Affedilmeyi beklemek..
Bu ağacın gölgesi altında olmaktan rahatsız olan birisi kalbindeki acı kelimeleri ancak böyle ifade edebilirdi.
Yalnız kalan genç adam amcamın uzaklaşmasının ardından ağacın her bir köşesini inceliyor yaşını hesaplamaya çalışıyor gibi görünüyordu. Gövdesinden bir kaç parça kabuk örneği alarak şeffaf ambalajların içine koyup ağacın ilerisinde bulunan aracına yöneldiğinde neden bu ağacın tepesinde olduğumu hatırlayarak bir adım daha yukarı çıkmıştım. Kalın dalı incelediğimde paslanmış metalin ağaçla bir bütün olması dikkatimi çekmişti. Her ne kadar zorlasam da daldan ayrılmamak için direnen bu anahtar sinirlerimi bozmaya başlamıştı.
Yalnız olduğumu düşünerek "Lanet olsun!" dediğimde aşağıdan yükselen kahkaha az kalsın dengemi kaybedip düşmeme sebep oluyordu.
"Orada ne arıyorsunuz, düşeceksiniz." diyen bu adam hala gülmeye devam ediyordu.
"Sizi ilgilendirmez bayım." dediğimde ağaca kollarımı doladığımı fark ederek bu gülünç durumdan kurtulmak için gevşetmiştim.
Kibarca "Size inmeniz için yardımcı olmamı ister misiniz?" diye sorduğunda, onun yardımına ihtiyacım olmadığını belli etmek ister gibi sırtımı dikleştirerek "Yardımınıza ihtiyacım yok! Kendim inebilirim." dedim.
Vermiş olduğum tepkiye bozularak "Peki o zaman siz bilirsiniz." dediğinde arkasını dönmek üzereydi. Ağaçla bir bütün haline gelen anahtara gözüm kaydığında istemeyerek de olsa ona seslenerek "Aslında bir konuda yardımcı olabilirsiniz." dedim.
Nazikçe gülümseyerek "Sizin gibi gözü pek bir hanımefendi, benim gibi birinden nasıl yardım ister." demişti. Kendince benimle alay ediyor olmalıydı. Kinayeli sözlerine aldırış etmeden "Ağaçla ilgili." dedim.
"Harika, o zaman yardımcı olabileceğim bir konu. Peki sorun nedir?" diye sorduğunda neden bu ağacın tepesinde olduğumu tam olarak söylememin pek iyi bir fikir olmayacağını düşünerek "Bir kısmı ağaçla bütün haline gelmiş nesneyi zarar vermeden nasıl ayırabilirim?" diye sordum.
"Zarar vermemek imkansız görünüyor ama bu nesnenin boyutuna da bağlı." Bir kez daha anahtara baktığımda birinin yardımı olmadan ve bu ağaca zarar vermeden çıkartmanın imkansız olduğunu anladım. "Bir anahtar." dediğimde "Anahtar mı?" diyerek tekrar eden bu adam düşünceli bir şekilde gözlerini benden ayırmıştı.
Kendine gelerek "Size yardımcı olacağım ama sizin oradan inmeniz gerek." demişti. Başımla onu onaylamamın ardından dallara sıkıca tutunarak aşağı inmeye başlamıştım. Son dala ayağımı koymamla çatırdayan dal paniklememe ve kendimi aşağıya bırakmama sebep olmuştu. Birinin beni kucaklamasıyla sıkıca yumduğum gözlerimi aralamış ve karşımda yukarıdan izlediğim adamı bulmuştum.
Gözlerini bir an bile ayırmayan bu adam, düşme korkusunun verdiği endişeyle atan kalbimin yavaşlamasına pekte yardımcı olmuyordu. "Aynı maviler.." dediğinde boğazımı temizleyerek gözlerimi ondan kaçırmıştım. "Daha fazla kollarınız arasında durmamın bir lüzumu yok, artık yere inebilir miyim?!" diyerek aramızdaki bu tuhaf durumun bir tek farkında olan oymuş gibi durmasını sağlamıştım.
"Tabi, önemli değil." diyerek beni yere bıraktığında bu sefer gerçekten de kendimi yerde bulmuştum. Ufak bir mızmızlanmanın ardından bu sefer öfkeli bakışlarımız buluşmuştu.
Kızgınlıkla yüzüne baktığım bu adama "Anlaşılan o ki size hiç kimse bir kadına nasıl davranmanız gerektiğini öğretmemiş! Bu yaptığınız kabalık!" diye sitem ettim. "Gerçek bir hanımefendiye nasıl davranılması gerektiğinin bilincinde yetiştirildim." diyen bu adamın sözlerinin kinayeli olması sinirlerimi iyice bozmuştu. "Küstahsınız!" diyerek ona sesimi yükselttiğim de "Bunu bana ilk karşılaştığımız andan itibaren, beni tersleyen birisi mi söylüyor?" demiş ve ardından gözlerini devirerek "Artık kalkın lütfen." diyerek sağ elini bana doğru uzatmıştı. "Zoraki yardımınıza ihtiyacım yok!" diyerek yardımını geri çevirip ayağa kalkmıştım.
Yüzünde ikinci bir reddedilişin verdiği ifadeyle beraber aracına yönelip bagajından birkaç eşya alarak küçük sırt çantasına koymuş ve ağaca tırmanmaya başlamıştı. Bulunduğum dala ulaştığında elindeki bir metal yardımıyla kısa sürede anahtarı daldan ayırmıştı. Çantasından çıkarttığı bir takım malzemelerle özenle dalı temizlemiş ve ilaçlamıştı. Dala metal bir ızgara yerleştirerek çivilerle sabitlemiş ardından tuhaf bir maddeyle ızgaranın üstünü sıvamıştı. Daha önceden topladığı ağaç kabuklarını şeffaf poşetlerden çıkartarak bu maddenin üzerine yerleştirmişti. Yaptığı onca işlemin ardından aşağıya indiğinde yüzümdeki hayranlık dolu ifadeyi gördüğüne memnun kalarak gülümsedi. "Az önce yaptığın.." diyerek duraksadığım da "Açmak zorunda olduğum yarayı iyileştirmeye çalıştım." demesinin ardından gerçekte sebep olan kişinin ben olduğumu düşünerek, ağacın büyük gövdesine yaklaşıp dizlerim üzerine oturdum ve elimi gövdesine değdirerek "Bu yaranın açılmasına sebep olduğum için üzgünüm." dedikten sonra gözlerimi yumarak başımı ağaç kabuğuna yasladığım anda gözlerimin önünde her şey hızlıca olup bitmeye başlamıştı.
Bu ağacın altında duran bir çift karanlığından korkmadan aşklarını saklamaktan çekinmiyorlardı. Birbirlerini saran elleri ayrıldığında birbirlerine değen dudakları da ayrılmıştı. Kulaklarımda yankılanan tanıdık ses "Elame" diye fısıldadığında kadının yüzünü görebilmiştim. Kızıl kahve saçlar, isimsiz taşın sahibi oydu, Elame..
Krem elbisesinin rengi kan kırmızısına bürünmeye başladığında biraz önce onu öpen adamın, aşkının ihanetine uğramıştı. Tereddüt bile etmeden aşkına ihanet eden bu adam arkasını döndüğünde onun kim olduğunu görebilmiştim.
"Elame.." tanıdık sesin tekrar kulaklarımda yankılanmasıyla beraber gözlerimi hızlıca açarak ağaçtan uzaklaştım. Arkamı döndüğümde gördüğüm genç adam.. Aşkına, Elame'ye ihanet eden adamın ta kendisi gibiydi.
...
Vote vermeyi unutmayın ve yorum yapmayı ihmal etmeyin.
Teşekkürler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
XIII Kayıp Ruh
FantasiBir lanet, ikiz kız kardeş ve yasak bir aşkın hikayesi.. Geçmişin izlerini taşıyan, ihanetin ve sırların yaşandığı meşe ağacının altında yaşamlar ölümle son bulmuşken, lanet herkes için yeni başlamıştı. Azelya'nın ailesinden geriye sahip olduğu tek...