31

6K 374 115
                                    

Bu ormandan nasıl çıkacağımızı düşünürken aynı zamanda burdan ayrılmamız da gerektiğinin farkındaydık.

—Evet bayan büyücü madem böyle bir yeteneğin var bizi ışınlamaya ne dersin? Iceridekilerle birlikte.

—Öncelikle daha önce hiç böyle bir şey yapmadım. Nasıl yapılacağını bile bilmiyorum.

—Içinden gelen bir şeyse odaklanman yeterli olur. Dedi omuz silkerek.

Şu umursamaz tavrından nefret ediyordum. Bu iğrenç bakışlarından da. Bu kadar soğuk bakmak zorunda değildi.

—Düşüncelerimi okudukça bakışların daha da korkutucu oluyor. Sadece denerim. Fakat daha eşyaları bile uçurmayı denememişken bir yere ışınlamak mümkün olmuycaktır.

—Sen de Enchantress'in büyüsünü kullan dedi omuz silkerek. Asırlardır bu mağarada. Bol miktarda gücünü bırakmıştır dedi.

—Bak Jungkook o kadar kolay olduğunu düşünüyorsan kanımı son damlasına kadar iç ve büyüyü sen yap inan umrumda değil. Dedim.

Mağaraya girerken olabildiğince hızlı yürüyordum. Sonunda o keskin kan kokusunun bulunduğu alana girerken yere düşen bibloyu aldım. Biblolara böyle cadılar girebiliyorsa kesinlikle korkmakta haklıydım.

Aptal kız. Hiç bir işe yaramiycak damarlarındaki kan. Öğrenmeden yapamazsın. Bana itaat et. Safkanı dönüştürme kimseye zarar gelmesin.

Bibloyla birlikte yere çökerken derin bir nefes aldım.

—Safkan bir savaş başlatıcakken neden hala ayinini yapmak istiyorsun ki? Sen benim kanımdansın Eul Ji. Nasıl olsa Jungkook bunu kanıtladığına göre söylemem de bir sakınca yok.

Biblonun gücünü hissederken yüzümü buruşturdum.

Kendi kanındaki büyü bile sana bu derece de ağır geliyorsa çok zayıf olmalısın. Çok fazla insan kanı var bedeninde. Kabul et ve yanıma gel. Seni gerçek bir büyücü yapayım. Tüm kanını boşaltıp safkan bir büyücü ol. Savaşı engelle Eul Ji.

Safkan bir büyücü olmak mi? Kalbimi mi değiştirecekti?

—Eul Ji gel ve tanrıçanın kızı olmayı kabul et. Jungkook seni sevmiyor. O aptal Lalisaya aşık. Sadece üzüleceksin. Bu gücünü ister iyilik ister kötülük için kullanırsın. Sadece kendini bu vampirlerle harcama kızım. 

Derin bir nefes alırken elimdeki bibloya bakmaya devam ettim.

—Sana sesleniyorum duymuyor musun? Aniden Jungkook'un omzuma dokunmasıyla ona döndüm.

—Lalisa sana çıkışı göstericektir dedim.

Gözlerimde mor ışık parlarken eli yanmış gibi omzumdan çekti.

Büyücülere bir pislik gözüyle bakmamalısın Jungkook. Unutma onlar senin yaratıcın. Tek gerçek tanrıça Enchantress.

Yazardan
Tüm mağarada Enchantress sesi yankılanırken kız havalandı yerden. Gözlerinde mosmor bir ışık parlıyordu. Safkan o kadar şaşkındı ki kıpırdayamıyordu bile.

Enchantress için kendi kanından olan bu kızın aklına girmek çok zor olmamıştı. Kız güç istiyordu. Bu zamana kadar çok fazla ezilmisti. Gerçekleri görene kadar Enchantress'in  kölesi olacağının farkında değildi.

Kız mor büyüler içinde yok oldu. Kendini Encahntress'in karşısında bulurken Enchantress büyülenmiş bir şekilde karşısında  yaşlanması 17 yaşında durmuş olan kıza baktı. Bunu farketmemişti Eul Ji. Yaşı ilerledikçe farkedicekti aynı kaldığını.

Safkan'ın kanı o bedenindeki kusurları da yok etmişti. Asırlar sonra ilk defa gülümsedi Encahntress.

Kızın ayinini büyük bir zevkle yapıcaktı.

—Onları mağaradan çıkar. Lalisayı gönder dedi nefretle Eul Ji.

Enchantress alayla sırıttı ve kafasını salladı. Kendi kendime fısıldarken kızı kolundan tuttu ve birden yok oldular.

Sadece mumların aydınlattığı bir yerde belirirlerken kızı pentagramın ortasına yatırdı. Eul Ji ilk defa korkmuyordu.

Kanları birbirine çekiyordu. Karşısındakinin kendisine zarar vermeyeceğine emindi. Nerden geldiğini bilmediği bir güven vardı için de.

Ayının şarkısı başladı. Enchantress yabancı kelimelerde bir şarkı söylüyordu elinde simsiyah bir kılıç vardı. Tutma yerinde hilal şeklinde ışıldayan bir ay olan kılıç.

Kız gözlerini kapadı.

—Bir acı hissetmiyceksin kızım. Sana ayın gücünü veriyorum. Dedi.

Kalbinde kılıcı bir kez daha hissederken acısı yoktu. Sadece soğukluğu vardı. Kalbini tamamen çıkardı yerinden Enchantress. Kızın bilinci giderken bedenindeki tüm kanı akıttı. Ay suyuyla yıkarken her bir damarını ve kalbini efsanevi büyüsüyle ayı kana buladı.

Bu kanlı ay dünyanın her yerinde görünücekti. Ayın kanını kızın kalbine doldurdu.

Ayın yapmayı çok özlemişti Enchantress. İşini büyük bir zevkle yapması hic  bir hata yapmamasına yarar sağlıyordu. Kızın kalbini ay taşıyla dondururken artık taştan bir kalbi olması onun atmayacağı anlamına gelmiyordu. Bu taştan kalbi de çatlatıcak bir adama eninde sonunda aşık olurdu.

Buz uzun şarkıyla birlikte ayin de bittiğinde ayın tüm ışığı kızı selamladı. Ayın cadısı tüm güzelliğiyle yatıyordu.

Saçları beyaza boyanırken kirpikleri kaşları her bir tüyü beyaz renge dönmüştü. Işte şimdi bir safkandan bile daha beyazdı. Kanı içinde kırmızı akıyor olabilirdi. Ama ayın kanıydı.

Enchantress hata yaptığını bilmiyordu. Kendi büyüsüyle kendisinden bile daha güçlü birine hayat vermişti. Bu onun kazanışı mı yoksa kaybedişi mi olucaktı? Şimdilik sadece safkanin dönüşüm zamanını bir kaç yıl daha ertelemeliydi. Güzel kızı her şeyi öğrendiğinde onunla başka çıkmak için yeniden dünyaya dönebilirdi. Bir albino sanılarak...

Kan Mı? Aşk Mı? ~Jeon Jungkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin