Jungkookla birlikte çığlıklarla, inlemelerle dolan o evden uzaklaşmış, tam Jungkooka göre bir yere gelmiştik.
Fazlasıyla ıssız olan ormanlık bir alana girmiştik az önce. Tek tük insan vardı ve bunların çoğunu muhtemelen ailesinden habersiz buluşan çiftler oluşturuyordu. Jungkook kolumdan tutup sık ağaçların olduğu bir yere girmişti. Ağaçların dallarını yüzüme çarpmaması için itiyordum. Biraz böyle yürüdükten sonra az önceki gibi bir alana giriş yapmıştık. Ama burada birkaç çocuk yerde oturmuş birbirleriyle şakalaşıyorlardı. İçlerinden biri bizi fark ettiğinde diğerlerini uyarmıştı. Anında hepsi ayağa kalkıp ciddileşirken şaşırmadan edememiştim.
"Neye bulaştınız yine? Yüzlerinizin hali ne böyle?" Demişti kolumu bırakıp hemen yanımızdaki banka otururken. Yanına oturmam için işaret yapınca ben de yanına oturmuştum. Üç çocuk ellerini önünde birleştirmiş başlarını eğmişti. Bunlar en fazla 16-17 yaşında çocuklardı. Ve hakkını vermeliyim yakışıklılardı. Ve de sevimli.
"Hyung.. gerçekten ben bir şey yapmadım. Sadece geçen gün gittiğimiz bara gitmiştim yine. Bir iki bira içip kalkacaktım ama kızın teki yanıma oturunca kaldım. Sonra da olan oldu işte. Meğer kızın sevgilisi varmış. Benim bir suçum yok. Ben nereden bileyim kızın sevgilisi olduğunu? Bu ikisi de beni kurtarmaya çalışırken.. biraz hasar aldılar"
"Biraz mı? Kolum kopacak sandım!" Diye çıkışmıştı kolu alçıda olan çocuk kolunu göstererek.
"Şşt. Sakin ol" diyince homurdanarak susmuştu çocuk.
"Sen bir şey demiyor musun İngiliz Prensim?" Dediğinde gözlerim hiç konuşmayan çocuğa kaymıştı. Olumsuz anlamda başını sallayıp omuz silkmişti.
"Ne diyebilirim? Sadece yardım etmeye çalıştım" dediğinde Jungkook başıyla onaylamıştı.
"Bu çocuğu bir daha böyle kavgalara sokarsanız bozuşuruz. Kimse benim İngiliz Prensime el kaldıramaz" diyerek yaslandığı yerden doğrulup ayağa kalkmış ve elini çocuğun beline koyup kendine çekmişti. Anında çocuğun gözleri dolarken Jungkooka sarılmış ve sessizce ağlamaya başlamıştı. Jungkook ona sessizce bir şeyler diyor sırtını okşuyordu. Biraz böyle kaldıktan sonra geri çekilmiş ve gülümseyerek ıslak yanaklarını silmişti çocuğun. Belli ki özel bir sorunu vardı.
"Anlaştık mı?" Dediğinde çocuk gözlerini silerken başıyla onaylamıştı Jungkooku. Jungkook diğerlerinin de saçlarını karıştırıp yanaklarını sıkmıştı.
"Bay Choi. Önümüzdeki bir ay bara girdiğinizi duymayacağım. Duyarsam kötü olur. Cezalısın" dediğinde olayı anlatan çocuk usulca onaylamıştı Jungkooku. Kolu alçıda olan çocuğun tişörtünü düzeltip saçlarını geriye taramıştı.
"İyisin değil mi?"
"İyiyim"
"Bir şey olursa ara beni. Çekinme. Aştık bunları değil mi Ninja kaplumbağam benim?" Dediğinde çocuk gülümseyip başıyla onaylamıştı.
"Antremanlarına kolun iyileştikten sonra devam et. Bir süre dinlensen gerilemezsin. Tamam mı?" Dediğinde yine başıyla onaylamıştı.
"Bir ihtiyacınız olursa ne yapacağınızı biliyorsunuz. Kullanmaktan çekinmeyin. Diğer çocuklarla aranızı bozmadınız değil mi?"
"Hayır hyung" dediğinde ellerini çırpmıştı Jungkook.
"Tamam o zaman. Hadi eve dönün. Geç olmadan evde olun." dediğinde çocuklar onaylamış ve doksan derece eğilip gitmişlerdi. Açıkçası Jungkookun bu kadar iyi biri olduğunu düşünmemiştim. Arkasına yaslanıp başını geriye atmış ve yüzünü ovuşturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanfictionBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018