22

8.4K 499 91
                                    

Jin, Suga, J-hope ve daha tanımadığım iki vampir buradaydı. Hepsi bitmiş, kolları mosmor ve damarları aşırı belirgin bir şekilde karşımda duruyordu.

Tanımadığım iki vampirden birine gidip tüpleri kenara masanın üstüne koydum. Elimdeki gümüş olduğunu rahatlıkla anladığım şırıngayı koluna degdirdigim gibi bağırmasına karşı şırıngayı yere düşürdüm.

Hem dikkatim dağılmıştı, hemde bu kadar cani olabilir miydim bilmiyorum.

Eğilip yerdeki şırıngayı alıp ucunu değiştirdim. Yeni bir gümüş iğne takarken neden gümüş kullandıklarını merak ediyordum. Amaçları neydi?

Gümüş iğneyle üç tüp kan aldım. Ne kadar bağırsada zorundaydım.
Yakasını hafif açarak hangi gruptan olduğuna baktım.

Ateş sembolü yoktu. Bileğini kaldırarak baktığımda yeşil gruptu.

(Hatırlatma: Taehyung, suga RM kırmızı grup.
Kimin seokjin yeşil grup.
J-hope mavi grup.
Kırmızı grubun köprücük kemiğinin altında ateş sembolü
Yeşil grubun bileğinde sarmasık sembolü
Mavi grubun ayak bileğinde damla sembolü
Sarı grubun sol elinin bas parmağının yanında rüzgar sembolü)

Jin'den kan almama gerek yoktu bu durumda. Diğer vampire baktığımda sarı gruptu.

Sugayla j-hopetan kan almam gerekicekti.

—S-sen nerden biliyorsun gruplandırıldıgımızı?  Dedi canı acıdığını belli eder biçimde.

Kafamı bir bebek gibi yavasca yana eğerek cevap verdim.

—Sizden bile cok sey biliyo olabilirim ama şanslısınız ki yine bunları sizin icin kullanıcam savaş yakınmış diye duydum diyip göz kırptım.

Suga'ya gidip başka bir iğneyle kan aldım. Dişlerini kıracak derecede sıkarak bağırmasını engellemeye çalıştı.

Omuz silkip j-hopetan kan almak icin gittim.

—Bunu yapmasan olmaz mı?  Hani grubum düşük olduğu için benim daha fazla canım yanar dayanamam diye konuşana kadar koluna iğneyi sokmuştum.

Anında gür sesli bir çığlık bırakırken kendimi kötü hissetmiştim. Tüpleri alıp odadan lambayı kapatarak cıktım. Şimdi araştırmadaydı sıra.

Labaratuvara inerek iceride olan beş kişiyi umursamadan boş bir masaya geçip onların aksine tek başıma araştırmalarıma başladım.

Kendimden kan alarak bendeki etkisinede bakıcaktım bu kanların ve türlere göre tepkimelerin.

4 Gün Sonra

İşime yarayacak kadar şey öğrenmiştim açıkçası. Herkese hic bir şey bilmiyor numarası çekiyor ya da başka bir şeyler uydurarak zaman geçiriyordum.

Ama bildiklerimin haddi hesabı yoktu. Açıkçası şu bildiklerimle vampir soyunu yok bile edebilirdim. Tabi kendimde öyle bir cesareti ve gücü göremiyordum ama en azıfan nasıl yapılabildiğini öğrenmiştim diğerlerinin aksine.

Not tuttuğum kalın orta boy defterimi ve siyah kalemimi alarak yine vampirlerin durumlarını gözlemlemek amacıyla vampirlerin katına çıktım.

Kartımı okutarak içeri girdim. Soldan ışığı açıp kafamı kaldırdığımda karşılaştığım +3 yüzle daha şaşkına döndüm.

Jungkook, jimin ve RM burdaydı. Sakince yutkunup onlarla göz göze gelmemeye uğraşarak o yabancı olan iki vampirin yanına gittim.

Kenarda duran gümüş uçlu şırıngayı alıp sembollerinin üzerine soktuğumda bağırmalarının ardından bayılmışlardı.

—Beni dinleyin burdan normal bir şekilde cıkmanız imkansız. Sugayla, j-hope ta berbat durumda. Jin de uzun zamandır yemek yemediği icin sağlıklı değil. Havalandırmadan çıkabilirsiniz. Öğle yemeği saatinde buraya gelicem sizi çözücem Jungkook senin havalandırmayo açabileceğini düşünüyorum, jimin ve RM sizde sugay j-hope ve yine yardım edin ve burdan gidin. Dedim bir çırpıda.

Evet bunca zamandır kaçış planlarınıda hazırlamıştım.

—Sen ne olucaksın dedi jimin.
—Ben mi?  Dedim buruk bir tebessüm ederek.
—Ben zaten yapmam gerekeni yaptım bu defteri yanınızda götürün su âna kadar yaptığım bütün her şey yazıyor. Bu arada nasıl sebep oluyorsan savaşıda senin durdurman gerekiyor Jungkook. Diyerek t-shirtünu sıvayıp pantolonun yanınına defteri sıkıstırdıktan sonra koşarak odadan çıktım.

Öğle Arası

Herkes yemek yerken vampirlerin bulunduğu odaya çıktım. Kartımla yine kapıyı açarak içeri girdim.

Hızlıca lambanın tuşuna basıp odabın aydınlanmasını sağlarken hala diğer iki vampirin baygın olmasına şaşırmıştım.

Hızlıca jimin'in önünde eğilip önce ayaklarındakl sonra ellerindeki zincirleri çözdüm. Jimin de bana yardımcı olarak diğerlerini çözmeye başlarken hemen jungkooka gidip en azından ilk ve son kez dokunmak istedim. Önce ayaklarını sonra bileklerini çözdüm.

O buz gibi elleri tenime değdikçe titremisti.

Birden ne olduğunu anlayamadan belimden tutulup havalandırmanın olduğu yerde buldum kendimi.

Konuşmama bile fırsat vermeden dar olduğu düşündüğüm ama oldukça geniş olan havalandırmalardan Jungkook beni de tutarak vampir hızıyla koşmaya başladı.

Göğsünde mini Minnacık büzüşürken gürültüden sonra ışık gelmişti ama Jungkook durmadan koşmaya devam ediyordu.

Gerçekten tüm hayatımı kesik kesik yaşıyordum. Eger jungkookla bir geleceğim olacak mutlu ve tam bir şekilde olmasını istiyordum.

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin