BÖLÜM 11

3.5K 176 14
                                    

Uzun zamandır bu kadar güzel et yemediğimi fark ettim. Destan beni harika bir yere getirmişti. Yemeğimizi yedikten sonra birerde türk kahvesi içtik ve kalktık. 

Klübe geldiğimizde Dicle'nin bağırmasıyla Destan'ın değişen yüz ifadesi bir oldu. "Sen kendini ne zannediyorsun.Beni rahat bırak."diye bağırdığında Destan çoktan içeri uçmuştu, tabi bende.

"Neler oluyor burda."dedi.Adam Destan'a bakıp oturduğu yerde sadece gülümsedi. "Beyefendiye onunla yemeğe çıkmayacağımı anlatıyordum fakat anlamamakta ısrar ediyor."dedi. 

"Sen ısrar etmeseydin Dicle.Çocuklara söyleseydin bir tanesi ısrar ederdi anlaması konusunda."dedi Destan dişlerini sıka sıka.

İçim o adama sayıp sövse de Destan varken ağzımı açmak bana düşmezdi.eliyle dönüp korumalardan birine yanımıza gelmesini işaret ettiğinde adamın yanında dikilen iki koruması silahlarını çıkardı ve Destan'a doğrulttu.

"Buralarda kan görmek istemiyorum Destan,bilmiş ol."dedim ve alışık olduğum bu durumu abartmadan ofise çıkmak için arkamı döndüm.

"Sürtükteki özgüvene bak."dedi adam o sırada bizim korumaların hepsi adama silahını doğrultmuştu. Tabi bende ettiği laf yüzünden olduğum yerde kalmıştım. Çünkü bu lafı duyan bir tek ben değildim. Karşıma dikilen Kadir karası gözler sinirini gayette belli ediyordu.

"Sen bana sürtük mü dedin?"dedim ona doğru dönerek. Destan Kadir geldiği için kımıldamıyor. Dicle'nin neredeyse ayakları titriyordu garibim alışır zamanla.

Kadir'in her zaman yanında olan bir adamı vardı.Keskin nişancıymış.Adam körü körüne bağlıydı Kadir'e. Silahın patlama sesini duymadık.Sanırım ağzundaki susturucudandı. 

Adam iki korumayla gelmiş artistlik yapıyordu bize. Tabi bir korumasını bacağından vurup yere indirmeseydi nişancı olan.

Adam sinirle yerinden kalkıp silahını çekti ve bana doğrulttu. "Senin değnekçinde çokmuş.Bu kadın senden daha güzel ama daha savunmasız bırakmışlar hayret."dedi kahkahayı basarak. 

Sonra ne oldu hatırlamıyorum sanırım. Destan'ın uçan bir tekme atmasıyla adamın  silahı havalandı. Nişancı olan diğer korumayı elinden vurdu ve bizim korumalar ikisinide alıp dışarı çıkarırlarken kendini bir halt zanneden adam yalvar yakar bağırıyordu yediği yumrukların arasından.

Kadir ofise çıkmıştı. Bende Dicle'yi alıp bara yöneldim ve oturduk.Destan hala vuruyordu ve bir süre sonra Dicle'nin kocaman açılmış gözlerini gördüğünde vurmayı kesti. 

"Benim mekana götürün,işim bitmedi."dedi adamlarından birine ve bize doğru yürüdü.Dicle barın arkasına koşup Destan'ın elini temizlemek için birşeyler getirdi.

"Nasıl girmiş bu adam içeri Dicle. Sen niye muhattap oluyorsun.Bizim korumalarımız ne güne duruyorlar."dedi sinirle.

"Dağdan inmedin öyle değil mi sen. Adam müşteri gibi girmiş içeri ben ofisteydim.Sonra baktım çocuklara zorluk çıkarıyor indim aşağıya güzellikle konuşmaya çalıştım.Müşteri memnuniyeti önce gelir diye.Baktım saydırmaya başladı,işin rengi değişti.Sonra zaten sen geldin."dedi.

"Cinayette işlense inme bir daha olur mu.Çocuklar halletsin.Ben burda yokken özellikle."dedi. Tabi Dicle dururmu çıldırdı bu lafa.

"Oldu elime de iki şiş bir iplik alıp yukarıda sana kazak örerim."diye bağırıp lavaboya doğru gitti. Ben kıkırdıyordum."O kazağı başıma örmede."diye bağıran Destan bana ters ters baktığında ben hop ofise kaçtım. 

İçeri girdiğimde Kadir koltukta eli başında oturuyordu.buraya çıktığını unutmuşum ben. Karşı karşıya kalmak istemiyordum ama geri de dönemezdim. Geçip masaya koltuğuma oturdum.

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin