--
"Ne saçmalıyorsun? Seni sikerim." demişti bakışları koyulaşırken. Bir eli beline gitmiş ve yanından ayırmadığı silahı kavramıştı. Namluyu bana çevirdiğinde şaşkınca ona bakmıştım. Yani şaşkın görünüyorumdur umarım. Tabi söylediği şeyle birlikte ifademin değiştiğine emin olduğum kadar emin olduğum bir şey daha vardı. Kesinlikle ya batacaktım ya da bitirmek için oyunu başlatacak.
"Bu bilektikten dünyada bir tane var. Onun da tek sahibi.. Taehyung."
--
"Ne saçmalıyorsun?" Demiştim sakinliğimi koruyarak. En ufak bir fire verirsem büyük sıçardım. Bakışlarından alay akıyordu ve bu gerçekten kötüydü. Ah.. sikeyim. "Dünyada tek olduğunu nereden biliyorsun?"
"Kıvırmaya çalışma" demişti tek dudağı tehlikeli bir şekilde havalanmıştı. "O bilekliği ona özel olarak ben yaptırdım"
Söylediği şeyle birlikte yutkunmamak için büyük bir savaş vermiştim resmen. Soğukkanlılığımı korumalıydım.
"Taehyung neden senin yaptırdığın bir şeyi taksın? Çocuk senden nefret etmiyor mu?"
"Benim yaptırdığımı bilmiyor, hem seni ilgilendirir mi? İster takar ister takmaz?"
"Onun için demedim. Tabi beni ilgilendirmez, sadece sordum"
"Güzel oynuyorsun Jungkook" diyerek silahı alnımın ortasına yasladığında tamam demiştim, asıl oyun şimdi başlıyordu. Çünkü sıra bana gelmişti ve ben elimdekileri teker teker açacaktım. Tabi önce buradan sağ bir şekilde çıkmam gerekiyordu. Hatta hızlı olmazsam, küllerim dahi kalmayacaktı sanırım.
"Yeter amına koyayım" demiştim kaşlarımı çatarak. "Fazla oldun artık"
Söylediğim şeylerle birlikte kaşları alayla havalanırken dudakları kıvrılmıştı. Ama şaşırdığını görebiliyordum.
"Asıl ben seni sikerdim ama.. senin gibi bir piçe elimi sürmeyeceğim." diyerek silahın namlusunu tutmuştum. Afalladığı belki olurken göz bebekleri kıpırdanıyordu, yani düşünüyordu. Ne yapması gerektiğini düşünüyordu. İşte, yaptığı ikinci hata da buydu. Boş an vermeyecekti bana. İlk hatası, beni öldürmemekti. Şüphelendiği an tetiği çekmeliydi. Beni gerçekten tanımıyordu. Elindeki silah saniyeler içinde kontrolüme geçerken bu sefer şaşkınlığını saklayamamıştı.
"Siktir git" dedim namluyu kafasına vurarak. "Seni küle çevirmeden önce siktir git."
"Ne diyorsun sen?" Demişti ifadesini sabit tutmaya çalışırken. Cevap olarak gözlerimi devirmiş ve otobanda olduğumuza şükrederek tetiği çekip kalbine yönelttim namluyu.
"Telefonunu torpidoya koy" dediğimde birkaç saniye inanamayarak bana bakmış ardından belirgin bir sinirle telefonunu çıkarıp dediğimi yapmıştı. Elinde tuttuğu bilekliği çekip aldığımda üzerime atlayacakmış gibi olsa da bunu yapmamış ve yerine sinerek ateş saçan gözlerini gözlerime dikmişti. Gülerek elimdeki bilekliği camı açıp atmıştım. Göğsü sinirle inip kalkarken ben gülmüş ve tekrar camı kapatmıştım.
"Şimdi siktir git. Bir daha Taehyungun adını ağzına alırsan kan kusana kadar siktiririm o ağzını" diyerek silahla çıkması için işaret etmiştim.
"Çok yanlış yaptın Jungkook. Tahmin ediyordum zaten.. Ellerimde öleceksin. Bunu unutuma tamam mı? Ellerimde öleceksin"
"İlk ölen ben mi olurum bilmiyorum ama, seninde sonun uzak değil Hwa, seni adım adım öldüreceğimden emin olabilirsin. Mesela.. ona zorla sahip olduğun uzvundan başlayayım intikam almaya? Ne dersin?" Diyerek silahı alt tarafına yöneltmiştim. Saniyesinde kapıyı açıp çıkmıştı. Sinirden kahkaha atarak onun tarafındaki camı otomatik düğmeyle açmış ve gelişi güzel sıkmıştım. İnlediğini duymuştum ama neresine geldiğine bakmadan gaza basmıştım. Silahı yan koltuğa atıp titreyen elimi yumruk yapmış ve derin bir nefes vererek saniyeler içinde bir telefon kulübesinin önünde durmuştum. Sakin olmaya çalışarak Jaebumun numarasını tuşlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanfictionBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018