Bu sefer yazdığım kurgudan daha önce wattpadde yazanlar var ama daha kimse bunun 3.sezonla ilgili olanını yazmadı. -Tabii benim bildiğim kadarıyla-
Bu kurgum söz de bölümlerde olmasını istediğimiz ama olmayanları kendi kurumla yazacağım.
Yazdığım bölümler tek part şeklinde de olabilir, 5-10 parttan da oluşabilir.
Umarım seversiniz. Bu bölümde benim en büyük keşke olsaydı dediğim şeyi yazdım.
Sizi daha fazla tutmayacağım. Hadi bölüme geçelim.
⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯
Hamitin ölümünün üzerinden bu yana sadece 1 hafta geçmişti.
Yavuz babasının isteğini yerine getirme istiyordu. Ve bunun için ilk adımı atacaktı.
Hem vatanını korumak hem arkadaşlarını korumak hem de daha çabuk bilgi sahibi olmak adına tim komutanı olmayı kabul etmek gibi bir düşüncesi vardı.
Kızlar da Yavuzun yaşadığını öğrenmişti ve tim ve kızlar bir yerlerde buluşmuşlardı.
Yavuz elindeki çay bardağına bakarken aklına gelen şeyle yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Hüzünle gözleri doldu.
"O zaman bir çay içelim "
"İçelim. Biri açık olsun "
"Vayy, Cemal Süreya'yı tanımıyorum sanma "
"Çok pis yakalandım şu anda"
Yavuz iç çekip bardağa bakmaya devam ederken Çaylak "Komutanım aklınıza ne geldi de güldünüz ? " diye sordu
Yavuz gözlerini kırpıştırıp kısık çıkan sesiyle "Açık çay " dedi
"Cemal Süreya " dedi Nazlı gözünden akan yaşı silerken
Yavuz başını kaldırıp Nazlı'ya baktı ve hafifçe başını salladı.
"Cemal Süreya ne alaka kelebeğim ? " dedi Ateş
"Bahar.. Cemal Süreya şiirlerini çok severdi " dedi Nazlı gözünden bir damla daha yaş akarken.
Yavuzun mavi gözleri dolarken bir kez daha babasının onu kandırdığı an geldi aklına.
O gün babası ona 'Bahar ölmedi' dediği için o iğneyi kendine yapmıştı. Sırf Baharına kavuşabilmek için..
Mezarlıkta Baharın ölmediğini düşünerek o aptal cümleleri kurmuştu.. o aptal motora binip gitmişti.. bir damla yaş akıtmadan.. sırf o yüzden yapmıştı.