31

62.5K 5.1K 7.6K
                                    

31: Kim Namjoon ve Jeon Jeongguk'un pileli eteği.

Sonraki bölüm için heyecanlıyım
Yorum bekliyorum ¿
Ily

Evimizin ilk defa gördüğüm bodrum katındaki bilardo masasının etrafında herkesi toplayan Taehyung, alnına düşürmek istemediği saçları sıkı bir bandanayla engelliyor; ıslak görünen dilinin ucuyla dürtüp durduğu dudak piercingini yerinden oynatıyordu. Geniş, heybetli ve son derece dinç bedeni siyah ve onun bedenine dahi bol gelen bir atletle gizleniyorken; sıkı uylukları eşofmanının içinden bile, derin bir nefes çekmeme sebebiyet veriyordu.

Elindeki ıstakanın ucunu yere bastırıp, gelmeyen tek kişi, Kihyun'u beklerken sessiz duruyordu. Hoseok, asla dudaklarından düşürmediği proyla, bu havasız bodruma çikolata kokusunu yayarken; Seokjin kalçalarını köşedeki koltuğun kenarına yaslamış ve öylece Hoseok'un dudaklarını izliyordu. Hyun-ah, az önce, pantolonuyla uymadığı için çıkardığı gömleğinin yerine, benim tişörtlerimden birini geçirmeden önce açılmış sutyen kopçasına küfürler ediyor; hala kapatamadığı için çocuklardan yardım istiyordu ama Hoseok beceremiyordu. Seokjin deseniz, bu hallerine gülmeye başlayınca kendini durduramamış; kahkaha atıyor ve takmayacağını, kendinin denemeye devam etmesi gerektiğini söylüyordu.

Hyun-ah en sonunda bir küfür savurdu ve odadan çıktı, birkaç dakika içinde geri döndüğü gibi elindeki, az önce kopçasını takamadığı için sinir krizi geçirdiği parçayı Hoseok'un kafasına fırlatmış; kürek kemiklerinin onun yüzüne ağrıdığını söyleyerek hayıflanmaya başlamıştı.

Dikdörtgen masasının etrafından dönüp, birkaç adımla Taehyung'un yanına vardığımda, ayaklarıma kayan gözleri dizlerime tırmandı, oradan uyluklarıma; karnıma ve en sonunda yüzüme vardı. Siyah saçlarım bugün ayrı bir özensizdi, beyaz, nereden geldiğini bilemediğim, baskılı,tişört ve siyah şortumla bir liseliden farkım yoktu. "Nerede kaldı bu?" Diye mırıldanmıştım yavaşça, ellerimi ensesine kaydırırken. Saç diplerine parmak uçlarımı hafifçe sürtmeye başlamış, ellerini belime yaslayana dek de bunu yapmaya devam etmiştim. "Hem, neden topladın bizi buraya? Yoon nerede?"

"Kihyun'u almaya gitti ve-" Açılan kapı ve ardından içeriye dalan Yoongi'yle birlikte, "Ve geldi." Diyerek sözünü tamamlamış; belimi hafifçe sıkıp benden uzaklaşmıştı.

Saçlarımı hızlıca karıştırıp, içeriye girerken elindeki anahtarı Taehyung 'a atan Yoongi'yi gördüm. "Selam!" Diye seslendikten sonra, Kihyun'un omzuna kolunu atıp kendine çekmiş ve "Biz geldik," diye devam etmişti. Kihyun, siyah saçlarının hafifçe örttüğü yüzünü güzel bir gülümsemeyle süsledikten sonra, "Selam," diye mırıldandı ve Taehyug, beklemeden kollarını ona sardı. Kısa bir sarılmaydı onlar için, sonra Hyun-ah da ona sıkıca sarılmış, "Hoş geldin, bebeğim," deyip yanaklarına öpücük bırakmıştı.

Hoseok ve Seokjin'le birbirlerine verdikleri öylesine selamın ardından bana döndüğünde, gözlerim yavaşça yüzüne, ardından hemen yanındaki Taehyung'a kaymıştı ancak, o an için duygularımı pek fazla umursamadım. Evimize gelen, her misafir için yaptığım gibi yanına yaklaşıp ona sarılmış, "Hoş geldin," demiştim.

Kihyun gülümsedi, "Hoş buldum."

Ve sonrası biraz hızlı gelişmişti. Taehyung, ıstakanın ucundan çıkardığı yuvarlak tıpayı yere attığı gibi, içinden, incecik sarılmış; yer ve dizi arasındaki mesafe boyutunda bir kağıt çıkarmıştı. Çubuğu beklemeden duvara vurup, kırdığında; etrafta kimse ses çıkarmadan yalnızca harekerlerine odaklanmıştı.

Kağıdı masanın yeşil yüzeyine yaydıktan sonra, "Buraya gelin," diye mırıldanıp çubuğun ucunu kağıdın tam ortasına yaslayıp kafasını kaldırmamış, derin bir nefes almıştı.

serial killer ▪ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin