20/ Kalbini öpüyorum, yanlış anlama.

21.9K 1.7K 2.1K
                                    

---

"İyi geceler" dedim onunla, onun kokusuyla uyuyacak olmamın verdiği mutluluk sesime yansırken. Huzurluydum, çünkü yanımdaydı. Ne olursa olsun kollarının arasında olabiliyorsam tamamdı işte. Sorun falan kalmazdı. Tabi göğüs kafesinin hemen altındaki kurşun yarasını saymazsak.

--


Sabahın köründe elimde hissettiğim ıslaklıkla birlikte kıpırdanarak uyanmıştım. Acıyan gözlerimi araladığımda tabiki de gözleri kapalı bir şekilde, sessizce ağlayan bir Jungkook görmeyi tahmin etmemiştim. Ağlıyordu ama gözleri açık değildi. Rüyasında ağlıyordu yani. Endişelenerek gözlerimi tamamen açmış ve gözlerinden dökülen yaşları bir bir silmeye başlamıştım. Benimde boğazıma oturan yumruyla birlikte bir elimle saçlarını okşamıştım.

"Yanlış kişi d-değilim" demişti sessizce. O kadar sessizdi ki zor duymuştum. "Sadece yanlış şeyler yaptım" demişti ağlaması artarken. Benim de gözlerim dolarken onu uyandırmak için seslenecektim ki duyduğum şeyle birlikte elim havada kalmıştı.

"Ama seni kaybetmeyi hakedecek kadar kötü bir şey yapmadım Taehyung. L-lütfen gözlerini aç"

"Hayır.. olamaz" demişti bu sefer gülerek. Sanki gerçekten yaşıyormuş gibiydi. Ses tonu da gittikçe yükseliyordu. "Hayır. Böyle olamaz sonumuz. Hani bırakmayacaktın beni?" Hem gülüyor, hem de ağlıyordu. Bense ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Sen de yalan söyledin bana" demişti ağlayışı iç çekişlerine dönerken. "Bırakmayacağım dedin. Ama şimdi kollarımda bıraktın kendini"

Söyledikleri artık benimde gözlerimi doldururken yüzünü okşayarak adını seslenmiştim. Adını söylediğim an hızla gözlerini açmış ve nefesini tutmuştu. Kızarık gözleri beni bulduğu an daha fazla kızarırken elini kaldırmış ve yanağıma yerleştirip ne zaman akmaya başladığını bilmediğim göz yaşlarımı silmişti. Birden beni kendine çekerek dudaklarımızı birleştirdiğinde ona daha da yaklaşarak elimi kalbinin üzerine koymuştum. Tekliyordu resmen. Kısa bir öpücükten sonra geri çekilip gözlerime bakmıştı.

Gözlerinden, psikolojisinin git gide ne kadar bozulduğunu anlamak hiç zor değildi. Belliydi, vurulması onu fazla etkilemişti. Burnumu hafifçe çekip ıslak olan yanaklarına kelebek kadar hafif öpücükler bırakmıştım. O ise gözlerini kapatmış derin nefesler almıştı.

"Sakın" demişti hala gözleri kapalıyken. "Sakın beni bırakma"

"Seni asla bırakmayacağım Jungkook" dedim en içten sesimle fısıldayarak. "Kendimi de, seni de asla bırakmayacağım"

"Evet" demişti derin bir nefes vererek. Elleri ellerimi bulmuş, parmakları yuvasına yerleşirmiş gibi parmaklarımın arasındaki yerini bulmuştu. "Asla bırakmayacaksın"

Söylediği şeyden sonra ona sıkıca sarılmıştım. Burnunu boynuma gömüp derin nefesler almış ve öpücükler bırakmıştı. Saçlarının diplerindeki ellerimi masaj yaparcasına hareket ettirmiştim başımı hemen yanına yerleştirirken. Nefesi yeni düzene giriyordu. Kendine gelmeye çalışıyormuş gibi bir hali vardı. Derin bir nefes alıp gözlerini yüzümde dolaştırmıştı.

"Ne zaman uyandın?"

"Az önce" dediğimde başını sallamıştı. Boynundaki damarın attığını görüyordum. Açıkçası şu an ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

"Gel buraya" demişti gülümseyerek kolunu başımın altından geçirirken. Ona yaklaşıp kollarımı sardığımda dudaklarını alnıma bastırmıştı.

"Ben yokken neler yaptın?" Demişti konuyu değiştirerek. "Çok özledin mi beni? Odamdan çıkmadığını duydum?"

"Bütün gün bilgisayar oynadım. Bir kere dışarıya çıkmak istedim, onu da yüzüme gözüme bulaştırdım" dediğimde dişleri görünecek şekilde gülmüştü.

Dependent; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin