20*"Umut"

1.9K 154 4
                                    

        Vote ve yorumlar için teşekkür ederim herkese. Bölüm kısa oldu biraz fakat yoğunluğumdan dolayı beni affedersiniz umarım. Diğer bölüm 75+ vote ile sizlerle..Keyifli okumalar...Yorum ve voteleri bekliyorummmm... :))))

Verandaya oturmuş önümde duran araziye,az ilerisindeki göle ve uçsuz bucaksızmış gibi görünen ormana bakıyordum. Ellerimin arasında tuttuğum kahve soğumuştu çoktan.

Ben daha bir yudum bile almamıştım oysaki. Yaz mevsimi kendini ortaya atmış,ara sıra yağmur yağsada börtü böcek toprağın üstüne çıkmaya başlamıştı.

Aklıma gelmişken,benim için zor olan neydi. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş olmak mı. Yoksa herşeyi bir kalemde silmemi isteyen insanlara iyiymişim gibi davranmaya çalışmak mı? İyi miyim ? ben bile bilmiyorken... herşeyi bu kadar kolay atlatabilirmişim gibi birde onları avutmaya çalışmak mı?

Gözlerimi açtığım hastane odasında daha kolaydı herşey. Kimse benden o anda iyi olmamı beklemiyordu. Çığlık çığlığa ağlarken sadece rahatlamam için yapılan o iğneleri bile özlüyordum şimdi. Ne de olsa uyumama yardım ediyordu. Bir anlık da olsa unutmamı sağlıyor,kabuslarımı engelliyordu

Koridodorlar da insanlara bağırıp duran Kadir’i sesinden başka birşey duymuyordu kulaklarım. Hemşireler soru soruyor,ben ise sadece onlar dudaklarını kıpırdatıyormuş gibi hissediyordum.Kadir’İn sesi herşeyi bastırıyordu.

Gözlerimi her açtığımda ellerimi tutuyor,ona bomboş baktığımı görüp hırsını doktorlardan alıyordu.Oysa boş bakışlarımın nedeni başıma gelenlerin başlangıcıydı. Sorumlusu da oydu ve hala beni seviyor gibi davranıyordu. Anlam veremiyordum.

Birkaç gün boyunca benimle konuşmaya çalışan psikologlara sadece kafamı diğer tarafa çevirerek cevap veriyordum.

Destan odaya gelip alnıma bir öpücük bırakıyor,ses vermeden derdimi biliyormuşçasına saçlarımı okşayıp odadan çıkıyordu.

Gitmiyordu ,biliyorum,kapıda duruyordu ve çocu zaman Kadir’i sakinleştiriyordu.

Dicle... o sadece kapıda duruyor,sürekli ağlıyordu. Yanıma gelmiyordu.Yüzü yoktu belki ama sonuçta bu onun suçu değildi. Defalarca uyardığına şahi olmuştum kardeşini.

Bir insanın ar damarı çatlamaya görsün.İşte o zaman o insandan korkacaksın.

Sinek küçüktür ama miğde bulandırır demedik içimize aldıkça aldık. Sonuç ortada.

Ben bir adamı daha öldürmüştüm. Hiç acımadan,canice,gözümü bile kırpmadan hemde. Daha öncede yapmıştım.Kendimi korumak içindi.Bu da öyleydi ama sanki daha başkaydı. Aslında ben hem kendimi hem o kadını korumuştum,kurtarmştım.Bu bahaneye sığınmalı mıydım?. Sahi o neredeydi.Kimse birşey söylemiyordu. Bende sormuyordum. Ağzımı açmaya cesaretim yoktu.

Polisleri bile düşünmüyordum ne de olsa Kadir onu da halletmiştir diye. Kadir hallederdi. Kadir di o. Bunlar hep onun yüzündendi ve o küçük.. neyse..

“Sen ne yapıyorsun burada tek başına.” Diye soran Destandı. Kahve bardağını önümde duran masaya bıraktım. Cevap vermedim. Ağzımı açmamak kime cezaydıysa.

“İçmemişsin,yenisini getireyim mi?”diye sordu. Hayır anlamında kafamı salladım ve yine manzaraya odaklanmaya çalıştım. Aslında Destanla konuşmak bana iyi gelebilirdi.

“Dolunay,konuş benimle. Bak hiçbirsey sandığın gibi değil.”dedi.

Ona döndüm ve gözlerine sorar gibi baktım.

“Bak Nisan,Kadir duştayken odaya girmiş. Sende üstüne gelmişsin. Kadir sana böyle birşeyi asla yapmaz.Bunu bilmiyor musun.Bunca olanlar boşuna yaşandı. Ya sana birşey olsaydı.Neden dinlemeden çekip gittin ki.” Dedi  gözlerime bakarak. Doğru mu söylüyordu yani. Yargısız yaptığım infaz yüzünden mi bunlar başıma gelmişti. Destan bana yalan söylemezdi ama Kadir onu da kandırmış olabilirdi. Gözlerimden akan yaşı görünce bana sarılarak başımı göğsüne yasladı. Bir hıçkırık çıktı ağzımdan.

“Sana sus demeyeceğim.Ağla,bu olanları haketmedin. Ama inan bana doğru söylüyorum. Dicle utancından yanına bile gelemiyor.Kadir deli gibi içiyor,canlar yakıyor. Ben sensizim,yalnızım,kimsesizmişim gibi. Biliyorum yaşadıkların çok zor. Ama geçicek,el birliğiyle atlatıcaz. Sana söz veriyorum.”dedi.

“Geç..geçmiycek.”dedim sesimi sakladığı yerden çıkararak. “Çok şükür.”diyerek iç çekti Destan,konuştuğum içindi bu.

“Ben,ben bir adamı öldürdüm.Hemde canice Destan.Kani vücuduma aktı.Kımıldayamadım bile.Anlıyor musun? Nasıl gidecek o kanın kokusu burnumdan. Kadir umrumda değil. İstediğiyle yatsın.Ben,ben yokum artık. Ben bir adamı öldürdüm,ellerimle.Kanı hala üzerimdeymiş gibi.”diyerek bir hıçkırık daha attım ağzımdan.

Kollarımı sıkı sıkı sarmıştı. “Şşşş,geçicek,ben burdayım.Herşey geçicek.”dedi. Öylece durduk bir süre. Ben ağladım o sustu. Sustukça ağladım. Bu kadar iyi gelmesini beklemiyordum.

“Dicle’nin bir suçu yok.”dedim biraz kendime geldikten sonra. “Çocuk değilim,herşeyi görüyorum ve ben,onu çok özledim.”dedim. Beni göğsünden kaldırıp gözlerime baktı.

“Gerçekten mi?Günlerdir uyku uyumuyor,kardeşide gitti artık.Bir daha dönmeyecek.Kadir gönderdi.Sesini bile çıkarmadı Dicle.”dedi.

“O beni ilgilendirmiyor. Dicle,o iyi biri.”dedim. Telefonunu çıkardı. “Dur arayalım çocukları getirsinler,diğer evde.Seni rahatsız etmemek için gelmiyordu.”dedi sevinçle. Mutlu olmak neden benim içinde bu kadar basit olamıyor.

Telefonu kapattıktan sonra yüzüme baktı.Sormak ve sormamak arasında kalsam da duramadım. “Bodrumdaki kadın,o ne oldu Destan?”dedim Gülümsemesi birden durdu.

“Oda seni sorup duruyor.İyi,özel bir hastanede.Sen bir can almış olsanda Dolunay sunu unutmaki iki can birdenkurtardın.Ve birisi dunyalar güzeli bir kız.”dedi.

“Na..nasıl yani o?..”demeden cevapladı. “Evet doğum yaptı.olanlardan dolayı erken doğum yaptı ama sayende ölmekten kurtuldu.Kadın 7 ay boyunca orada yatmış inanabiliyor musun.Bebek neredeyse ölmek üzereymiş.Yani senin sayende kurtuldu.”dedi. O öyle dedikçe içimde yanmaya başlayan umut ışıkları beni hayata yeniden bağlıyordu sanki.

“Bir kaç güne kadar taburcu olacaklar.Kadir onu yurt dışına gitmemesi için ikna edemedi.Korumak istiyor onu da fakat kadın çok zengin.Kimseye ihtiyacıda yokmuş,gidecek yani.Polis herşeyi biliyor.Borak’ın ölümü dışında.Ve heryerde arıyorlar işte bulamıycak olsalar bile.Senin adın hiç bir noktada geçmiyor ayrıca merak etme.”dedi.

“Onu görebilir miyim?”diye sordum. Bana daha iyi gelecekti. “Tamam Dicle gelsin,akşam üzeri gideriz.Başı kalabalık malum bir senedir kayıpmış.”dedi. “Destan asıl olay ne? Yani kim bu insanlar.Nlere olmuş.”dedim “Bence bunu sana kendisi anlatmak isteyecektir. Gözünde dünyayı kurtaran adamdan pek bir farkın yok.”dedi dülümseyerek. Haklıydı herşeyi ondan dinlemeliydim.

Veranda da oturmaya devam ediyordum. Bir saatin sonunda birinin beni izlediği hissine kapıldım ve panikle dönmemle Dicle’yi kapıda görmem bir olmuştu.Gözleri benimkiler gibi dolu dolu olmuştu ve koşarak yanıma oturup bana sıkıca sarıldı.

“Özür dilerim,özür dilerim.Affet beni.”dedi. “Lütfen kes şunu senin bir suçun yok.”dedim.

“İnan bana Kadir’in suçu yok.nisan bana herşeyi anlattı.”dedi. Bir Kadir savunması daha işte.

“Gerçekten mi?”dedim başını salladı ve bir kez daha bana sarıldı. Neye üzüleyim yaşadıklarımı bir hiç yüzünden yaşamış olduğumamı.

“Belkide olması gereken budur.Kader diyelim.Bir anne ve bir bebeği kurtuldu bu sayede.”dedim. Kendimi de bu duruma inandırmaya çalışıyordum.

Kadir’in bana ihanet etmemiş olması,yaşananlar, ona ve kendime yaşattıklarım..Hepsinin olması gerekiyormuş. Ve Destan’ında dediği gibi hep birlikte tamir edecektik açılan yaralarımı..

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin