--
Ne yapacağımı bilemeyerek boğazımdaki yumruyu gidermeye çalışmış ve yatağa oturarak yerle bakışmıştım. Youngjaeyi uyandırırsam kesinlikle peşinden giderdi ama uyandırırsam Jungkook beni öldürürdü. Tamam öldürmezdi ama büyük tepki koyardı. O yüzden çaresizce yatağa uzanmış ve dizlerimi kendime çekmiştim. Dokunsan ağlardım şu an. Ne için bu kadar sinirlendiğini deli gibi merak etsem de bunun cevabından daha çok istediğim tek şey Jungkookun hemen geri gelmesiydi.
--
Tam bir saat yirmi dakika otuz altı saniye boyunca bu pozisyonda kalmıştım.
Gözlerim kapalı kapıda dururken duyduğum anahtar sesiyle birlikte nefes alışverişim düzensizleşmiş ve Jungkooku gördüğüm an akmaya başlayacak olan göz yaşlarım gözlerime hücum etmişti. Saniyeler içinde kapı sessizce açılırken Jungkook gülümseyerek girmişti içeriye. Sinirli falan görünmüyordu. Dudaklarım ağlamak için hazırlanıp bükülürken Jungkook yanıma gelerek yavaşça yatağa oturmuştu. Yattığım yerden doğrulup dolu gözlerimi ona çevirdiğimde gülümsemesi büyümüş ve kollarımdan tutarak beni kendine çekmişti.
"Kucağıma otur, böyle zor oluyor" dediğinde itiraz etmeden kucağına oturmuş ve kollarımı boynuna sararak yüzüne bakmıştım. Gülümsemesi dudaklarında durmaya devam ederken gözlerini yüzümde dolaştırıp elini yanağıma yerleştirmişti.
"Seni korkuttuğum için özür dilerim" demişti baş parmağı yanağımı okşarken. "Kırdıysam da özür dilerim"
Söylediklerine karşı bir şey söyleyebilecek cesareti bulamıyordum. Ses tellerim yok olmuş gibiydi şuan. Ona bir şey olacak diye o kadar çok korkmuştum ki.
"Ama sakın bir daha ben gideceğimi söylediğimde bana engel olmaya çalışma. Sinirliyken Youngjaeyi dahi tanımayan biriyim. O yüzden asla bunu bir daha yapma" dediğinde yüzümü boyun girintisine yerleştirerek titrek nefesler aldığımda belimdeki kolu sıkılaşmış ve bir eli saçlarıma yerleşmişti.
"Özür dilerim" demişti tekrardan. Dudakları defalarca saçlarıma buluşmuştu. Dakikalarca bu şekilde kalmıştık. Daha sonra başımı kaldırıp ona baktığımda muhteşem gülümsemesi ve yumuşak bakışları yüzündeydi.
"Çok korkuttun beni" demiştim kaşlarımı çatarak. Becerebiliyor muydum bilmiyorum. "Sana ceza vereceğim" dediğimde gülüşü büyümüş ve güzel bir kahkaha atmıştı.
"Neymiş o ceza?"
"Düşünmedim. Ama düşüneceğim" dediğimde gülerek dudaklarımı öpmüş ve geri çekildikten sonra başını sallamıştı.
"Nasıl istersen" dediğinde dudaklarına uzanarak sert bir öpüşmeyi başlatmıştım. Dudaklarının gerginliğinden güldüğünü anlayarak sertçe ısırdığımda boğuk bir sesle inlemişti. Onu öpmeye devam ettiğimde yatakta gerilemiş ve ortasına geldiğimizde beni altına alarak öpmeye devam etmişti. Çok fazla ağırlığını vermeden bacaklarımın arasına yerleştiğinde bu beni heyecanlandırmış ve biraz germişti. Bir eli bacağımı bulduğunda boydan boya yavaşça okşamış ve yumuşak hareketlerle beni öpmeye devam etmişti. Nefessiz kaldığımızda dudaklarını dudaklarımdan ayırarak çene hattım boyunca öpücük bırakmış ve kulağımın altını dudaklarıyla esir alarak sertçe emmeye başlamıştı. Isırıp sertçe emiyor, diliyle beni titreten darbeler bırakıyordu. Orayla işi bitince boynuma yönelerek derin bir nefes almış ve sadece öpücükler bırakıp yüz yüze gelmemizi sağlamıştı. Kasıklarıma doğru giden titreşimler durmak bilmezken hormonlarımın tavan yaptığını hissediyordum. Tekrar dudaklarına yapıştığımda yorulmuş olacaktı ki bu sefer dirseklerini iki yanıma yerleştirmişti. Yani vücudu bütün vücuduma temas halindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dependent; taekook
FanfictionBağımlıydı o, evet. Ama uyuşturucudan çok Jungkook'a. 08.09.2018