-Jungkook-
Evden çıkıp derin bir nefes alarak birkaç sokak alttaki hızla arabama ulaşmıştım. Bindiğim gibi lastikleri çığlık attırarak buluşmak için anlaştığımız bara doğru sürmüştüm.
Evet, Junghwa benimle buluşmak istemişti. Nedenini bilmiyorum ama ciddi sesi beni biraz germişti. Arkasından iş çevirdiğimi henüz öğrenmemeliydi. Aksine bana güvenip, benimle içmeye devam etmeliydi. Taehyung hakkında söyledikleri beni ne kadar sinirlendirse de hatta çıldırtsa da sakin kalmayı başararak onu dinliyordum. Bazen kendime hakim olamıyor ve işim olduğunu söyleyip çıkıyordum. Ona bir şey belli etmemeye çalışsam da o konuyu açtığı an onu parçalama isteğime karşı koymakta zorlanıyordum. Çalan telefonumla birlikte hemen aramayı cevaplamıştım.
"Neredesin?"
"İki dakikaya oradayım, bilirsin, önemli bir iş üzerindeydim" diyip güldüğümde onunda güldüğünü duymuştum.
"Söyleseydin başka zaman buluşurduk"
"Sorun yok"
"Tamam o zaman, her zamanki yerde bekliyorum" dediğinde onaylamış ve kapatmıştım. Sikeyim, ona nefret doluyken bu şekilde davranmak çok boktan bir durumdu.
Bara geldiğimde uğraşmadan arabayı arkalara park etmiş ve inip bara girmiştim. Yoğun alkol ve ter kokusu yüzüme çarparken Taehyungun kokusuyla uyumak yerine neden burada olduğumu tekrar sorgulamış ve Junghwa'ya hiç duymadığına emin olduğum küfürlerimi yollamıştım. Adımlarımı köşedeki koltuklarda oturan Junghwa'ya yönlendirmiş ve yüzüme maskemi takarak erkekçe bir selamlaşmadan sonra yanına oturmuştum. Kendisine içki doldururken bana da doldurup önüme uzatmıştı. Gülümseyerek koltuğa yayılmış ve gözlerimi etrafta gezdirerek bardağı elime almıştım. Junghwa tek dikişte içerken ben minik bir yudum almakla yetinmiştim. İyi bir içiciydim fakat Junghwa'nın yaninda sarhoş olmak, Taehyungu kendi ellerimle ona teslim etmek gibi bir şey olurdu.
"Bir iz bulduk" demişti tekrar bardağına içki doldururken. "Kendi hesabından para çekmiş"
Söylediği şeyle birlikte vücudum kasılırken gözlerim bileğimdeki 'save me' yazan bilekliğe çevrilmişti. Save me yazan tarafı ben almıştım çünkü ona her baktığımda Taehyungun yardıma muhtaç gözleri geliyordu aklıma.
"Bu iyi bir haber" demiştim içimde kopan fırtınayı bastırmaya çalışarak. "Buna şükretmelisin, daha önceden bir tane bile iz bulamamıştın"
"Haklısın ama bundan da çok bir şey bulamadık. Gittiği alışveriş merkezindeki kameraların hepsine baktık, ama çıktıktan sonra ne bok yaptığı hakkında bir fikrimiz yok. Tek bildiğimiz bir piç kurusunun onu tuvalete götürdüğü. O piç tuvalete götürmeseydi, Jimin oradaydı. Jimin onu bulacaktı." Demişti gözleri ateş saçarken. "Sikeyim" demişti tıslarcasına. Üzülmüş gibi yapıp elimi omzuna koymuştum.
"O çocuğu da bulamadık. Bulursam, yaşatmayacağım onu" dediğinde istemsizce nefesimi tutmuştum. Yoongi hyungdu, onu tuvalete götürüp hayatını kurtaran kişi. Onu büyük bir tehlikeye sokmuştum. Evet, onu arayıp Taehyungun alışveriş merkezine gittiğini söylediğimde karışmayacağını söyleyip, küfredip kapatmıştı. Ama yine beni kırmamış ve Taehyungun hayatını kurtarmıştı. Ona bir şey olmasına izin veremezdim.
"Kim olduğu hakkında bir fikrin var mı?" Dediğimde içkisini yudumlamış ve gözlerini gözlerime çevirmişti.
"Minjae olduğunu düşünüyorum. Ama emin değilim"
"Neden?" Demiştim merak ederek. Yoongi olduğunu düşünmüyor olması iyiydi ama merak etmiştim.
"O piç Taehyunga farklı bakıyordu" dediğinde kaşlarım havalanmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanfictionBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018