--
"İkinci tura ne dersin?" Diye fısıldadığımda gülmüş ve cevabını dudaklarımı öperek vermişti.
"Ama bak.. acıtırsan, bozuşuruz"
--
Harika geçen bir banyonun ardından yorgun argın temizlenip giyindikten sonra koltuğa serilmiştik bütün gün boyunca. Yoongi ve Jimin geri gelmemişti hala. Şu an saat dokuza geliyordu. Ve açıkçası, eve dönmek istemiyordum. Youngjaeyi gördükçe kötü oluyordum çünkü. Ama dönmezsem de aramızdaki problem arşa yükselirdi heralde. O yüzden yaklaşık iki saattir uyuyan güzelliğimi uyandırmak için elimi yüzünde gezdirmeye başlamıştım.
"Taehyung" demiştim sessizce. "Uyan artık. Gideceğiz"
Sözlerine karşı kaşlarını hafifçe çatıp, dudaklarını büzmüştü. Mırıldanırcasına bir şeyler söyleyip tekrar uyumaya devam ettiğinde bu haline gülerek ona sımsıkı sarılmıştım.
Geri çekilip yanaklarını seslice öpmüş, ardından bebek severcesine sevmeye başlamıştım onu. Yüzünün her bir noktasına sesli öpücükler bırakıyor, boynunu koklayıp orayı da öperek dudaklarımı kutsuyordum. Üzerine çıkarak dudaklarına ıslak bir öpücük bıraktığımda sonunda tepki vermiş ve başını çevirmişti. Gülerek resmen beni davet eden boynuna yönelip emmeye başladığımda iz bırakacak şekilde sertçe emmiştim belirlediğim noktayı.
Taehyung önce mırıldanmış, ardından ellerini saçlarımda hissetmiştim. İz kaldığına emin olduğumda oraya öpücük bırakıp ayrılmış ve aralık gözlerle bana bakan sevimli sevgilime çevirmiştim bakışlarımı.
"Sonunda uyandın" demiştim gülerek. "Üçüncü turu atarken uyanırsın diye tahmin etmiştim. Erken uyandın?"
Sözlerime karşı dudaklarında tatlı bir gülümseme oluşurken ben de gülerek başımı boynuna gömmüştüm.
"Yoruldum resmen" dediğimde parmakları omuzlarımda geziyordu. "Sevişirken bu kadar yorulmamıştım"
Taehyung kıkırdayarak beni kollarından tutmuş ve yukarı çekerek yüz yüze gelmemizi sağlamıştı. Ben bir şey söylemesini beklerken o dudaklarıma kapandığında gülümseyişim yüzünden başta öpmekte zorlansa da sonradan öpüşüne karşılık vermiştim. Tatlı dudaklarını kızartıp şişirene kadar öpmüş, dişlerimi kullanmaktan çekinmemiştim.
Nefessiz kaldığımızda tatlı bir sesle dudaklarımızı ayırıp, hızla nefes alıp verirken gözlerime yoğun bir şekilde bakmıştı.
"Jungkook" demişti sessizce. "Beni umutlandırıyorsun" diyerek dudaklarıma ıslak bir öpücük bırakmıştı.
"Ama bunu istemiyorum" diye mırıldandığında kaşlarım çatılmıştı. Gözlerini kaşlarıma çevirip gülümsemiş ve parmaklarıyla düzeltmişti kaşlarımı.
"Hemen çatma kaşlarını" demişti. "Kötü bir şey söylemiyorum. Sadece umutlandığımda kendimi kötü hissediyorum. Ve eğer ben umutlanırsam o şey genelde gerçekleşmiyor. O yüzden bana sürekli gideceğiz, nereye gidelim falan deme, tamam mı? O gün geldiğinde elimi tut ve gidiyoruz de. Ben zaten dünden hazırım. Kendimi anlatabildim mi bilmiyorum. Sadece içimin rahat olmasını istiyorum. Diken üstünde olmak istemiyorum. Bu şekilde olunca huzursuz hissediyorum kendimi." Demişti kendini zar zor açıklamaya çalışırken. Ama ben ne demek istediğini anlamıştım zaten. Sorun yoktu benim için.
"Anlıyorum güzelim, sorun yok" diyerek dudaklarına sesli bir öpücük bırakmıştım. "Hem öylesi daha heyecanlı olur. Ve sen ani şeyleri seversin, değil mi?" Diyip sırıttığımda başta anlamasa da sonradan anlayıp utanarak oflamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanficBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018