36

63.2K 4.9K 16.8K
                                    

36: Herkesten ayrı, Jeon Jeongguk.

Selamlar, artık son sır açığa çıktı sanırım

İyi okumalar, sizi seviyorum

Fikir için teşekkürler, tekrar😡 mightyauro

Titrek parmaklarımın arasındaki dikdörtgen kutuyu çöpe bırakıp derin bir nefes aldım ve kutunun içinden aldığım tek şey olan kartı arka cebime sıkıştırıp mutfaktan çıktım.

Ellerim titriyordu, nefes darlığı çekiyordum ve korkuyordum çünkü Tanrı şahit, dünyadaki en büyük şanssızlıkla baş başaydım. Tanrı'ya şükür Taehyung Hyun Jae'yi görmek için hastaneye gitmişti, henüz öğlen bile olmamıştı ama işte, kader, onun bu saatte evde olmasını engellemişti. İyi ki engellemişti-İyi ki şu an burada değildi çünkü eğer olsaydı, eminim, bu kutuyu yollayan kişinin tüm uzuvlarını ayırıp onu bir denize atardı.

Eski sevgilim, nereden bulduğunu bilemediğim evimize bir kutu göndermişti.

İçi dolu bir kutuydu, gerçekten dolu. Kırmızı, büyük bir dikdörtgen şeklindeki kutunun içi; fotoğraflarımızla doluydu. Sahiden Taehyung'u çıldırtabilecek ve beni de sinir eden fotoğraflarımızla. Bazılarında çıplak bir şekilde yatakta uzanıyordum ve o da yanımdaydı, bazılarında sarılmış uyuyorduk; bazıları okul gezimizdendi ve bazıları da üzerimden çıkaramadığım siyah, sırtında yılan baskısı olan ceketiyleydi. Yüzlerce not yazdığını görmüştüm, hepsi ahlaksızca, fazla romantik ve midemi bulandıracak cinstendi. Altında nasıl güzel göründüğümden, nasıl beni özlediğinden ve hep beklediğinden falan bahsediyordu. Tanrı aşkına, neden birden ortaya çıkmıştı ki? Neden?

Onu mesaj yoluyla susturamayacağımı bildiğimden, yalnızca, kağıda yazdığı numarasını rehberime kaydettim ve buluşabileceğimizi söylediğim bir kafenin konumunu atıp odamıza çıktım. Hızlıca üzerime siktiri boktan bir şeyler geçirmiş, saçımı dahi düzeltmeden hemen evden çıkmış ve Taehyung'un arka bahçedeki arabasına binip merkeze inmek için sürmeye başlamıştım. Taehyung'a nerede olduğumu da mesaj olarak yazıp yolladıktan sonra, Hyun Jae'yi benim yerime öpmesini söylemiştim.

Tanrım, lütfen bir şey olmasın.

Merkeze inip attığım konuma doğru sürmeye devam ettim, en sonunda varmış, arabayı bir yere park etmiş ve kafeye girdiğim gibi etrafa bakınıp arkasından dahi tanıdığım aptal Minho'yu görmüştüm. Siktiğim, üzerinden yıllar geçmesine rağmen ara vermeden sapıklıklarına devam ediyordu. Lisedeydik ve salaktım ki onunla çıkmış, yatmıştım. Çıkmak belki de doğru kelime değildi ama sürekli, önceden de yolladığı fotoğraflara göre yatmıştık işte.

Hızla yürüdüğüm masanın üzerine telefonumu sertçe vurarak dikkatini çektikten sonra karşısındaki sandalyeye çöktüm ve "Bak," dedim hemen. Pişkin bir gülüş suratında belirmiş; elleri hemen masanın üzerindeki elimi vurmuştu ama onu öyle bir itmiştim ki, şaşırdığına emin olduğum şekilde kaşlarını kaldırmıştı. "Ne istiyorsun, neden öyle şeyler yolladın bilmiyorum ama, seni mahvederim, Minho. Anladın mı? Mahvederim."

"Bebeğim... Bebeğim, bebeğim..." Eskiden beri nefret ettiğim gülümsesi dudaklarında asılı kaldığından, ona bir yumruk sallamak istiyordum ama nafileydi. Tek yapabildiğim öylece karşısında oturmak ve burnumdan solumaktı. "Bebeğim, ne yapabilirsin ki? Seni özledim diyorum, sana olan özlemimi nasıl dindirebilirsin?"

Panik olduğum için çok hızlı düşünüyordum, anksiyete midemi bulandırıyor; bedenimi titretiyordu ve Taehyung'a bir arkadaşımla olduğumu söylemem, yalan söylemem, canımı yakıyordu. "Bak," sakinleşmeye çalışarak bir elimi şakağıma yasladıktan sonra gözlerimi ondan kaçırdım ve "Bir sevgilim var." Dedim. "Bir ilişkim var, harika bir ilişkim. Seni istemiyorum, tamam mı? Seni hayatımın hiçbir yerinde istemiyorum, anlıyor musun? Bak, sevgilim bunu öğrenirse," Hafifçe ona eğildim, o hala gülümsüyor ve anladığım kadarıyla buzlu içeceğini yudumluyordu. "Seni öldürür. Şakam yok, Minho, yemin ederim öldürür. Ben seni umursamıyorum ama umursar, anladın mı? Bugün o kutuyu görse emin ol şu an yaşayamıyor olurdun, lütfen, kendini düşünüyorsan siktir git peşimden."

serial killer ▪ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin