Jungkook'un hiç kıpırdamamış olması tuhaf gelirken yavaşça kollarımdan destek alarak kalktım. Uyuduğunu görmemle gerçek anlamda şok oldum.
Elimi alnına koyarken aniden kendimi rüyasında buldum. Ailesiyle ve arkadaşlarıyla konuşuyordu. Ne yapması gerektiği hakkında. Sesler boğuktu anlaşılmıyordu.
Rüyadan aniden çıktığımda Jungkook'un uyanmadigini gördüm.
Hafifçe dürterken hiç bir tepki vermiyordu.
Üzerinden inip ayağa kalkarken ısınmış teni de tuhaftı. Yine soğuktu fakat yeterli derecede soğuk değildi.
Kapının aniden kırılmasıyla oraya döndüm.
—Safkan ölmeli.
Bu cümleyi duymaktan bıkmıştım. Uyanmayan Jungkook beni daha da endiselendirirken önümüze ateşten bir yaptım.
—Sanırım ateşi sevmiyordunuz. Dedim Jungkook'u kaldırmaya çalışırken.
—Cadı ona yardım mi ediyorsun? Tanrıça seni cezalandıracak.
—Tanrıçanızı...
Elimi şıklatmamla ormanda sadece biraz ilerlediğimizi farkettim. Jungkook'un enerjisi o kadar yoğundu ki taşıyamıyordum.
—Jungkook uyan.
Arkamızdan gelen vampirleri görmemle Jungkook'u ağacın dibine bıraktım. Kafamı sağa sola yatırarak kütletirken havada oluşan hançerler hazırdı.
—Daha fazla yaklaşırsanız hiç düşünmeden saplarım. Dedim.
—Katil bir cadı mi? Hem de safkanı koruyor. Sen de ölmelisin.
—Beni öldürmek için sıraya girmelisiniz sevgili vampirler. Şimdi lütfen gidin.
Jungkook'un etrafına koruma kalkanı yaparken ağaçların fisildamasi fazlasının da olduğu yönündeydi.
—Lânet Jungkook uyan artık ayağımla ona tekme atarken hiç bir tepki vermemesi korkunçtu.
—Beni özledin mi Eul Ji?
Enchantress'in sesiyle arkamdan büyünün patlaması bir oldu. Yere savrulurken Enchantress'in gözlerine baktım.
—Aşkının bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Sana yeni bir yaşam verdim ama sen yine de ona yardım ettin. Hayatını düzelttim yine de onun kölesi olmayi kabullendin. Bak arkadaşları bile ona ihanet ederken.
Gözlerimi arkasındaki vampirlere çevirdiğimde gözlerimin dolduğunu hissettim. Gözlerim yanarken Jungkook'un kardeşim dediği insanların yüzüne baktım teker teker.
6'sıda buradaydı. Jungkook'un uyanmasına izin vermiyordu Enchantress.
Jungkook uyansa dahi burdan sağ çıkmamız ne kadar mümkündü?
2'ye kaç kişi olurduk. 10 mu? 20 mi? O kadar çok vampir ve kurt Enchantress'in emrinde bekliyordu ki.
Vampir ve kurt arkadaşlığı mi? Safkandan bu kadar çok nefret etmelerinin sebebi sadece Enchantress'ti.
Onu yenebilir miydim? Tek başıma. Gücünü tanrıdan almış bir cadıyı yenebilir miydim?
Gözlerimden kanlı yaşlar akarken rüzgarın sesi dışında çıt dahi çıkmıyordu.
Elini sağa doğru açtı Enchantress. Elinde simsiyah bir kılıç belirirken gözlerime baktı.
Güneş batıyordu. Ay gökyüzüne çıktığında kazanma ihtimalim var mıydı?
Kalbime yaklaştırdığı kılıca baktım. Baskı uyguladığı an kalbimdeydi. Ben ölsem yeniden dirilirdim fakat Jungkook dirilmezdi. Ay parladığı sürece ben de vardım. Ama Jungkook yoktu.
Kafamı aşağıya eğerken gözlerim kapalı konuşmaya başladım.
—Safkanın dönüşümü tamamlandı. Vampirler artık onun emrinde. Emrine uymadıkları her bir saniyede içlerinde güneşin sıcaklığını hissediceklerdir.
Sonuç olarak hepsi onun kanından. Kurtlar da ay cadısının huzurunda olmalı. Ay düştüğünde onlar düşer.Herkes birbirine kararsizlikla bakarken Enchantress konuştu.
—Peki kızım sen kimin emrindesin?
—Tanrının. Ne kadar güçlü olursan ol ayı düşürecek güce sahip değilsin Enchantress.
Jungkook yavaşça gözlerini açarken dikkati dağılan Enchantress'e baktım.
—Beni anlıyorsun değil mi? Geleceği görmüşsündür Enchantress. Bir sonraki görüşmemizde kanlı ay parladığında seni yok eden bizzat safkan olucak.
Ayağa kalktım. Her bir adımım da aramızdaki kılıç eriyip yok olurken yavaşça kulağına dogru fısıldadım.
—Geleceği değiştiremezsin. Şimdilik sürün sen de kalabilir. Vizyonu göremiycek kadar gücünden düştüysen sana zevkle gösteririm.
Etrafımızı kırmızı duman sararken aydan aldığım enerjiyle kutupların ortasında bulmamız zor olmamıştı.
Vücut ısım çok fazlaydı. Jungkook sağımda öylece dikiliyordu.
Ateşi kullanmak iyi gelmiyordu.
—Konuşarak onları yenmen çok hosuma gidiyor güzelim.
Bir kaç adim da yanıma gelip yavaşça dudaklarıma doğru eğildi. Kafamı kaldırıp dudaklarımızı buluştururken ikimizinde aynı anda gördüğümüzü bildiğimiz vizyonlardan uzak kalmak istercesine öpüştük.
Hafifçe ayrılıp dudaklarının üzerine konuştu.—Gözyaşının bile kan olması çok tuhaf.
Tekrar dudaklarımızı buluşturdu. Bu sefer ben ayrıldım.
—Vizyonlar yakın geleceği gösterir. Amacımıza ulaşmamız çok geç değil.
Seni... bekliyor olacağım.Tekrar dudaklarımızı buluştururken onun buz gibi göz yaşını yanağımda hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook
Vampire-Eğer hayatında gerçekten değer verdiğin birisi varsa Jungkook, tam da şu noktada çıkarman gerekiyor. Çünkü savaş çok yakın...