9

9.9K 544 79
                                    

Sabah kalktığımda komedinin üstünde yemek vardı. Sonunda yani. Tutsak hayatı yaşıyorum resmen ya.

Yavaşça yataktan kalkıp banyoya gittim. İşlerimi halledip yavaş adımlarla cıktım. Yatağın üstüne oturup üstümdeki sweat shirtu çıkardım. Acıyan karnım ve kolum yüzünden biraz duraklamadan sonra sargı bezlerini ve kremleri yanıma koydum.

Karnımdaki ve kollarımdaki sargı bezlerini tek tek yavaşça actım. Krem sürmeme rağmen morarmıştı. Hatta kırmızılıklar vr sarılıklarda vardı. İğrenç gözüküyordu.

Yavaşça kremi sürdüm karnıma. Yeni sargı bezini sıkı sıkı doladım biraz acımıştı ama sorun değildi. Kollarımada krem sürüp sardım.

Kullanılmıs sargı bezlerini çöpe atıp kremleri yerine koydum. Banyoya gidip ellerimi yıkadıktan sonra odama geri gidip yeni bir sweat shirt giydim.

Yavaşça yatağıma oturup yemeği önüme aldım. Soğumuştu ve ben soğuk yemek yemekten nefret ederdim. Yine de yaşamak icin yedim. Zaten yemeği zevk için yiyenlerden değildim. Yaşamak icin yerdim.

Çubukları elime alıp yemeğe götürüp bir lokma aldım. Ağrılarımı geçirmek için hap icmem gerekiyordu. Yemek yemeden de hap icemezdim.

Okula gitmeyi seviyordum. Okul benim kurtuluş yolumdu. Evde bu şekilde her şeyi sorgulamaktansa okula gidip kafamı derslerle sorgulamaya tercih ederdim.

Aslında tamamen kaçıp gitmeyi çok düşündüm ama yapamadım cesaret edemedim. Bir yere kadar idare edebilirdim ama bir süre sonra her sey zorlaşırdı altından kalkamayacağım şeyler olabilirdi.

Aşağıdan gelen kırılma sesiyle yerimde sıçradım. Çubuğumdaki yemek geri tabağa düşerken ben yine klasik bir kavganın seslerine şahit olacağımı tahmin edebiliyordum.

—ARTIK YETER BİTTİ. BOSANALIM. BU APTAL EVLİLİĞİ DAHA FAZLA YÜRÜTMEK İSTEMİYORUM. diye bağıran annemin sesini duyabiliyordum.

—BEN SENCE SANA ÇOK MU METAKLIYIM? BOŞANAMAYAGIMIZI EN İYİ SEN BİLİYORKEN...  birden lafı kesildi.
—HAMİLEYİM VE SENİ SEVMİYORUM. BU ÇOCUĞU DOGRURUCAM. Dedi annem. Gözlerim anında dolarken babam benden bahsetmeye başlamıştı.

—YUKARDAKİ ÇOCUK GİBİ Mİ OLSUN İSTİYORSUN? dedi. Benden böyle bahsetmeleri kötü hissettirmisti.

—BU FARKLI OLUCAK BEN BEBEGİMİ SEVİYORUM. BEBEĞİMİN BABASINIDA SEVİYORUM. dedi annem.

Ardından kırılma sesleri ve bir kac bir sey devrilme sesi geldi.

—ÇOCUĞUN BABASI KİM?  diye bağırdı babam.

—GERÇEKTEN ÇOK SEVDİĞİM BİR ADAM.

—Peki öyle olsun çık git evimden DEFOL DERHAL diye sakince başlayan cümlesi bağırarak bitti.

Gözlerimden yaşlar teker teker dökülüyordu. O zaman beni doğurmamalıydı. Ben bunları haketmiyordum. Benim size hic bir zararım dokunmamıstı.

Ben sizden bir şey de istememistim. Sadece birazcık sevgi onunda yokluğunu ne kadar hissetsem de alışmıştım. Beni sevmiceklerse ilgilenmiceklerse dogurmamalıydı.

Ben bu hayatta kimse tarafından sevgi ve değer görmeyen yalnız bir insandım. Sevgilim veya gerçek arkadaşlarım olmamıştı. Bunlar bana ağır geliyordu.

Yalnız doğmuş yalnız ölecektim. Hayatımda kimse olmuycaktı. Belkide sevilmeyi haketmeyen çirkin anlamsız gereksiz bir kızdım.

Bu gerçekler acıydı vr kalbimi yaralıyordu...

Dökülmeye devam eden göz yaşlarımla yemek tepsisini kenara koyup yorganın altına komple girdim.
Sıkı sıkı yorganıma sarılıp cenin pozisyonuna geçtim. Yorganı biraz aralayıp nefes alabilecek alan açtıktan sonra göz yaşlarımı akıtmaya devam ettim.

Ne kadar daha yeni uyansamda ağlamam yüzünden alışkanlığım olan uyku yine kendini göstererek beni hayattan soyutlamayı başardı.

Jungkook (akşam okul çıkışı)

Kitabı aramak icin okuldan çıkmadım. Işıklar gittikten hemen sonra kilit sesi de geldi. Yani okul su an bomboştu.

Saklandığım yerden cıkıp en alt kata indim. Kapı kilitli değildi. Umursamayarak içeri girdim.

Direk sağdaki raflara ilerleyip alakasız bir bölümde vampirler kitabını aramaya başladım.

Gerçekten bu kadar kitap niyeydi?  Bir şeyler saklıyorlar gibi hissediyordum. Çünkü ne kadar su an normal bir kütüphane görünse dahi geçmişi varmıs gibiydi. Belkide her şeyi aradığım kitapta bulucaktım.

Gizli bir bölme veya kapı olsa dahi nerdeydi gerçekten o kadar büyük bir kütüphanydi ki özellikle bir kitap bulmak veya gizli bir şeyler bulabilmek pek de mümkün degildi.

Kimsede girmiyordu bu kütüphaneye. Acaba baska bir kütüphane  daha mı vardı? Kesinlikle bunu sorup öğrenmeliydim yarın.

Yapıcak bir işim kalmadığına göre eve gidebilirdim.

En üst kata çıkıp çatıdan atladım. Vampirlerin olmazsa olmaz hızıyla eve doğru koşmaya başladım.

Bugün

Evet sonunda hafta sonu tatiline giricez. Gerçi kurslar falan var diyolar ama gitmeye gerek yok. Zaten kitabı bulduğum gibi burdan gidicem.

Uyuyamıyorum da. Annemin tekrar rüyama gelmesini istiyorum. İnsanlar bu konu da şanslılar aslında. Uyuyarak herşeyden soyutlanabiliyolar. Bir kac saatliğine sıkıntılarını kenara bırakabiliyorlar.

Biz vampirler ise saçma sapan kavgalara, olmazsa olmaz bitmeyen okullara, şâna şöhrete lükse önem veriyorduk.

Herkes başa geçmek istiyordu. Ama başa geçebilecek tek kişi sadece söylentilere göre Melezdi. Melezleri de sürekli öldürüyorlardı. Hatta en son melez ne zaman doğdu da öldürüldü bilinmiyordu.

Bebekken öldürülen melezler daha sembollerine bile bakılmadan öldürüldü. Bu durumda cok fazla yalnış melez öldürüldüğü soyletinileri var. Umrumda da değil acıkcası.

Asıl sorun benim yeşil gruptan olmamdı. Annem ve babam ölmeden önce kırmızı gruptu bu durumda benimde kırmızı grup olmam gerekiyordu ama ben yesil grup gözüküyordum. Grubumun özelliklerini taşıyordum hatta en iyi bendim kendi grubumda ama yine de kırmızı gruptan yeşil grup cıkması tuhaf geliyordu.

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin