15

125K 8.9K 41.9K
                                    

15: Kıskanç Jeon Jeongguk.

Bölümde sizi bir sürpriz bekliyor.

Bol bol yorum bekliyorum, sizi seviyorum. ♡

Üzerime geçirdiğim ceketin fermuarını boynuma dek çekerken, açılan kapıyla dolaptan birkaç adım geriledim ve aynada gözlerimi gezdirmeye devam ettim.

Derinliğiyle her konuşmasında tüylerimi ürperten ses tonundan kopan,"Hazır mısın?" Sorusu ve beraberinde ayakkabılarının sessiz tıkırtısı kulaklarıma ulaştığında, yutkunarak kafamı hafifçe sallamış ve ona dönmüştüm. Baştan aşağıya, her zaman olduğu gibi simsiyahtı, ondan beklenecek şekilde. Ceketinin fermuarını açık bırakmış, dudağının kenarındaki halkayı çıkarmamıştı."Eh..." diye bir ses çıkardım, o kaşlarını kaldırarak bir cevap bekliyordu ve ne yalan söyleyeyim, çok nadir taktığı siyah bandanasıyla göz kamaştırıyordu. "Sanırım.. Evet."

Gözleri yavaşça yüzümde, ardından bedenimde gezinmeye başladığında tırnaklarımı avcuma geçirmiş; parmaklarımı yumruk haline getirmekten kendimi alıkoyamamıştım. Bedeni odamın kapısının eşiğinde, parmakları kapının kulpunda ve dili dudaklarının üzerindeyken gözleri bedenimdeydi.

"Pekala... Çıkalım."

Önümden ilerlemeye başladı. Önce merdivenlerden inmiş, sonra kapıdan çıkıp; arabaya ilerlemiştik.

Ön koltuğa kurulurken sessizdim. Çünkü nereye, neden gideceğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yalnızca mecburi bir arkadaş buluşması diye bahsettiği buluşmaya beni neden götürdüğünü bilemiyordum. Açıkçası oradaki insanları tanımadığımdan ve ortamı bilmediğimden çok heyecanlı, biraz korkaktım. Orada bulunmam sinirlerini bozar mıydı? Hoşuma gitmeyecek şeyler yaşanır mıydı ya da hoşuna gitmeyecek bir şeyler yapar mıydım?

Titreyen parmaklarımı dizlerime sürterken, Taehyung'un sürücü koltuğuna geçip, kapıyı sertçe kapattığını gördüm. Isıtıcıları hemen açıp, bana dönmüş ve göz göze gelmemizle kaçırdığım bakışlarımı bile rahat bırakmamıştı. "Üşürsün böyle," der demez arka koltuğa eğilip, siyah renkli şalı almış ve dizlerime bırakıp mırıldanmaya devam etmişti. "Seokjin bırakmış.."

"Teşekkür ederim," Şalı omuzlarımdan geçirip yavaşça bedenime sardıktan sonra gülümseyerek, önüne dönüşünü izlemiştim. İfadesi her zamanki gibi sertti, ses tonu daha da beterdi ama bakışları... Bilmiyordum, bakışlarında beni ısıtan, hatta eriten şeyler vardı. Mesela... Mesela öyle tatlı bir kahverengiydi ki bazen irisleri, beni içine çekiyor ancak asla geri bırakmıyordu.

Araba sırasıyla bahçeden, sokaktan ve indiğimiz caddeden çıktığında; onu izliyordum. Hiç umrunda değildi, onu izlemem; sürekli hareket eden dudaklarını istemem ve yalnızca birkaç kez gösterdiği şefkatini her daim hissetmem, umrunda değildi.

Ama çok güzeldi.

Kalın dudaklarının ıslaklığı tüylerimi diken diken ederken, derin bir nefes alma ihtiyacımı bastıramadan bakışlarımı yüzünden, cama doğru çevirdim ve Taehyung arabayı durdurana kadar da böyle sürdürdüm.

En sonunda inebildiğimizde, ellerim istemsizce Taehyung'un dirseğine kaydı. Bunu fark ettiği gibi kolunu indirerek beni kendine çekmiş ve belimi kavradığı gibi yürümeye devam etmişti. "Orada pek konuşma," dedi, durduğumuz kafenin kapısını ittirip içeriye girerken. Kaşlarını çatarak hafifçe bana döndüğünde, "Hatta, gülme de." Diye eklemişti. "İçme, haber vermeden bir yerlere kaybolma, bir de-Tamam, başka bir şey kalmadı."

Gülmemek için alt dudağımı dişlerken kafamı hafifçe sallayınca elini belimde sıkıştırıp, merdivenlere yönelmiş ve tıkabasa olmasa da dolu olan kafenin alt katından yukarıya doğru çıkmamızı sağlamıştı. Üst kata çıktığımızda, en köşede bulunan ve etrafı birsürü insanla dolu olan bir masaya doğru ilerlemeye başlamıştık.

serial killer ▪ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin