanlarda yapabildiğim üç şey vardı, temizlik veya yemek yapmak; ya da sadece korunma amacıyla gidiyorum dediğim dövüş kulübümüze kendimi atmak ve şu an gerçekleştirebileceğim tek şey temizlik yapmaktı çünkü yemeği çoktan yapmıştım ve kulüp kapanalı iki yıl olmuştu.

Birkaç dakikalık soluklanarak tavana bakışımın sonuna geldiğimde, hızla kalkıp su dolu kovayı almış ve o kattaki lavaboya boşaltıp kovayı temizledikten sonra ellerimi yıkadıktan sonra aşağıya inmiştim.

Zil şiddetle dördüncü defa çalmaya başladığında, Namjoon Hyung'un geldiğini düşünüp, hızla merdivenlerden iniyordum ki; Jin'in "Sikeyim, patlama!" Diye bağırarak kapıya gittiğini gördüm. Altında benekli bir boxer, ağzında diş fırçası vardı ve yine de ayaklarından çıkarmadığı beyaz çoraplara iğrenerek bakarken koltuğa ilerleyip oturmuştum.

Kapıyı araladığı gibi yere düşürdüğü diş fırçasını gördüm ve "Sakın onu tekrar ağzına alma!" Diye bağırdım. Jin ise eğilip diş fırçasını almak yerine bana dönmüş, yutkunmuş ve "Sanırım ağzıma başka bir şey verecek gibi bakıyor," diye fısıldayarak kapının önünden çekilmişti.

Gelen Taehyung'du.

Önce kapının önünde duraksayıp, Jin'i baştan aşağıya incelemeye başladı. Gözlerindeki alaycı bakışı gördüğüm için alt dudağımı ısırarak yerimden doğrulmuş, yutkunarak bir şeyler gevelemiştim ama duymamıştı bile. Jin de bu sırada ellerini çıplak yerlerine kapatıp, "Çıplak hissediyorum." Diye ağlar gibi bir ses çıkarmıştı.

Taehyung ise yalnızca, "Altına bir şeyler giy," diyerek kapıyı ittirdi ve kilit sesi odada duyulduktan sonra yanıma ilerlemeye başladı. Jin bu sırada dediğini yapıp hızla merdivenleri çıkmış ve gözlerimi abartıyla devirmeme sebep olmuştu, Taehyung yanıma çöktü ve omzunu kaldırıp indirirken cebindeki eldivenleri çıkarıp masanın üzerine attı. Gözlerim sürekli üzerinde olduğu için "Ne?" Demiş, bacaklarını masaya doğru uzatmıştı umursamazca. "Onun çükünü görmek zorunda mıyım?"

"Birincisi," ona dönerek, ellerimi kaldırdım. "Burayı nasıl buldun?"

Gözleri yavaşça etrafta gezinirken, "Güzel." Demişti, dalga geçtiği çok ortadaydı. "Gayet güzel buldum."

Ona karşı inat edemeyeceğim ve gerçekten tekrar soramayacağım için değiştirmeye karar verip, "İkincisi," diye mırıldandım. "Busan'da ne işin var?"

"Öncelikle şu," gözleri benimkilere kilitliyken işaret parmağını merdivenlerin olduğu yere yöneltti. "Şu herifi dışarı yolla."

Cevap beklediğim ve son derece sabırsız olduğum için beklemeden ve o yöne dönmeden "Jin," dedim. "Dışarı çık."

Dediğimizi ikiletmemişti. Taehyung'tan çok fena korkuyor gibi görünüyor ama aptal esprilerine bir son veremiyordu. Yine de dışarıya çıktığı gibi kapıyı çekmişti, Taehyung gözlerini benden ayırmış; sırtını koltuğa yaslamıştı. "Kadın Busanda çıktı," diye mırıldandı tavanı izlerken. "Yerini, kankitosunu gebertmeden önce tehdit ederek, zorla öğrendim ve bugün bir uğradım işte. Şu anda ruhu Tanrı'ya ulaşmıştır, paranın kalanını almak için dönüyordum ve seni de götüreyim dedim."

serial killer ▪ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin