Söylediğim şeyle birlikte Taehyung boynuma sokulmuş ve sessizce ağlamaya başlamıştı. Ağlamasının nedenini biliyordum. Bu yüzden sesimi çıkarmayarak onun içinden geldiği gibi ağlamasına müsaade etmiştim. Mutluluktan ağladığı için izin vermiştim tabi, yoksa kesinlikle ağlamasına katlanamazdım.
O sakinleşene kadar ellerimi saçlarında ve belinde gezdirmiştim. Boynum göz yaşlarıyla ıslanmıştı. Sorun etmemiştim. Burnunu çekerek hafifçe benden ayrıldığında aydınlanmaya başlayan hava sayesinde kızaran gözlerini ve burnunu fark etmiştim.
"Jungkook.." demişti çatlamış sesiyle. "Korkuyorum.. Ya benim yüzümden hayallerimizi gerçekleştiremezsek?"
"Saçmalama" diyerek gülümsemiş ve yanaklarını okşamaya başlamıştım. "Kötü düşünmekten vazgeç güzelim, gerçekten senin kadar güzel bir başlangıç yapacağız. İyileşeceksin, iyileşeceğim"
"Yine de korkuyorum" diye mırıldandığında ona sıkıca sarılarak saçlarına öpücükler bırakmıştım.
"Korkma" dedim. "Ben varken hiçbir şeyden korkma ve bana güven"
"Güveniyorum zaten.. sadece.. bunu engelleyemiyorum. Her an bir şey olacakmış gibi hissediyorum. Hevesimizin kursağımızda kalmasını istemiyorum"
"Öyle bir şey olmayacak. Sen bana güven ve sadece mutlu olmaya bak" dediğimde sessiz kalmıştı. "Günün aydınlanmasına çok az kaldı. Uyu biraz daha" demiştim.
"İstemiyorum" diyerek sırt üstü yatmış ve elindeki kimliklere bakmıştı.
"Kim Taehyung..?" diye mırıldanmıştı. Mutlu olduğu belliydi. "Ama.. isimlerimiz değişmeyecekse yeni kimliğe ne gerek var ki?"
"Aptal, önemli olan kimlik numaramız" dediğimde kaşlarını kaldırarak anladığını belirten mırıltılar çıkarmıştı.
"Ne zaman gideceğiz peki?"
"Buradaki işler biter bitmez"
"Nereye gideceğiz?"
"Dedim ya, sen nereye gitmek istersen"
"O zaman evli olmamızın yasal olduğu bir ülkeye gidelim" demişti tekrar bana bakarak. "Saklayarak, saklanarak yaşamak istemiyorum. İnsanlara bir sahibinin olduğunu çekinmeden gösterebilmek istiyorum."
"Bunu zaten her yerde yapabilirsin. Ama yine de sen nasıl istersen, öyle olsun" diyip gülerek ona sarıldığımda hemen kollarımın arasına girmişti.
"Aç mısın?" Demiştim saçlarına öpücükler bırakırken. Başını salladığında ondan ayrılmış ve dudaklarına da bir öpücük bırakıp çekilmiştim.
"Sana kahvaltı hazırlamamı ister misin?" Dediğimde gözleri parlamıştı resmen. Onun bu hallerine ayrı aşıktım gerçekten. Çok fazla tatlıydı. Gülerek dudaklarına kapandığımda ellerini yanağıma ve boynuma çıkarmıştı. Alt dudağını dudaklarımın arasında alıp sakin bir şekilde öpmeye başladığımda o hareketini kesmişti. Neden durduğunu bilmesem de onu öpmeye devam etmiştim çünkü öpmem için bana alan verip dudaklarını aralıyordu.
Son kez emip dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırdığımda gözlerini yavaşça açmıştı. Bir süre yoğun bakışları dudaklarımda oyalanmış ardından gözlerime çıkarmıştı.
"Beni öpmen dünyanın en güzel olayı" dediğinde dudaklarım kıvrılmıştı.
"Sen dünyanın en güzel olayısın" diyerek onu tekrar öptüğümde kıkırdamıştı. "Ama dudakların farklı bir dünya. Ve gözlerin de, ve de benlerin"
"Farklı bir dünya olmak istemiyorum" demişti kollarını boynuma dolarken. "Ben sadece senin dünyan olmak istiyorum"
Sözlerine karşı gülümseyişim büyürken ellerimi saçlarına daldırıp yanaklarına, alnına, burnuna ve çenesine sayısız öpücük bırakmaya başlamıştım. Gülümsüyordu ve bu gülümseyişi beni çıldırtıyordu. Güzelliği karşısında oturup ağlamak istiyordum gerçekten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanficBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018