-Taehyung-
Sabah uyandığımda hala Jungkookun göğsündeydim. Kıpırdamamayı, o uyanana kadar kokusunun tadını çıkarmayı planlamış ve araladığım gözlerimi tekrar kapatmıştım.
O anda saçlarıma dolanan parmaklarının hareketini hissetmiştim. Demek ki o da uyanmıştı. Tam hareket edecektim ki derin ve sıkıntılı bir nefes almasıyla birlikte olduğum yerde durmuştum. Elleri kollarımın altını kavramış ve yavaşça beni yukarı çekmişti. Başım boyun girintisine yerleşirken kollarını belime sarmış ve bir elini tişörtümün içine sokmuştu. Gülümsememek için zor tutmuştum kendimi. Derin bir nefes almış ve iyice ona sokulmamı sağlamıştı.
"Hadi her sabah olduğu gibi, bugün de dertleşelim biraz" diyerek bir elini saçlarıma çıkarmıştı. "Dinliyorsun değil mi?" Demişti güldüğünü hissettiğimde. Uyandığımı biliyor muydu lan?
"Dinleyip bir şey söylememe huyuna bayılıyorum. Soru sormaman o kadar iyi oluyor ki" diyip tekrar gülmüştü. Kendi kendine konuşuyordu belliydi bu. Derin bir nefes almıştı o sırada.
"Çok zorlanıyorum" demişti birden sessizleşerek. Burnunu, alnımın dibindeki saçlarımın başlangıç noktasına getirmiş, derin bir nefes almıştı. "O piç seni bana anlatırken, kendimi tutmakta o kadar zorlanıyorum ki artık anlamaya başladı. Bana güvenmesi gerekiyor ama her zaman senden bahsediyor ve bu.. sikeyim onu öldürmek istiyorum" demiş ve sıkıca sarılmıştı bana. Sıcak basmıştı ve kapalı gözlerim bile yanmaya başlamıştı.
"Sana nasıl dokunduğunu anlatıyor bana" demişti ilk defa duyduğum güçsüz ses tonuyla. Size anlatmaya kalksam, anlatamazdım. O kadar güçsüz ve kırıktı ki, o an tamam demiştim, bu çocuk beni gerçekten seviyor.
"Seni bana anlatıyor. Her bir kıvrımını bana anlatıyor Taehyung. Biri beni ölesiye dövmüş de boğazımı parçalamış, her yerimden kan fışkırıyormuş gibi hissettiriyor bana. Ya da hayır. Ölü gibi hissettiriyor. Evet. Bu daha uygun. Tıpkı ölü gibi hissettiriyor. Farkında olmadan öldürüyor beni" demişti ağlamaklı bir ses tonuyla. Gözlerim iyice yanarken boğazıma bir yumru oturmuştu.
"Onu öldürene kadar siktireceğim" demişti ciddi bir şekilde. "Bunu ben yapacaktım ama, hayır. Senden başkasına dokunmayacağım" dediğinde yutkunmuştum sessizce. Sikeyim.. ağlamak istemiyorum. Sonuna kadar dinlemem gerekiyordu.
"Sana hem onu unutturacak kadar güzel bir gece yaşatmak istiyorum, hem de dokunmaya korkuyorum" demişti saçlarımı çok hafif bir şekilde okşarken.
"Benden korkmanı istemiyorum ama.. keşke bana aşık olmasaydın Taehyung"
Bunu söyledikten yaklaşık bir dakika sonra burnunu çektiğinde o sessiz geçen süre içinde sessizce ağladığını anlamam kalbimi sıkışmasına neden olmuştu. Dün gece fark etmiştim aslında. Jungkook o kadar çok dolmuş ve yorulmuştu ki, artık tutamıyordu kendini. İki gündür ağlıyordu gözlerimin önünde. Ve ben ona zorluk çıkarmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Ona şu an sarılmak, yaralarını teker teker öpmek istiyordum ama biliyorum, eğer uyandığımı fark ederse aşırı pişman olacaktı. Kendimi tutmam gerekiyordu.
"Sona geliyoruz" demişti titrek ve boğuk sesiyle. "Çok yakın"
Bu yutkunmama neden olurken daha fazla kokusunu solursam ağlayacağımı bildiğimden uykumda kıpırdanırmış gibi yapıp sırtımı ona dönmüştüm. Kolu belime sarılırken beni kendine yapıştırmıştı.
"Sakın, ama sakın bana sırtını dönme" dedi sessizce enseme bir öpücük bırakıp. "Eğer birini öldürürsem, sakın bana sırtını dönme. Çünkü eğer öyle bir şey yapmak zorunda kalırsam, en çok o zaman ihtiyacım olacak sana. Sakın kokunu duyamayacağım kadar uzak durma benden." diyerek burnunu ve dudaklarını saçlarıma gömmüştü. Dudağımı ısırarak gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Ağlamamalıydım. Ağlama Taehyung. Ağlarsan her şey daha kötü olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanfictionBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018