5

92.4K 9K 16.3K
                                    

5: Tatlı bir katil, Kim Taehyung.

Bu öğlen Taehyung tarafından bana verilmiş yatakta öylece uzanırken, kollarımı ve bacaklarımı iki yana açmış; kuruyan dudaklarımı aralayarak tavanı seyrediyordum.

Elbette her zaman olduğu gibi, boş bulduğum an hayatımı sorgulamaya başlamıştım. Hala nedensizce utanıyordum, birden kolunu tutup; büyülenmiş gibi öyle şeyler söylemem son derece saçmaydı ve onun kolunu çekmesi de! Gerçekten yerin dibine girmek istiyordum, en kısa zamanda bir yer kazıp içine atlamak istiyordum. İstediklerim bunlarla da sınırlı değildi, sikeyim ki bir katliam yaratıp herkesi öldürmek istiyordum.

Derin bir nefes alıp kemerimin tokasını açtım ve yavaşça çıkarıp kenara bıraktıktan sonra tişörtümü pantolonumun içinden çekip göğsüme doğru sıyırdım. Guruldayan karnıma birkaç kez vurup yan dönmüş ve titremeye başlayan telefonumdaki çağrıyı yanıtlamıştım.

Arayan Jin'di. Telefonu açtığım gibi, "Siktiğim!" Diye bağırdı. "Beni saklaman lazım, hem de yarım saat içinde! Yemin ederim götümü sikecekler, jeongguk, bunlar beni var ya, ikisi bir olup aynı anda sikecekler!"

"Ne oluyor ya?" Öksürerek, kısık sesimi yükseltmeye çalıştığım sıra jin neredeyse ağlıyordu. "Beni," dedi tekrar. "Beni sikiyorlar kanka, sen kendini dikkat et. Seni hep sevmiştim, borcunu hala vermediğim için kusura bakma- Ha bir de, kurutma makinamız yok. Yalan söylemiştim, lisedeyken de seni si-"

Aniden açılan kapıyla telefonu kulağımdan indirip, yatakta doğruldum. Gördüğüm yüz, Taehyung'tan başkası değildi elbette ki.

Bu bir alışkanlığıymışcasına ela gözünü yavaşça kapatıp, "Uyuyorsun sanıyordum," dedi. Kapıyı daha da aralamıştı, iri bedeni odanın içine girerken ben telefonu tekrae kulağıma yaslayıp "Neredesin?" Diye sormuştum. "Yanına geleyim, babamın Busan'daki evinin anahtarını veririm."

Jin yanıma gelmeyi teklif edince görmeyeceğini bilsem bile kafamı hızla iki yana salladım ve "Hayır hayır!" Dedim. Gözlerim yavaşça Taehyung'a kaymıştı, vişne çürüğü rengi almış dudaklarını aralayıp; derin bir nefes aldıktan sonra yutkunarak kapıya doğru dönmüştü. "Ben geliyorum, konum at."

Aramayı sonlandırdıktan sonra telefonu yatağın üzerine atıp ceketimi giymiş, "Yeni uyandım ve-Ve çıkmam gerek, buraya tekrar nasıl dönerim bilmiyorum ama şey, adresi verebilir misin?" Diye sıralamaya başlamıştım. Yalnızca "Nereye gidiyorsun?" diye sorması birkaç saniye kem küm etmeme sebepti. Yine de "Bilmiyorum.." dedim. Gerçekten de bilmiyordum! Hala konum atmamıştı. "A-arkadaşım aradı, başı dertte sanırım."

Ellerini yavaşça yatakta iki yanına yaslayıp, kafasını bir omzuna doğru yatırdı. Kıstığı gözleriyle süzdüğü bedenimin kaşındığını hissetsem de parmaklarımı kıpırdatamıyordum. Garipti. Ondan bu kadar çekinmem, gözlerinin değdiği her yerimin uyuştuğunu hissetmem çok garipti. Korkmama yoruyordum elbette, başka bir şeye yormam imkansızdı benim için.

"Ne yapacaksın?" Diye sordu. Kafasını hafif bir açıyla geriye atmıştı. "Hm? Arkadaşını nasıl korumayı düşünüyorsun bakalım?"

"Kırık bir silah bulacağım," Benimle dalga geçmesine izin verip, söylediği şeyleri devam ettirdim. "Sonra... Sonra herifi korkutacağım işte, hep yaptığım şeyler, bilirsin."

Alt dudağını ısırarak birkaç saniye duraksadıktan sonra kafasını iki yana salladı ve "Aşağıda bekle beni." Dedi, odadan çıkmıştı. Dediğini yapmış ve gelen konumu birkaç saniye incelemiştim. Camellia'ya yakın bir yerlerdeydi. Aptal, başına ne belalar açmıştı kim bilir. Her seferinde arkasını temizleyen bendim ve bundan bıkmıştım ama arkadaşımdı da, yapacak şey yoktu.

serial killer ▪ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin