--
"Hayır.. sakin ol." Demişti gülümseyerek. "Bir şey söylemek istiyorum" dediğinde söylemesi için başımı sallamıştım.
"Jungkook.. ben de içeri girebilir miyim?"
--
Duyduğum şeyle gözledimi kırpıştırarak ona bakmıştım. Ciddi miydi o yarım akıllı?
"Saç..malıyorsun?"
"Hayır. İstiyorum Jungkook. Ben de ondan nefret ediyorum. Ben de onun acı çektiğini görmek istiyorum. Adil olan da bu değil mi zaten? O benim her şeyimi elimden aldı Jungkook. Ben hep bu anı görmeyi bekledim. Onun da acı çektiğini görmek istedim hep. Lütfen.." demişti yalvarırcasına. "Lütfen izin ver"
"Taehyung.." demiştim biraz şaşırarak. Kapının arkasından çıkarak yanına gitmiş ve tabi kapıyı kapatmıştım. Çünkü o şerefsiz hala Taehyungun adını sayıklıyordu. Bunu ona daha sonra ödeyetecektim. "Buna emin olduğunu düşünmüyorum"
"Hayır, bak.. gerçekten güven bana"
"Bak güzelim, açıkçası seni görmesini istemiyorum. Bunu sana önceden de söyledim. Seni görmesi onun için en büyük dileğini yerine getirmek gibi bir şey olur. Beni de anla"
"Ben seni anlıyorum. Haklısın da ama lütfen. Jungkook lütfen. Huh?" diyerek bana sarıldığında gözlerimi kaçırmıştım çünkü biraz daha böyle bakıp böyle konuşursa cidden kabul edecektim.
"Bana baksana.." demişti yanaklarımı tutarak gözlerimizi tekrar birleştirirken. Bu sefer gözlerimi kapatmış ve onu nazikçe kendimden ayırmıştım.
"Hayır Taehyung. Olmayacağını söyledim sana. Özür dilerim" diyerek arkamı döndüğümde belime sarılan kollarla birlikte kapının kulpuna giden elim havada kalmıştı.
"Jungkook.. söz veriyorum ben de senin istediğin bir şeyi yapacağım"
"Neden bu kadar çok girmek istiyorsun? Girdiğinde ne olacak? İçeri girmen, Junghwayı sevindirmekten, beni sinirlendirmekten ve seni korkutmaktan başka hiçbir işe yaramayacak"
"Yüzlerce kişi gözlerimin önünde öldürüldü Jungkook. İnan böbrekleri dışarı çıkmış da olsa hiçbir şey hissetmem"
"Beni zor durumda bıraktığının farkında mısın?" Demiştim belimdeki ellerini tutup ayırırken. Ona baktığımda üzgünce bana bakıyordu.
"Tamam.." diye mırıldanıp elini ellerimin arasından çektiğinde iç geçirmiştim yine. "Git sen. Gelmeyeceğim" diyerek ellerini önünde birleştirmişti. Oflayarak ellerimi saçlarımın arasından geçirmiştim. Ah Taehyung, beni deli ediyorsun. Üzerimdeki montu çıkarıp omuzlarına bıraktığımda gözlerime bakmıştı. Onun montu içerde olmalıydı.
"Giyin" demiştim kaşlarımı çatarak. "İçerisi soğuk"
Gözleri parlarken birden boynuma sarılınca başımı boynuna gömerek derin bir nefes almıştım. Kokusu kaslarımı gevşetirken boynunu öpüp onu kendimden ayırmıştım.
"Onun söylediklerini dikkate alma sakın" demiştim yanağını okşayarak. Başını sallamış ve dudaklarıma art arda öpücükler bırakmıştı. İstemsizce gülümsediğimde boğazımı temizleyerek ciddi halime bürünmüş ve ondan ayrılmıştım.
"Burada bekle. Bir şey yapmam lazım" dediğimde hızla başını sallamıştı yine. İçeriye girerek masanın üzerindeki ince çarşafı artık soğuktan morarmaya başlayan yarı çıplak vücudun üzerine sermiştim. Çırpınmaya hali yok gibi duruyordu ama yine de sağlam bir şekilde bağlamıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/160275401-288-k303697.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanficBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018