~ 24 ~

164 58 4
                                    

Düşüncelerimi kısa bir süreliğine erteleyerek yataktan hızlı bir duş için kalkmıştım. Banyodan çıktığımda ıslak saçlarıma sardığım havluyu yatağın kenarına atarak kenarında duran küçük el valizine baktım. Masanın üzerinde durmakta olan kitabı içine koymak üzereyken aslında bunun pekte iyi bir fikir olmadığının farkına vardım. Büyük ihtimalle bizi tarihi eser kaçakçılığından içeri alabilirlerdi ve benim için durum pekte iyi sonuçlanmaya bilirdi. Bu yüzden kitabın resmini çekmeye karar vermiştim. Ama kamerayı açmamla ekranda görünen kitabın üzerinden bütün yazılar silinmiş gibi duruyordu. Başımı yana eğerek kitaba baktığım da yazıların hala olduğu gibi durduğunu gördüm. "Bu kitap gerçekten de büyülü.." dediğimde telefonu yatağın üzerine bırakarak ikinci bir yol daha aramaya koyuldum. 

Amcamın eski kütüphanesindeki kitaplar aklıma geldiğinde koşarak aşağı inmiş ve kucağıma birkaç kitap alarak tekrar yukarı çıkmıştım. Böylece bu kitap aralarında pek fazla dikkat çekmeyecekti. Kıyafetlerimi de yanına koyduğumda her şey tamamdı. Üzerimi giyinerek aşağı indiğimde Karan'ın da benim gibi küçük bir el çantası aldığını gördüm. 

İkimizde dışarı çıkarak aracın yanına gittiğimizde Karan "Nereye gittiğimizi bana hala söylemedin?" diye sordu. Ona "Umarım pasaportunu almayı unutmamışsındır. Pars.." demiş ve çantamı arka koltuğa atmıştım. O da bagajını bırakarak "Bana ilk kez kendi ismimle hitap ediyorsun." dediğinde yüzünde çapkınca bir gülümseme oluşmuştu. "Aslına bakarsan kendimi alıştırmaya çalışıyorum. Eski ve tarihi eser sayılabilecek bir kitapla yola çıkıyorum. Tabi bir de yanlış isimle hitap ederek sahte kimlik düşüncesiyle içeri giremem."

Bir kahkaha atan Karan "Gayet mantıklı ama kitabı yanımıza neden aldığını anlamıyorum." dediğinde donuk bir bakışla "Cep telefonunun kamerasında görünmeyen harflere sahip büyülü bir kitap olduğu için olabilir mi?" demiş ve şaşkınlığını yüzünden okuyabilmiştim.

Heyecanla "Bu gerçekten de fantastik!" dediğinde "Yeterince paranormal değilmiş gibi.." deyip ön koltuğa oturmuştum.

Hava alanına geldiğimizde rutin kontrollerden sonra uçağa binmiştik. Biran için görevlinin ürkünç bakışlarından korksam da şansımız yaver gitmişti. Uzun yolcuğumuzun sonunda Rusya'nın Saint Petersburg şehrine indiğimizde neredeyse 02:30 saatlik bir hava yolculuğunun gerçekten korkutucu olduğu fikrini artık kabulleniyordum. Çıkışa ulaştığımızda telefonumda ki adrese bakarak "Burayı nasıl tarif edebileceğimden emin değilim." dedim. Karan gülerek "Yüzünde konum at derken ki ciddiyetinden eser yok gibi görünüyor." demişti. Suratımı ekşiterek "Yardımcı olmaya ne dersin?" dediğimde telefonumu elimden kaparak elimi tutmuş ve beni peşinde sürükleyerek taksi olduğunu düşündüğüm bir araca bindirmişti. Şoförle mükemmel akıcılıkta konuşmaya başladığında şaşkınlıkla yüzüne bakmıştım. Bir açıklama yapma gereği duymuş olacak ki "İki yıl yurt dışında yaşadım." demişti. Ona "Açıklama yapmana gerek yoktu." diyerek koltuğa gömülmeye başlamıştım. Daha önce pasaport çıkarttırırken tek düşündüğüm bir gün özgürlüğe ilk adımı atacak olmam ve geride acı dolu geçmişten başka bir şeyin kalmayacağıydı. Ama şimdi dil bilmeden böyle bir adımın atılmayacağına emin olmuştum. 

Karan "Peki ya sen?" diye sorduğunda parmaklarımla oynamaya başlayarak "Bir kez Gazel'in yanına gitmek istemiştim. Her şeyden kaçmak ama amcam buna müsaade etmedi. Yani daha önce hiç yurt dışına çıkmadım. Eğer bir gün hayatım normal bir insanınki gibi olursa diyeydi. Arkamda acı bir geçmiş bırakacağımı biliyordum ya da sadece öyle olmasını umuyordum." demiş ve uzun bir sessizlik eşliğinde yolculuğumuza devam etmiştik. 

XIII Kayıp RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin